Umarım Ölmem

9.1K 302 41
                                    

Eve geldiğimizden beri Alaz ve Berkan kavga ediyorlardı. Berkan yarın gece olmasını isterken Alaz ısrarla bu işi çabuk bitirmemiz için bugün olsun bitsin diyordu. Alaz ve Berkan haricinde hiç kimse ağzını açmıyordu.

"Alaz kız daha ne alacağını bile bilmiyor. Ayrıca Eren o kadar saf biri değil. Bunu sende biliyorsun. Bu kıza güvenmesi için iki gece bile az bir zaman aralığı aslında. Bana kalsa bir ay dahi yetmez ama Berkan'da haklı ne zamandır bunu bekliyor." dedi Eylül araya girerek.

Alaz bir bana bir eylüle bir Berkana bakıyordu."Siz nasıl isterseniz öyle olsun ama eğer kızın başına bir şey gelirse bunun acısını sizden çıkarırım." dedi Alaz ve kendini tekli koltuklardan birine attı. Alaz Berkan ve Eylül'e boyun mu eğiyordu?

Sanırım Alaz gerçekten de beni kendinin öldürmesini istiyordu. Yüzüm anında solmustu. Onca şeye karşı tek başımaydim. Beni koruyan adam beni kendisinin öldürmesi için başkalarından koruyordu ve beni sapık bir herifin yanına gönderiyordu.

İçerideki sessiz ama gürültülü sessizliği bozan kapının ziliydi. Alaz kapı çalar çalmaz kalktı ve kapıyı açtı el iziyle.

"Abi ben geldim. Ece hazır mı?" dedi Cenk içeriye girdi ve beni görür gormez neşeli bir ıslık çaldı. "Vay be Ece hanım bu ne güzellik" dedi elimi tutup beni kendi etrafımda bir tur döndürdü.

Cenk,Eylül'ün ufak öksürüğündeki uyarıcı tonu fark edip hemen elimi bıraktı.

"Eylül sende mi buradaydın? Neyse hadi biz gidelim artık zamanı geldi." dedi telaşlı sesiyle ve kapıya doğru hızla yürürken Alaz Cenk'in kolundan tutup "Bugün sadece konusacaklar. O kolyeyi yarın alacağız. Elinizi çabuk tutun." dedi Cenk' e. Sonra bana dönüp "Sen de bugün Eren'e ne diyorsan de. Çünkü yarına onun evine gireceksin." diyip kapıyı açtı.

Tek kelime etmemize izin vermeden Cenk'i yaka paça bildiğin dışarı attı ve benim yüzüme bile bakmadan. "Çık hadi" dedi. Bende onu dinleyip dışarı çıktım ve son kez Simge'ye el salladım.

Arabaya bindigimizde Cenk hızla arabayı sürmeye başladı.

"Yavaş git biraz. Oraya ne kadar geç varırsak o kadar iyi" dedim korkuyla.

"Ece... İçeride tam olarak 7 tane adamımız var. Eğer kötü bir şey olursa bagirman yeterli anında seni çıkarırlar oradan. Sakın korkma. Eren'e çok yakın davran ve sonra benim gitmem gerekiyor diyip kalk. Zaten Eren seni gerçekten isterse yarın tekrar geldiğinde seni eve götürmek isteyecektir. Bak sakın bugün öyle bir şey olmasına izin verme." her kelimesinde adamdan daha çok korkuyordum. Aklımda onca soru olmasına rağmen "Yarın alacağınız şey ne peki?" dedim ağlamaklı sesimle.

Cenk biraz durup tereddutte kalsa da "Eren... Berkan'ın kardeşine..." dedi ve gözleri doldu. Ne? Berkan'ın kardeşine ne?

"Tecavüz etti. Ece..." dedi ve konuşamadı. Onun gibi her şeyi dalgaya alan birini ilk defa böyle görüyordum. Bende cok üzülmüştum ama bilmiyorum işte... Berkan'ın kardeşi için neden böyle olmuştu ki?.

"İyi misin?"

"Her neyse." dedi ve yanağından akan gözyaşını sildi. "Berkan'ın kardeşinin kolyesi Eren'de ve eğer o kolye bulunursa onda, tecavüzü kimin yaptığı ortaya çıkmış olacak. Eren p*çinin yaptığı her şey ortada olacak ve Berkan o iti seve seve öldürecek." dedi.

Söyledikleri karşısında şoka uğrarken ne yapacağımı şaşırmıştım. Sımdi ben birinin ölümüne mi sebep olacaktim? Adam her ne kadar bunu haketse de benim de bunda rol oynamam kötü hissettiriyordu. Ama bir insana tecavuz etmek de insanlığa sığar mıydı? Böyle pislik insanlar her zaman olacaktı bu hayatta keşke olmasaydı ya da keşke hepsi ölseydi ama... Neyse belkide benim sayemde bu dünyadan bir it daha silinecekti.

"Kıza ne oldu?" dedim kısık çıkan sesimle.

"Bilmiyorum..." dedi ve sonra anında arabayı durdurdu. "Bu kadar dram yeter bence" gülmeye çalışarak söylemişti bunu.

"Hadi in. Bu sokağın sonunda Gece Bar." dedi. Anında Cenk'e sarildım. Her ne kadar güçlü olmaya calışsamda Alaz'ın da dediği gibi ben güçsüzdüm.

"Şşt... Sakın ağlama. Makyajınız akacak hanım efendi" dedi gülerek. O da bana sarıldı ve "Sakın korkma. Hiç bi şey olmayacak."

Kendimi iyi hissetmiştim. Onun sarılmasıyla ne zamandır hissedemediğim arkadaşlığı hissetmiştim. "Umarım ölmem" dedim bende dalgaya alarak. Arabadan inip son kez Cenk'e baktığımda "İyi şanslar" dedi ve gitti.

Aşırı kalabalık sokağın sonuna geldiğimde Gece Bar'ın önündeki uzun sıranın en sonuna geçtim ve kuyruğun bitmesini beklemeye başladım. Sıkıntı ve korku ile elim ayağıma dolaşmıştı. Etrafta tanıdık görmeye çalışıyordum ama kimse yoktu. Zaten kim olabilirdi ki?

Koluma bir elin dokunmasiyla anında arkamı dönüp tiz bir çığlık attım. Adam anında ağzımı kapadı.

"Hey! Biraz daha bağırırsan içeri girmeden öleceksin." dedi ben biraz sakinlestiğimde elini ağzımdan çekti ve elindeki çantayı elime sokusturdu.

"Bu ne? Sen kimsin?" dedim aklıma gelen ilk soruları sorarak. Büyük ihtimalle Alazın adamlarındandı ama yinede sağlama almam lazım.

"Beni Alaz gönderdi. Çantayı vermeyi unutmuş sana. Al bu çantayı içinde senin için çıkarttıkları nüfus kağıdı var. Biraz para ve biber gazı var." dedi tabi ki bunları kulağıma fısıltıyla söylemişti.

"Teşekkür ederim" dedim ve sırada beklemeye devam ettim. Zaten adam da hiç durmadan anında yanımdan gitti.

Tahminimce yarım saat sonra sıra bana gelmişti. İki tane koca adam kapının önünde duruyordu.

"Kimliğinize bakabilir miyim?" dedi iri olan adam. Alaz'ın gönderdiği adamın verdiği küçük çantadan nüfus cuzdanimi elimle koymuş gibi bulup adama verdim. Adam bir kaç dakika baktıktan sonra "Demek yeni reşit oldunuz bayan? Buyrun geçebilirsiniz." dedi kimliğimi verdi ve kırmızı kurdelayi açıp içeri girmemi sağladı.

Sıradayken sarkıntılık yapan adamlardan korunabilmiştim ama burada nasıl dayanacagima dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Eren'in fotoğrafını bile göstermemişlerdi. Ben bu adamı nasıl bulacağım?

Etrafa biraz bakındıktan sonra daha fazla dikkat çekmemek için gidip bir bar sandalyesine oturdum. Çantayı açıp içindeki paralara baktım. Tam olarak 250 TL vardı. Bununla kacsam ne yapabilirdim? En fazla iki gün pansiyonda kalabilirdim tabi hiç bir şey yememem lazım. Peki sonra? Bu para bana yetmezdi ki. Çantadaki iki yüz elli lirayı çıkardım ve iki yüz TL sini elbisemin astarına sıkıştırdım.

Eger ölmezsem para biriktirip Alaz'dan kurtulacağım. Elimde kalan elli tl ile tahminimce üç bardak içki içebilirdim. Barmen başıma geldiğinde bir tane kırmızı şarap istedim. Adam bana biraz garip bir şekilde bakıp kafasını salladı. Sanırım ağır bisiyler içecegimi sandı.

"Hey seni daha önce hiç buralarda görmemiştim. Bugün mü başladın gelmeye?" dedi ne zamandan beri yanımda oturduğunu fark etmediğim adam. Adamın söyledikleri değil de direkt görünüşü dikkatimi çekmişti. Yuh! Bu nasıl bir insandır?

"Şey... Evet yeniyim." dedim utangaç bir tavırla. "O zaman tanışalım. Zaten burada tanıman gereken ilk kişi benim. Yani buranın sahibi olduğum için. Eren...Eren Dorkun."

-Cenk ve Azra'nın arkadaşlığı güzel mi? Açıkçası ben ikisinin arasındaki ilişkiyi seviyorum.

-Eren nasıl biri sizce?

Bu arada hiç merak etmeyin Alaz Bey'imizin içindeki Sadist diğer bölümlerde karşımıza bolca çıkmaya devam edecek.

Kitap hakkında yorumlarınızı bekliyorum :* :)

Bir Sadistin ElindeWhere stories live. Discover now