9.Bölüm

22.2K 980 22
                                    

Genç adam ağrıyan başını ovuşturarak gözlerini açmıştı.Bedenindeki alkol bir nebze azalsa bile, bıraktığı uyuşukluk hissi hala kalıcılığını koruyordu.Şişmiş göz kapaklarını yavaşça açarak yerdeki telefonuna uzanmış, saate bakmıştı.Saatin öğleni geçtiğini görünce birden yataktan fırlamıştı.Hemen pantolonuna davranmış, fakat giyerken yaşantısı boyunca yaptığı en büyük yanlışını yavaş yavaş anımsamaya başlamıştı.

Bukre'nin yalvarması, çırpınması, ağlaması ve ona asla yapmaması gereken kötülük gözlerinin önünden geçince dünyası durmuştu.

Yarım yamalak giydiği pantolonuyla koşarak merdivenlerden inerken, salondaki koltukta öylece uzanan bedenle derin bir nefes vermişti.Cenin pozisyonda melek gibi uyuyan kadının yakınına doğru yürüyerek hizasında çökmüştü.

Kafasını ellerinin arasına alarak düşünmeye başlamıştı.Aklı maziye gitmişti.

"Bugün değil ama elbet bir gün sevgilim..Bir gün birlikte uyuyup, birlikte uyanacağız."

Zamanında sevdiği kadına verdiği sözler aklından geçmeye başlamıştı.Canı çıkıyordu, sevmeye kıyamıyordu bir zamanlar bu kadını.Gerçi hala çok seviyor olsa bile, artık elinden hiçbir şey gelmezdi.Düşününce..
Çevresindeki herkesi kırıp dökmüştü.Onu gittiği yoldan şaşmaması için uyaran herkese kör, sağır, dilsiz gibi davranmıştı.Oysa çevresindeki insanlar onun kötülüğünü isteyecek en son insanlardı.Ama ne yapıp edip onları ömür boyu kaybetmeyi başarabilmişti.Bir şeyleri düzeltmeye çalıştıkça batırmıştı.Sürekli evdeki hesabı çarşıya uyduramamıştı.Şimdi de asla yapmaması gereken bir şeyi daha yapmıştı.Bukre ona sığınmıştı.Bu ilk başta ona "Acaba beni hala seviyor mu ? Kendini kuma getirmek için mi böyle yaptı ?" sorusunu sordursa bile, şimdi anlıyordu ki bu kadının ondan başka sığınacağı kimsesi yoktu.Bu yüzden ona gelmişti.Ona yardım etmesi için, ona sahip çıkması için.

Ama Yekta onu hırpalamıştı.Ona kapıdaki taştan farksız davranmıştı.Sürekli ertelemiş, sürekli her şeyi istediği gibi anlamıştı.İşte sonunda, bunu da yapmıştı.Ona sığınan, şu koskoca şehirde ondan başka kimsesi kalmayan bu kadına yapabileceği en büyük yanlışı yapmıştı.Gözlerinden süzülen yaşı elinin tersiyle silerken, yavaşça genç kadının göğsünün üzerindeki elini öpmüştü.

-Sen elinde olmadan Şehnaz'dan çaldın ama ben bile isteye senden en güzel yarınlarını çaldım.

Yekta gözlerini kapatıp bir şeyleri düzeltmek için düşünmeye başlamıştı.Bu iki kadının aynı evin içinde yaşaması imkansızdı.Ne Bukre buna müsaade ederdi ne de Şehnaz böyle bir şeyi bile bile gelirdi.Yekta'nın da böyle bir şeyi idare etmeye gücü yetmezdi. Gerçi Bukre Şehnaz'ın üstüne kuma gelmeyi kabul eder miydi? Onu asla affetmeyeceğini son gücüyle bile olsa yüzüne çarpan Şehnaz buna da sevgisi için sessiz kalır mıydı? Omuzlarındaki yük giderek ağırlaşmaya başlamıştı.Sıkışan göğsünü tutarak ayağa kalktığında telefonu çalmaya başlamıştı.

Arayan babasıydı.

-Efendim baba ?

- Şehnaz'la konuştun mu?

-Evet, yüzümü görmek istemediğini söyledi.

-Yekta.Bu namusumuza sürdüğün lekeyi temizleyeceksin ve Şehnaz'ı bu eve geri getireceksin.

Kapanan telefonla ellerini saçlarının arasından geçirmiş, gitmek için kapıya doğru yönelmişti.

-Yekta..

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin