24. BÖLÜM "Ve Nihayet"

53.1K 4.2K 264
                                    

Gölgesinden bile hızlı bölüm paylaşan ben! :D Umarım KPSS'de Narin'le Erdem'i sorarlar, yoksa işim iş. Tarihin başına geçiyorum, sonra kendimi bilgisayarın başında bölüm yazarken buluyorum. Arada ne olduğunu ben de bilmiyorum. :D 

Gelecek bölüm pek çoğunuzun tahmin etmediğini düşündüğüm çok tatlış bir gerçeği öğreneceksiniz. Minik bir ayrıntı ama okumanız için heyecanlıyım. :P 

Şimdi bölüm bu kadar erken geldi ama bir dahaki cumaya artık. (Dengesiz sağım solum da çaresiz :D ) 

İyi okumalar! :*

Kafamın içi Narin'le doluydu ve son iki gecedir ondan başka bir şey düşünemez hale gelmiştim.

Bana karşı tavırları baştan aşağı değişmişti, bense bunun neden kaynaklı olduğunu bulamıyordum. Belediye başkanının lokantaya geleceği günün sabahında her zaman olduğu gibiydi. Hatta daha iyiydi, bile diyebilirim. Gözlerinin içi gülüyordu, yanakları kırmızıydı, enerjikti, canlıydı. Ona bakmak mest ediyordu beni. Evimdeki küçük yakınlaşmamızdan sonra onu böyle görmekten mutluydum. Gülümsemesinden, tatlı yanaklarından, o kıvrım kıvrım saçlarından öpecektim. Az kalmıştı.

Ama her şey birden değişti. Tabakları devirdiğinde ona kaba davranmadım. Başkası olsa köpürürdüm ama konu Narin olunca adil olup olmamak umurumda bile değildi. Tek düşündüğüm onun zarar görmesini engellemekti ve Onur böyle bir olaya karşı kim olursa olsun sert davranırdı. Haliyle ben de Narin'i koruma görevini üzerime düşünmeksizin aldım. Onur'a söylemek zorundaydım, eksik servisleri tamamlarken Onur misafirleri biraz oyalamalıydı ki zaman kazanalım.

Gerçekten de sinirlenmiş, hemen isim vermemi istemişti ama bunun mutfakta kalacak bir mesele olduğunda direterek ona kim olduğunu söylememiştim. Halledeceğimizi, bize güvenmesi gerektiğini söyleyip durdum ama öfkesini okuyabiliyordum.

Mutfağa gittiğimde Narin odasına çekilmişti ve yoğunlukta onun yanına gitmeye fırsat bulamadım. Mutfaktakilere Narin'in yeni olduğunu, bu telaşlı ortamda bu gibi bir aksaklığın yaşanabileceğini, bu seferlik meselenin aramızda kalması gerektiğini söyleyerek Onur'un hatayı kimin yaptığını bilmemesi için sessiz kalmalarını rica ettim. İmalı bakışlar takınarak sorun olmayacağını söylediler. Zaten hepsi Narin'i seviyordu. En büyük çekincem Fulya'yken üzgün ve yorgun bakışlarla sorun olmadığını söyleyip uzaklaşmıştı.

Ama Narin aynı değildi. İnatla otobüsle gitmek istediğini söylerken bana karşı sert bir ifade takınmıştı. İlk tanıştığımız zamanlarda birbirimizle çok inatlaşırdık ama o zaman bunların tatlı çekişmeler olduğunu bilerek olumsuz algılamazdım. Ama bariz şekilde Narin'in üzerinde kötü bir ruh hali vardı. Bana tersliği ciddiyetsiz bir şaka değildi, bana öfkeli gibiydi ve ben sebebini çözemiyordum.

Onu ne yaparsam yapayım ikna edemedim. Öylece gitmesine de izin veremezdim. Tavırları beni sinirlendiriyordu, bana gerginliğinin sebebini söylememesine kızıyordum ama uzaklaştığını hissettiren bakışlarını hepsinden daha kötü etki ediyordu. Yanında olmamdan hoşlanmıyormuş gibi bakıyordu. Belki de ben yanlış yorumluyordum ama Narin bambaşka biri gibiydi.

Yanında olmamı istemese de onu bırakamayarak peşinden gittim. En azından durağa kadar arkasında olur, otobüse sağ salim varınca da dönerim, diye düşünüyordum ama arkasından yürümem bile onu sinirlendirmiş gibiydi. Uzun zamandır kullanmadığı kelimelerle bağırdı bana. Narin'e ne olduğunu anlamam mümkün değildi. Zaten kadınlar bizim gibi düşünmüyordu, bana ne yaptığımı söylemeliydi. Bütün günü düşünüyor, onu üzecek, böyle sinirlenmesine sebep olacak bir şey söyledim mi diye hatırlayabildiğim her anı irdeliyordum ama bir yanıta ulaşamıyordum.

ORTA ŞEKERLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin