19.BÖLÜM: AŞK UĞRUNA KENDİNDEN VAZGEÇMEK

Começar do início
                                    

"Geri zekâlı diye kaydettiğim kişi senin şu Kıvanç'ın arkadaşı Ozan," diye söze başladığında sırıtmama engel olamadım. Yeni bir aşk mı doğuyordu yoksa? "Sırıtma hemen!" diye kızdı.

"Peki peki..." dedim gülümsemeye devam ederken. "Kedi kurtarırdık ne demek?"

"Ozan kedileri çok seviyormuş. Daha önce birçok kez yüksek yerlerde mahsur kalan kedileri kurtarmış. Ayrıca sokakta bulup tedavi ettirdiği kediler de varmış... O böyle anlatınca çok etkilendim, bir gün benim de bir kedinin hayatını kurtarmak istediğimi söyledim."

"Hım," diye mırıldandım. "O da baktı ki seni buluşmaya ikna edebilecek gibi değil, bunu kullanayım dedi."

Başını salladı. "Muhtemelen.... Biraz şapşal biri... Ve çok tatlı," dedikten sonra fotoğrafını açıp gösterdi.

Açık mavi gözleri ve siyaha yakın saçları vardı. Beyaz tenliydi ve hatırladığım kadarıyla Kıvanç'tan on santim kadar daha kısaydı ama buna rağmen Irmak, Ozan'ın omzuna ancak yetişebiliyordu. İkisini yan yana düşününce suratımda bir gülümseme oluştu.

"Neden sevgili değilsiniz peki?"

Bir anda öksürmeye başladı. Telefonunun ekranını kilitledi ve dikkatini tamamen bana verdi. "Neden sevgili olacakmışız?"

"Birbirinizden hoşlandığınız için olabilir mi?"

Duyduğu gerçek onu rahatsız etmiş gibi gözlerini kaçırdı ve o an anladım. Irmak, Ozan'dan hoşlandığını henüz kendisine bile itiraf edememişti.

"Yok canım, ne hoşlanması..." dedi gülerek. "Ben ve bu geri zekâlıdan hoşlanmak?" dedikten sonra elini havada salladı. "Yok öyle bir şey."

"Emin misin? Ufacık bile mi?"

"Ufacık bile."

"Öyle diyorsan," dedim kinayeli bir gülümsemeyle.

İnanmadığımı görmesine rağmen başını salladı, konuyu değiştirmek için Deniz'i işaret etti. "İnci'nin döndüğünden haberi var mı?"

"Bence yok."

Elini çenesinin altına koyup düşünceli bir ifadeyle ona baktı. "Sence..." diyerek bana döndü. "Deniz, İnci'ye âşık olur mu?"

İnci bu haliyle pekâlâ da Deniz'in beğeneceği kız tipiydi. Eski halini unutarak İnci'ye âşık olur muydu bilmiyordum ama ben kesinlikle olmaması taraftarıydım. Çünkü İnci değişmek isterken kalbinin güzelliğini yok etmişti. Bildiğimiz İnci değildi o ve Deniz'in bu İnci'ye âşık olması, üzüleceği anlamına geliyordu.

--

İki gün sonra okul çıkışında korktuğum başıma geldi.

Deniz son derse girmedi. Nerede olduğunu bilmiyordum ama çantası hala yanımda olduğuna göre okuldan kaçmadı ve bir yerlerde takıldı diye düşünüyordum. Ta ki Irmak'ı garip bir yüz ifadesiyle yanımda buluncaya kadar...

"Ne oldu?"

"Sakin kalacağına söz ver."

"Dökül."

Endişeli gözleri, iki gözüm arasında mekik dokumaya başladı.  "Önceki teneffüs bir şey olmuş."

"Deniz kendine bir şey mi yapmış?" diye feryat edercesine sorduğumda gözlerini büyüttü. "İyi mi durumu? Nerede şu an? Hangi hastane?"

"Allah belanı vermesin," dedi kalbini tutarak. "İki dakikada öldürdün çocuğu!"

"Asıl senin Allah belanı vermesin," diye kızdım. "Bu yüz ifadesi de neyin nesi?"

SOLUCAN 1 ve 2. KitapOnde as histórias ganham vida. Descobre agora