44

6.8K 501 75
                                    

3 Ay Sonra

Aslı

-Abi, nerde kaldın, hadi sene lan!

Ulan benim bildiğim, dişi erkeği bekletir, erkek dişiyi değil.

Çocuk benden süslü anasını.

-Düzgün konuş lan benimle.

Merdivenlerden havalı bi iniş yapmaya çalışan abim, sağ ayağı, sol ayağına takılmasıyla merdivenin son basamağın da yere düştü. Ama öyle bi düşüş, öyle bi pozisyondaydı ki kahkahalarla gülünürdü. E tabi ben de öyle yaptım. Kahkahalarımın arasında telefonumu çıkarıp, yerde yatan abimin resmini çekip tekrar cebime koydum.

*

Sahile geldiğimiz de Ulaş yanıma gelip alnımdan öptü. Evet sevgiliydik. Baran bize yandan bi bakış atıp diğerlerinin yanına gittiğinde, biz de ellerimizi kenetleyip Baranın peşinden gittik.

Selamlaşma faslı bittikten sonra cafelerden birine geçip oturduk.

Okullar 3 ay tatile girmişti. Ben ve Ecem lise 4 olmanın havasını yaşarken Baran, üniversiteli olmanın havasını yaşıyordu. Ve üniversiteyi İzmir de okuyacaktı.

Ha bu arada Ulaş, Buğra ve Emre gerizekalıları sınıfta kaldılar. Evet son sınıfta, sınıfta kaldılar. Baran, bi kez daha sınıfta kalsaydı okuldan atılırdı. Bu yüzden geçmek için kıçını yırttı diyebiliriz. Aslında kalmazdı, para veripte geçebilirdi. Ama anne ve babam torpille geçmesini şiddetle reddetmişti. Hakkıyla geçmeliydi, ki bunu da başardı.

Ama benim akıllı arkadaşlarım ve akıllı sevgilim, derslerle ilgilenmedi, staja gitmedi ve sınıfta kaldılar. Gerçi pek umursuyor gibi durmuyorlar.

Garson geldiğin de herkes siparişini verdikten sonra Ulaş benim için de çikolatalı milk shake sipariş etti.

Elini omzuma atıp beni kendine çektiğin de başımı göğsüne yasladım.

Baran yarın İzmire gidiyordu. Okulların açılmasına daha çok vardı ama o şehre ve evine alışmak için erken gitmeyi tercih etti.
-Ee bugün son günüm, parti falan yapmayacak mıyız?

Hepimiz Barana baygın bi şekilde baktık ve aynı anda cevap verdik.

-Hayır.

Suratını buruşturdu.

-Cehennem de yanacaksınız.

Ulaş gülerek cevap verdi.

-Parti yapmıyoruz diye mi? Hiç sanmıyorum.

-Sen sus, şerefsiz.

Baran, Ulaşla sevgili olduğumuzu öğrendiğinde kızmamıştı. Hatta sevinmişti bile. Ama beni kıskanıyor ve paylaşmak istemiyordu. Bu yüzden Ulaşa sürekli laf atıyordu ama Ulaş onu tanıdığı için gülüp geçiyordu.

Ha bu arada annem de Ulaşla sevgili olduğumuzu biliyordu ve utanmasa beni çocuğun koynuna sokacak. Öyle manyak bi annem var.

Ona anneler böyle yapmaz, kızman lazım dediğim de ise açıklaması şu oluyordu;

'Seni bu gidişle kimse almaz. Zaten Ulaşı da severim ben. Zengin çocuk. Gerçi biz de zenginiz ama zenginliğimize zenginlik katarız, o yüzden evlenmelisiniz.'

Benim tepkim ise çok başka oluyordu.

'Evlenirsem, ben evleneceğim çocukla. Parası benim yani senin değil.'

Ve sonrasını tahmin edersiniz. Terlik show.

*

Baran, kollarını açınca hemen boynuna atladım.

Geri çekildiğimiz de alnımdan öptü.

Çocuklarla sarıldıktan sonra, Ulaşın kulağına birşey söylediğin de Ulaş omzuna vurup başıyla onayladı.

Annemle babamla da sarıldıktan sonra arabasına doğru ilerledi.

Arabaya bindiğinde öpücük atıp, el salladım.

Araba hızla yanımızdan uzaklaşırken dolu gözlerimle arkasından baktım.

Ulaş yanıma gelip sarıldığında ellerimi beline koydum.

Bi öksürme sesiyle hemen birbirimizden ayrıldık.

Babama şirince sırıtıp, Ulaşla birbirimize tedirgin bakışlar attık.

Babamla annem içeri girince bizimkiler kahkaha atmaya başladı.

-Kesin lan, ne gülüyorsunuz? Sülalesi gevşekler.

Ulaş sinirle onlara doğru adımlayınca gülerek beline sarıldım.

Öküz gibi çocuk anca böyle durdurabiliyorum yani ne yapayım? Kesinlikle sarılmak için değil. Kesinlikle!

*

Gülme komşuna gelir başına dedikleri bu olsa gerek.

Buğra, sevgilisini evden almaya gitmişti. Daha doğrusu beraber gitmiştik. Gerçi bu hatun da geçiciydi. Gönül eğlendiriyordu şerefsiz.

Evlerinin bahçesinde, Buğra ve Damla sarılıyordu. Bizde arkalarındaydık. Buraya kadar herşey normal olay buradan sonrasında başlıyor zaten.

Evin kapısı birden açılmış ve daha ne olduğunu anlayamadan 5 adam üzerimize doğru gelmeye başlamıştı.

Damla, adamları görünce Buğradan uzaklaşıp arkasına baktı. Sonra tekrar Buğraya bakıp tedirgin bir şekilde sırıttı.

-Aşkım, ben sana 5 tane abim olduğunu söylemeyi unutmuş olabilirim.

Hepimiz dehşetle kıza baktık.

-Ağzına sıçayım senin kız gibi. Bu nasıl spermmiş lan!

Emrenin sözleriyle adamlar üzerimize doğru koşmaya başlayınca Ulaş elimden tutunca koşmaya başladık. Arkamızdan Emre, Ecem ve Buğrayla beraber tabii.

Ara sokaklardan birine girip duvara yaslandık. Hızlı hızlı nefes alıyor bir taraftan da konuşmaya çalışıyordum.

-Senin ben bulacağın kızın da senin de ağzına sıçayım. Bizim ne suçumuz vardı da yarım saattir koşturuyoruz? Şerefsiz.

-Ben bu çocukla arkadaşlığımı kesiyorum lan. Sen ne ara bu kadar mal oldun?

Emre, Buğraya doğru sinirle yürüdüğünde gözüm sokağın başına takıldı.

-Siktir, geliyorlar!

Tekrar koşmaya başladığımız da arkada ki adamların ettiği küfürleri duymamazlıktan geliyordum.

Ayağım logar kapağına takıldığında acıyla inleyip durdum. Ulaş beni yanında göremeyince arkasına döndü.

-Ayağım!

Hızla yanıma gelip kucağına aldıktan sonra tekrar koşmaya başladı.

Ellerimi boynuna sararken başımı geriye atıp kahkaha attım.

-Kahramanım benim!

DELİKANLI KIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin