20. BÖLÜM "Havadaki Güzel Koku"

En başından başla
                                    

Bütün karmaşamdan telaşla zor da olsa sıyrılırken ufak dokunuşumun etkisini atlatamayacağımı biliyordum.

Ama konu Narin olunca darbelere hazır olmam gerektiği de bir gerçekti, çünkü her an yeni bir tanesi gelebiliyordu. En basitinden... Burnuma dokunmak da neydi? Ben kendimi zar zor tutuyordum sarıp sarmalamamak için, bir de bu şekilde hiç yardımcı olmuyordu? Şaka mı olurdu böyle? Ama davranışlarıma dikkat ediyor olmasını sevmiştim.

Bir de bu kız alt tarafı bir çorba içerken bile nasıl beni bu kadar sersem edebiliyordu? İçecekti ve bitecekti. İşte bu kadar... Ama hayır! Gözlerini kapatıyor, mırıldanıyor, dudaklarını büzüp kendimle kavga etmeme nende oluyordu.

Bir tarafım sarıp sarmala öp orada derken, diğer tarafım mantıklı olup durmamı emrediyordu.

Ben nasıl başardıysam, ikincisine uymuştum. Ama Narin tekrar tekrar kararımı gözden geçirmeme neden olmuştu.

Tatlı işkence... Daha iyi bir ifade bulamıyordum.

Narin'le son iki günde aramızda geçenlere olan yoğunluğumdan sıyrıldığımda kesmekte olduğum domatese dikkatimi verdim. Tam kıvamındaydı. Ama tabi eğer salçada kullanacaksam... Zira o kadar dalmıştım ki posasını çıkarmıştım zavallı sebzenin.

Narin gelecek, diye işten erken çıkmıştım. Fulya gibi işine bağımlı bir yardımcısı olunca, insanın gözü arkada kalmıyordu pek. Ben yine de mecbur kalmadıkça izin kullanan, işten erken çıkan bir insan olmamıştım. Çalışmayı seviyordum, sevdiğim işi yapıyordum.

Narin misafirim olacaktı ve işte bugün ben işimi bile gözüm görmez hale gelmiştim.

Onur'dan izin istediğimde şaşkın bakışlarını saklayamamıştı.

"Kötü bir şey mi oldu?"

"Hayır." Karşısında yaramaz çocuk kıvamındaydım. Çünkü az sonra zaten benim niyetimi anlamıştı.

"Narin'le ilgili olduğuna dair güçlü hisler doğuyor içime, sayın şefim." Sesi patronum olmakla arkadaşıma geçiş yapmak arasında hem ciddi hem de biraz alaylı bir ifadeye bürünmüştü.

"Yalan söylemeyeceğim. Onunla ilgili."

Başını sallarken sırtını geriye yasladı ve çenesini sıvazladı. Gülümsüyordu ve ben gülümsemesinden bin türlü ima çıkarabilirdim.

"İyi mi? Sağlığıyla ilgili bir durum yoktur umarım."

"Mesaj attım, iyiymiş. Bugün dinlenmek iyi gelmiş."

"Pekâlâ..." Devam etmemi bekliyordu. Kaçamayacağımı da biliyordum.

"Misafirim olacak bugün. Erken gidip yemek yapacağım."

Birden patlattığı kahkahayı bütün lokantanın duyduğuna emindim. Abartısız birkaç dakika gözlerinden yaşlar gelene değin gülmesini izledim. Kendini zar zor sakinleştirdiğinde nefes nefese kalmıştı.

"Sizin ilişkiniz biraz tuhaf ilerliyor yalnız. Hasta olunca bakmalar, yemek yapmalar..."

"Ne varmış halimde? Aşçıyım kardeşim ben aşçı! Sevdiğim kıza yemek yapmamda anormal bir durum mu var?"

Kaşlarını alayla kaldırdı. Ha, evet. İlk defa bu kadar sesli ifade etmiştim.

Sevdiğim kız...

"İzin almayı en çok hak eden sensin diyebilirim. Tabi ki gidip sevdiğin kıza yemek yapabilirsin." Gülmemek için kendini zor tuttuğunu görüyordum. "Ama bir ara beni de davet et, darılıyorum."

ORTA ŞEKERLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin