1."bölüm;kalp acıyı sever"

149K 3.6K 1.5K
                                    

🚩Aradaki farkı anlayın diye eski bölümleri de alt kısma bırakıyorum.

🚩Yeni bir hikaye tadında yeniden yazılıyor..

🚩Arada değişen kısımlar(bölümler)olacak....



🌟 💫

Aileniz etrafınızda olup sizi sardığında yada koca bir Çınar gibi  gölgesi altına aldığında üstesinden gelemeyeceği hiç bir zorluk yokmuş gibi hissedilirmiş.Dahası, daha huzurlu bir yer yokmuş dünya da. Bu benim için hayatta tadına varamayacağım tek gerçeklik.Kalbimi kıran en güçlü eksiklik. Bir aile...

   Öylesine alıştığım bu eksiklik hissi bütün hayatımın merkezi olsa da abilerim ve yıllarıdır elimi hiç bırakmayan Dilay sultan sayesinde kolayca alışılabilir bir hale gelmişti. 

    Benim için alınan karar nezdinde Amerika'da geçirdiğim ondört koca sene onların varlığıyla koca bir yalnızlıktan bazen neşeli bazen de zorlayıcı geçmişti. 
     Rıza ve Can abim,kan bağım olarak ailemden görüştüğüm varlıklarını hissettiğim  iki insan. Bir de çocukluktan kalma amcamın kızı Zeynep var... Öyle bir kalabalık bir aileye sahip olduğunu bilip yapayalnız büyümek,farklı bir şehirde tıpkı kendi köyünde büyümek gibi zorlayıcı günlere maruz kalmış olsamda burada ailemden uzakta  geçirdiğim hayatı gayet verimli geçirmiştim. 
Okuyup avukat olmak sıkıcı Amerika hayatımda yaptığım en iyi şeydi belki de!  

Annemin zamansızca veda ettiği dünya hayatı benim başıma yıkılırken,korunacak sığınacak kimsemin olmaması da benim bahtsızlığımdı.Henüz annesizliğin ne demek olduğunu anlayamadan bir de tutup Amerika'ya gönderilmem de üstüne dökülen yağlı salçalı sos olsa gerekti.

"Hah!"diyerek kendi iç sesime burun kıvırdım. Artık düşünmekten kendi kendime konuşur kendime kendime hayret eder olmuştum.

     Son 4 yıllıdır sürekli düşündüğüm;bedel ödemek,berdel olmak hiç tanımadığım düşmanımın geleceğime sahip olması... bu sıkıntı hissiyle ağrıyan başımın şakaklarına bastırıyordum.Kendi irademle kısık kısık aldığım nefes göğüs kafesimi sıkıştırıyordu.Sanki bedenim,bedelinin ödenme vaktinin geldiğini hissetmiş gibi geriliyordu.



   Ve yıllardır beklenen o haberin geldiğini bildiren telefon sesi bütün evde yankılandı.Babam bu haberi bana vererek ne planlıyordu bilmiyorum ama Telefondaki kararlı ve kalın sesini duymak bile kalbimi sıkıştırmaya yetti.

"Cemre,"diyordu .Kararlı sesi.

"Hayırdır bu saatte?"diye sordum.Bu saatte aramak pek adeti değildi aradaki saat farkından dolayı genelde sabaha karşı konuşurduk.

"Vakit geldi Cemre."dediğinde dudaklarım titredi. Oturduğum yerde ayağa kalktım.

"Sözümüzü tutma zamanı geldi."diyerek soluklandı;Bişey diyemiyordum. Sesizce bekledim."vakit geldi.vakit sözümüzün eri olma vaktidir.Vakit berdel vaktidir."dedikten sonra daha fazla konuşmaya gerek duymayarak telefonu kapattı.

Olduğum yere çöküp derin derin nefes aldım.Biliyordum,bildiğim halde korkuyordum.Korktuğumu kendime bile itiraf edemiyordum. Onca yıl bu güne hazırlanarak yaşamışken şimdi o günün geldiği gerçeği dizlerimin titremesine engel olmuyordu.

Salona geçerek Can abim ve Dilay teyzemin yanına oturdum.Dilay teyzem Urfa'dan getirdiği fıstıkları ayıklarken Rıza abim çaktırmadan aşırıp ağzına atıyordu. Bir yandan da tv kanallarını geziyordu.

Geçikmiş berdel Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin