"Öncelikle şey sorucam. 4 elementin hepside olmuyor dimi?"

"Malesef. En fazla 2 tanesini. Onlarda ya toprak su,toprak hava,hava su oluyor. Ateş varsa diğerleri olmaz."

             Başımızla onayladık. Hava testinin olduğu odaya girdiğimizde küçük sandalyelere oturduk.

"Şimdi sakinleşmenizi istiyorum. Size klimalardan hava vericem. Sakinleşerek o havayı tüm bedeninizde hissediceksiniz. Kendinizi rüzgara yakalanan biri gibi değilde , rüzgarın ta kendisi olarak hayal edin. Ve bu rüzgarı kontrol etmeyi deneyin. Mesela küçük bir hortum deneyebilirsiniz. Unutmayın. İçinizde hissedin."

             Ben neredeyse kolum kadar hortum oluşturabilmişken yanıma bakmamla şok oldum. Emre boyu kadar bir hortum yaratmıştı. "Tamam şimdi yok edin." Hortumu dağıttığımızda hoca içeri geldi. "Yani ikinizdede var diyebilirim. Fakat Emre. Sen çok güçlü bir melezsin. Kendini çok iyi kontrol edebiliyosun. Öykü senin hava konusunda çalışman lazım."

¤¤¤¤¤¤¤¤

             Su ve toprağa geçtiğimizde su bölümünde ikimizde eşit ve küçük yapmıştık. Hocanın kafası karışırken toprağa geçtik. Toprakta ben küçük kaya parçaları yaparken Emre kayadan heykelini yapmıştı.

"Emre'nin gücünü tespit ettik sanırım. Hava ve toprak. Ateşten sonra ki en güçlü elementler. En güçsüzü su oluyor. Ama ilk kez her şeyi yapabildiğinizi gördüm. Mesela Öykü. Hiç birini güçlü yapamadı fakat hepsini yaptı. Emre sende hava ve toprak haricindeki suyuda yaptın. Güçsüz olsada yapıyorsunuz bunu ilk kez gördüm. Her neyse. Son olarak ateşede girin. Şurası."

             Simsiyah duvarları ve kapısı olan yere girdik. Her yer simsiyahtı ve demirdendi. Bizede ateşten etkilenmeyen kıyafetleri giydirdi. Hoca karşımızdaki demirden bölmeye geçti.

"Çocuklar. Bu sefer hepsinin aksine sinirlenmenizi istiyorum. Aklınıza en kötü şeyi getirip sinirlenin. En sinir olduğunuz şeyi. En kötü anılarınızı. İçinizdeki alevi dışarı çıkartın. Ve o ateşi ne kadar büyültebildiğinizi bana gösterin."

             İşte bu benim yerimdi. Sakin olmak değil sinirlenmek. Kontrolsüz olmak. Sinirlenmek. Kızmak. Nefret etmek. İçinde ateş. Hepsi beni anlatıyordu resmen. Kendimi bazen çok kontrol edebilsemde sinirlendimmi fena olurdum.

             Gözlerimi açtığımda yarattığım alev topu tüm odayı kaplamıştı. Hatta içinde gibiydim. İçinde alevden ejderha gördüğümde gülümsedim. Filmlerdeki gibiydi. Birden görüntü karardı. Başım dönmeye başladı. Başımı çarptığımı hissettim. Ve gerisi yok..

¤¤¤¤¤¤¤

             Ensemdeki acıyla gözlerimi araladım. Fazlasıyla sızlıyordu. Gözlerimi açtığımda yanımda duran koltukta elimi tutup başını öne eğmiş bişeyler düşünen Emre'ye baktım. Çok sevimli bi o kadarda yorgun gözüküyordu. Yutkunduğumda sesi duymuş olucak ki direk başını kaldırıp gözlerime dikildi. Gözlerimiz buluştuğunda resmen birden bire gözleri parladı. Gülümseyip elindeki elimi öptü.

"Çok korktum."

"Neden? Noldu ki bana?"

"Hatırlamıyor musun?"

"Çok değil."

"Ateş gücünü deniyorduk. Birden bayıldın çünkü gücün sana bile fazla gelmiş. Yani vücudun o kadar gücü birden kaldıramamış."

"Hm. Yani iyiyim sorun yok. Çıkabiliriz."

             Kolumdaki kana bağlı olan kelebeği çıkarıp serumu deldim ve içindeki kanı direk içtim. Emre bana ağzı açık bakarken ağzımı silip göz kırparak noldu diyebildim. Derin bi nefes alıp omuz silkti ve ellerimizi kenetledi. Odadan çıkarken ateş gücünü becerebildiğim için mutluydum.

-MELEZ KIZ-Where stories live. Discover now