3.Bölüm

31K 1.1K 37
                                    

Duyduğu sesle gözlerini sıkıca kapatmıştı.İşte şimdi her şey bitmişti.Yolun sonuna gelmişti.

Bu kadardı.Mustafa onu konağa götürecek ve yarından tezi yok bambaşka bir hayata gözlerini açacaktı.Yavaşça arkasını dönüyorken konağın kapısı açılmıştı.Bir umutla açılan kapıya doğru döndüğünde o kömür karası gözlerle gözleri kavuşmuştu.

Yekta yine onu düştüğü kuyudan çekip çıkaracak gibi umut dolu bakıyordu ya da Bukre çaresizliği yüzünden umutlanmaya çok meyilliydi.

-Bukre ?

Genç kadın sicim gibi akmaya başlayan göz yaşları arasından fısıldamıştı, "Lütfen beni kurtar.".

O sırada Mustafa koşarak Bukre'nin kolundan sıkıca tutmuştu.

-Yürü...Daha da konağa gitmezsen ağam seni öldürecek !

Yekta Bukre'nin kolunu sımsıkı tutan iri ellere bakıp çattığı kaşlarıyla bir anda Bukre'yi göğsüne çekmişti. Neler olduğuna anlam veremiyordu ancak en son konuşmalarının üzerinden Bukre gerçekten çaresiz kalmasaydı ona sığınmazdı, bunu çok iyi biliyordu.

-Benim toprağımda, bana sığınınan birine ahkam kesmeye nasıl cüret edersin ?

-Sen bu işe karışma Yekta Ağa ! Bu aile meselesidir !

Yekta bakışlarını ona sıkı sıkı tutunan kadına çevirerek, ''Mesele ne?'' diye sormuştu.

Genç kadın hıçkırıklarının arasında "Beni kuma verecekler.Yalvarırım yardım et.Senden başka sığınacağım kimsem yok."diye sayıklarken, daralan nefesi yüzünden daha fazla direnemeyerek tutunduğu iki kolun arasına yığılıp kalmıştı.Yekta kollarının arasına yığılan kadınla aynı hızla yere çöküp kafasını yere çarpmasından son anda kurtarmıştı.

Gözü dönmüştü.Bukre'yi kime kuma vereceklerdi? Ona bunu nasıl yakıştırmışlardı? Kollarının arasındaki bembeyaz ten ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.Islanan uzun kirpiklerine bakıp genç kadını bir hızla kucağına almıştı.Konağın içine girdiği an şaşkın bakışlarla karşılaşmıştı lakin bu haldeyken hiçbirini umursayacak gibi değildi.Tüm yaşanmışlıklara rağmen, aralarına kalın duvarlar örse bile sevgisi bakiydi. Bukre onun hala dokunmaya kıyamadığı inci tanesiydi. Sedire genç kadının ince bedenini bıraktıktan hemen sonra peşlerinden koşan Mustafa'nın alnına belinden çıkardığı silahını dayamıştı.

-Sakın yaklaşma Mustafa! Gözümü kırpmadan vururum, beni bilirsin.

-Bırak alayım Bukre'yi.Yoksa işler daha çok karışacak ağam.

-Şimdi karışsın.

Mustafa kıvrak bir hareketle belindeki silahı alıp Yekta'nın kalbine dayamıştı.

-Sana kızı ver dedim. Beni buna mecbur bırakma Yekta ağa.

Avludan bir çığlık kopmuş, genç bir kadın Mustafa'nın silahına doğru koşmuştu.Birkaç kişinin tutmasıyla zoraki durdurulan genç kadın, ''Yekta sakın !'' diye bağırmıştı.

-Sakın yapma! Bir dava başlatma! Bebeğimizi düşün!

Yekta hizmetli birine dönerek tüm siniriyle, ''Hanımınızı odasına götürün.'' demişti.

Şehnaz yakarışlarının arasında zorla odasına götürülürken, Mustafa ''Bu son uyarışım.'' demişti.Genç adam elindeki silahla havaya iki el ateş açtıktan sonra ''İcraat Mustafa.'' demişti.

-Bukre'ye uzandığım an olacaklardan sorumlu değilim.

Mustafa uyarıları dinlemeden Bukre'ye yeltendiği anda, Yekta'da hiç beklemeden silahını ateşlemişti.Avlu saniyeler içerisinde kan gölüne dönerken, Yekta tüm siniriyle adamlarına bağırmıştı.

ARAFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin