15. BÖLÜM: "ÇOCUK"

1.6K 91 17
                                    


Bölüm Şarkısı;
Soner Avcu 'Yalnızlıklar'

Şiddetli gök gürültülerini doğrulayan yağmur, hafiften kendini göstermeye başladığında kafamı kaldırıp katran rengindeki gökyüzüne baktım.

Kaldırım taşlarının üzerine düşen uysal damlalar taş rengini birkaç ton koyulaştırıyor ve ardından kayboluyorlardı. Bu, piyano notalarından yükselen sessizliğin senfonisi kadar dinlenilesi bir görüntüydü.

Bir an yağmur damlalarına karışıp yok olmak istedim.

Yüzümün her bir bölgesini ıslatan küçük damlacıklar önce alnıma düşüyor, ardından ağır bir şekilde göz çukuruma uğruyor ve elmacık kemiklerimin üzerinde duraksıyor, oradan da köprücük kemiğimin çukurunda birikerek son buluyordu. Havadaki tehlike kokusunu ciğerlerime dolduran rüzgâr ağır sakinlikte esmeye başladığında, ıslak asi birkaç saç tutamım yüzüme düştü.

İçimde bir yerde hâla büyümek için çabalayan küçük bir kız çocuğuna göre hayatta yaşadığımız acılar bizi güçlendirerek, direnmeyi öğretiyordu. Ve yine içimde bir yerde hâla büyümek için çabalayan küçük ve acımasız bir kız çocuğuna göre; acılar bizi alçaltarak, yok etmeye teşkil ediyordu. Ve ben çaresizdim.

Çaresizliğime tepkisizdim.

İki yanıma düşmüş ellerim ve soğuktan titreyen bedenimle birlikte kısık gözlerle gökyüzüne bakıyordum. Bakışlarım anlamsız ve boştu. Sadece bakıyordum. Karnıma saplanan sayısız bıçak darbeleri nefesimi zorluyor, kalbimi sıkıştırıyordu. Derin bir nefes aldım.

Daha az evvel fahişelerin kahkahalarının, onları beceren adamların hırlayışlarının ve eroincilerin kendilerinden geçerek parçaladıkları içki şişelerinin duvarlara fırlatılarak patlayış ve ardından cam parçlarının betonla bütünleşme seslerinin yankılandığı sokakta şimdi ölüm sessizliği hüküm sürüyordu. Ancak bu sessizlik, bir nefesin hıçkırıklarının üzerine toprak atarak onu gizleyemiyor, sessizliğine gömemiyordu. Bu tenha ve ürkütücü sokakta yalnız değildim.

Yalnız değildim.

Çevremde oluşan şeyleri geriden algılayan beynim, yavaş yavaş bu etkisini kaybetmeye başladığında hıçkırık sesleri daha net duyuldu. Gözlerimi kapatan saç tutamlarını kulak arkama atarak sesin geldiği yönü taradı bakışlarım. Gözlerim bir metre ilerimi zor ayırt ederken düşmemek için yanımda duran duvara tutunarak ilerlemeye başladım. Bu, belki de bir tuzak olabilirdi. İyi düşünmeye çalışırsak, olmaya da bilirdi. İki ihtimali de umursamamaya çalışarak kendi bildiğimi yaptım ve yürümeye devam ettim.

Varlığımı hisseden beden, hıçkırıklarını anında keserken sol çaprazımda bir hareketlilik hissettim. Kuvvetli çakan şimşek, etrafı saniyeliğine aydınlattığında küçük bir beden görüş alanıma girdi.

Tutuk olan bedenim tehlike olmadığını anladığı an gevşediğinde küçük varlığa biraz daha yaklaştım. Attığım son adım fark edemediğim, hatta onu görmediğimden emin olduğum sokak lambasının yanmasını sağlarken, olduğumuz bölgeyi loş bir şekilde aydınlatan lamba sertçe yutkunmama neden oldu. Bu sokak tehlike arz ediyordu adeta.

Bu gecenin nasıl biteceğini bilmiyordum. Bildiğim tek şey, kalbimin kan yerine adrenalin pompaladığıydı.

Bu sokakta aniden beliren sokak lambasını umursamamaya çalışarak şu an asıl önemli noktaya odaklanmaya çalıştım. Şu an tam karşımda hıçkırıklarının yerini sessiz göz yaşlarına bırakmış, çatık kaşlarla beni inceleyen 5-6 yaşlarındaki erkek çocuğu anlık duraksamamı sağladı.

Sitedeki Psikopat ÇeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin