17. BÖLÜM - YEŞİL IŞIK

2.2K 211 180
                                    

Herkese merhabalar. Bu bölüm biraz geç geldi ama ciddi bir nedeni var. Biliyorsunuz ki geçen haftalarda dedemi kaybettim. Bu hafta ise diğer dedem yoğun bakımda ve 2016'nın bana lanet getirdiğini düşünmeye başladım. Hiç güzel başlamadı ve hiç güzel gitmiyor. Bu bölüm biraz hüzün biraz bilgi dolu. Kafamı verip yazmaya çalıştım ama baya zorlandım. Ayrıca bir bakıma bu bölümü Paşa Dedem için yazmış bulunuyorum çünkü "Yazmaktan sakın vazgeçme. O zaman başarılı olursun." demişti. Kendisi en büyük destekçilerimden biri. Farklı'dan önceki hikayelerimi okudu ve eleştiriler yapmıştı. Umarım bu bölümümü beğenirsiniz iyi okumalar ve iyi dinlemeler. Şarkı dediğim yerde başlatabilirsiniz. Şarkı gerçekten muhteşem.



🎧Ludovico Einaudi - Divenire

Marcus'un gözleri fal taşı gibi açılmış, babasına bakıyordu. İşte bu cümle camdan vicdanına son darbeyi vurup paramparça olmasını sağladı. Ne kadar kendini zorlasa da boğazı düğümlenmiş, gözleri de dolmuştu. Babasının söylediklerine inanmamışçasına tekrar bir soru yöneltti.

- Nasıl yapacak bir şey yok. Gördüğüm en büyük büyücüsün ve bana yapacak bir şey olmadığını mı söylüyorsun? Okus pokus yap. Bir şey yap!

Bağırarak konuşmasından dolayı babası şaşırmış, İfe de yavaşça gözlerini aralamıştı. İfe'nin kendine geldiğini gören Marcus hemen kıza yöneldi ve elini kızın yanağına götürdü.

- İyi olacaksın İfe.

Marcus'un babası iç geçirdikten sonra gözlerini başka yöne devirdi.

- Marcus. Benimle gelir misin?

Marcus kafasını kaldırdı ve babasını takip etmeye başladı. Odadan çıkıp kapının önünde durdular ve kapıyı aralık kalacak şekilde kapadılar. Angus aralıktan kıza baktı ve Marcus'a döndü.

- Bu kız kim Marcus?

Marcus'dan ses çıkmayınca Angus devam etti.

- O cadı annenle ne işler çeviriyorsun gene?

- Annem kötü biri değil!

Marcus, babasının "cadı" kelimesini kötü anlamdan kullandığını bildiği için hemen sinirle karşılık vermişti ama babası istifini bozmadı.

- Kötü değil mi? Aşağılık teyzen Margret'le beraber çok güzel planlarınız vardı. Sanırsam bu kız melez. Öyle değil mi?

- Margret aşağılık biri ama anneme çok büyük haksızlık ediyorsun.

- Marcus yirmi yaşında olduğun için bunları anlamanı elbette beklemiyorum. (ŞARKIYI BAŞLATABİLİRSİNİZ.)

Angus, Marcus'un bilmediği şeyler varmış gibi konuşmuştu. Marcus'da farkındaydı ama üstelemek istemiyordu. Teyzesi kötüydü ama annesi asla onun yanında olmamıştı. Teyzesinin tehditlerine karşı oğlunu ve kendisini korumaya çalışıyordu sadece. Angus kapının aralığından İfe'ye baktı. İfe gözlerinin zorlukla açmaya çalışırken mavi renk ona Natalie'yi hatırlattı.

- Bu Natalie'nin melezi değil mi Marcus?

Marcus gözlerini babasıyla buluşturmak istemiyor ve yere bakıyordu. Yutkunmasından soruyu onayladığı açıkça anlaşılıyordu.

- İşini çoktan bitirmen gerekiyordu.

Marcus dehşet ve hüzün dolu gözlerini babasına çevirdi. Kendini ağlamamak için zor tuttuğu belli oluyordu. Babası alaylarcasına kısa bir kahkaha attı ama bu gülüş içinde öfke duygusu da barındırıyordu. Angus konuşmasına devam etti.

FARKLIWhere stories live. Discover now