12. BÖLÜM: "NÖBET"

2.6K 135 244
                                    


Bölüm şarkısı; Redfoo 'new thang'

~Hoşuma gittin, gidiş o gidiş...~

Çağla'dan...

Her bir bitiş yeni bir başlangıçtır aslında. Noktadan sonra başlayan büyük harf gibi amacını vurgular. Kaderdir bunu belirleyen, anlaması ise bizim elimizdedir.
Sonbaharda savrulan yaprak gibi bizi savurduğu yerde alırız soluğu. Karşı koyamayız bu duruma, lâkin yontmak bizim elimizdedir.

Büyük ve şiddetli bir gök gürültüsüyle gözlerimi açtım. Güneş küsmüştü soğuğa, sonbahar bahaneydi.

"Günaydın gamzelim." Son heceyi uzatarak yüzümün her bölgesine ıslak öpücükler bırakan Tuğçe sayesinde uykum koşar adım marşla göç etti bedenimden. Hâlâ hastanedeydik. Ama bugün çıkacağım için 1 saat daha dayanabilirdim şu berbat kokusuna. Oldum olası sevmemişimdir zaten. Kışkırtıcı ve itici atmosferi, mavi ve pembe önlüklü insanları boğardı beni.

"Günaydın," dedim bende aynı şekilde. Gözlerimi kapatmış Tuğçe'yi omuzlarından itekliyordum. Sömürdü resmen!

Nitekim sonunda beni bıraktı. Nefes alabilmem için geri çekildiğinde odada en az 15 kişinin olduğunu gördüm. Gören de mühim bir ameliyattan çıktım sanacaktı. Annem, Rabia teyze -Gamze'nin annesi-, Selin teyze -Tuğçe'nin annesi-, Ezgi teyze
-Yeliz'in annesi- hemen sağ yanımda; Tuğçe, Yeliz ve Gamze sol yanımda, Çağatay, Emre, Doruk ve Yiğit tam karşımda, Çağrı, Semih, Seymen ve Can ise odanın en köşesindeydiler. Odada çoğunluğun erkeklerden oluşmasına şaşırmadım değil. Emre, Doruk ve Yiğit'i beklemiyordum.

"Selam," dedim bir elimi kaldırıp odadaki herkesin gözlerine bakarak. Herkes aynı şekilde karşılık verirken Çağrı tepkisizce bakmakla yetindi. Hâla kanlı gömleğiyle duruyordu. Eve gitmemiş miydi? Gözleri de şiş ve kanlanmış duruyordu. Uyumamış mıydı?

Sen çok salaksın!
Salak mıydım?
Ay, ben cidden terfi istiyorum!

"İyi misin bebeğim?" Yanıma oturup saçlarımı okşayan annem sayesinde iç sesle olan güzel(!) diyaloğum böylece bitmiş oldu.

"İyiyim," dedim aynı şekilde anneme gülümseyerek. "Ama buradan bir an önce çıkarsak daha iyi olacağım."

"Tamam tatlım. Doktor, 'Uyanınca haber verin, çıkış işlemlerini yapalım,' demişti. Biz halledip gelelim," diyerek Rabia teyzelere gözleriyle kapıyı işaret edince dördü de çıktılar odadan. Onlar odadan çıktıklarında bende kolumdaki serumu çıkarttım. Bu biraz acıtsa da tepki vermedim.

"Prensesim, iyi misin?" diyen Çağatay sayesinde gözlerimi kolumdan çekerek gözlerine diktim.
Onca olanlardan sonra beni halen daha bu derece sahiplenmesi şaşırtıcıydı. Prensesim kelimesine vurgu yaparak söylemesi daha da şaşırtıcıydı. Sanki insanlara 'o benim' demeye çalışıyordu. Bu oldukça utanç vericiydi. Düşünsenize biri size değer veriyor fakat siz ona o tarz şeyler beslemiyorsunuz. O ise sizi sürekli kendine ait olarak görüyor ve dışarıya da aynı şekilde yansıtıyor. Ve ilerleyen yıllarda kısmetiniz kapandığı için evde kedilerinizle oynayan teyzelerin 1. sırasında yer alıyorsunuz. Her neyse.

"İyiyim. Teşekkür ederim," dedim gözlerimi kaçırarak. Yine utandırıyordu.

Kızlara baktığımda Çağatay'ın diğer grup üyeleriyle konuştuklarını gördüm. Çağrılar ise sinirli bir şekilde bacaklarını sallayarak ritim tutturmuşlar, Çağataylara öldürücü bakışlar atıyorlardı. Şu an start verilse üzerlerine atlayacak gibiydiler.

Sitedeki Psikopat ÇeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin