33. BÖLÜM "Yeni Bir Narin, Yeni Bir İhtiyaç"

Start from the beginning
                                    

Bana yaslandığında iç geçirip kolumu ona doladım, zaten uzak durmak istemiyordum.

Bebekli bir ailenin yavaş adımlarla karşımızdan geldiğini gördüğünde sessizliğimiz bozuldu. Dikkatini annesinin kucağında gülücükler saçan bir bebek çekmişti. Baba da elindeki boş bebek arabasını iterken sevgiyle eşine ve çocuğuna bakıyordu. Narin'in yanakları kızarıp gözleri kısılırken tiz bir sesle "Bebek!" dediğini duydum. Neşeli ve heyecanlı görünüyordu.

"Sever misin?" dedim dikkatle ona bakarken. Elimi bırakıp hızlandı ve arkasına dönüp geri geri giderken ellerini çırptı.

"Bebekler ve köpekler, benim zayıf noktalarım!"

Kaşlarımı kaldırıp gülerken ekledim.

"Bir de ben..."

Alt dudağını dişlerken başını salladı ve tam arkasını dönmeden önce onayladı beni.

"Bir de sen..."

Birkaç adım gerisinden ilerledim o adeta zıplayarak giderken. Ailenin yanına vardığında hemen konuşmaya başladı. Bense sessizce birkaç metre ötesinden onu izlemeye koyuldum.

"Çok tatlı bu! Adı ne?"

Anne sevgi ile baktı minik bebeğine. Bir yaşında bile olmayan bebek ise gülücükler saçıyordu. Baba da kollarını kavuşturmuş beklendik bir şüphe ve korumacılıkla ailesini izliyordu.

"Ceren... Maşallah, de!" dedi anne kıkırdayarak.

Narin de "Maşallah!" deyip küçük kızın yanağına dokundu. Dokunuşundaki şefkat yutkunmama sebep olmuştu. "Ay gülüşe bak! Sen niye bu kadar tatlısın? Sen nasıl bu kadar güzelsin?"

Narin'in kıvırcık saçları bebeğin ilgi odağı olmuştu çok geçmeden. Bir tutam saçı bütün gücüyle kavramıştı. Diğer yandan da yüzünde yeni keşfinin heyecanını yansıtan büyük bir gülümseme belirmişti. O zaman bebeğin yüzündeki gamzeler de açığa çıkarak daha güzel bir görüntü oluşturmuştu.

"Saçlarını çok sevdi..."

Annesi kızına dikkatle bakarken baba da artık gülümsüyordu. Narin çevresine güven ve huzur yayıyordu sanki ve bunu tek fark eden ben değildim.

Bebek kollarını uzatıyor, Narin'in saçlarını heyecanla avuçluyordu. Narin de hediye paketi açan bir çocuk heyecanıyla tereddütlü olsa da bebeğe uzanmıştı. Anne ile baba sadece kısa bir an için bakıştıktan sonra aralarında bizim bilmediğimiz bir dil konuşuldu. Bebeklerini bir yabancının kucağına bırakacaklar mıydı? Parkın orta yerinde, Narin'in iki katı olan baban hemen tepelerinde dikilirken çok da tehdit içeren bir durumda değillerdi. Besbelli onlar da bunu düşünmüş olacak ki anne usulca bebeği Narin'in kucağına bırakıverdi. Narin çok dikkatli bir şekilde bebeği kucakladığında yüzündeki heyecanı görebiliyordum.

Bebeğin yanağını kendi yanağına yaslarken hafifçe sallanıp bizim duyamayacağımız kadar minik fısıltılarla bebekle konuşuyordu. Ve bebek bir an olsun kavradığı saç tutamını bırakmadan, beni şaşırtan bir uysallıkla bir yabancının kollarında olmaya alışıyordu. Anne ise elini bebeğinin sırtından ayırmayıp varlığını hissettiriyordu ama az sonra benim için bebeğin ailesi yok olmuştu. Sadece Narin ve bebek vardı. Narin ışıltılı, sevgi dolu bakışları ve bebeğin gülüşü...

Tarif edemediğim güzellikle bir manzaraydı bu. Olduğum yerde titrememe sebep olan, boğazımı düğümleyen bir görüntüydü. Bütün zihnim Narin'le dolarken ben gözlerimi kırpmaya bile korkuyordum.

Narin'e olan aşkımı kabullendiğimden beri üç ihtiyaçla kıvranıyordum. Her insanın kabul edeceği fiziksel yakınlığın ihtiyacı, Narin'i koruma ihtiyacı ve onu mutlu etme ihtiyacı... Ama şimdi bu üçünü bir arada bulunduran ve karşı koyamayacağım bir yoğunlukta daha büyük bir ihtiyaçla kıvranmaya başlamıştım. Aile... Aile istiyordum. Bunu daha önce bu kadar açık gördüğüm bir an olmamıştı. Narin'den başka kimsenin veremeyeceği bir aile... Daha önce de Narin'in evimin içinde olmasından duyduğum hoşnutluğun farkında olmuştum. Ama bu hoşnutluktan öteydi, istekti, mecburiyetti.

ORTA ŞEKERLİWhere stories live. Discover now