ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SPİKER

En başından başla
                                    

Meyra:"Bu şarkıdan nefret ediyorum."diyerek sarıldığı bacaklardan ayrıldı. Tansu da gözlerini açtı ve tavana boş boş baktı. Sonra da hızla ayağı kalktı.

"Site."dedi ve basamağa takıldı. "Sitenin üye sayısı."dedi doğrulurken sonra tekrar takıldı ve yüz üstü düştü.

"Artmış mı?" diye konuştu. Doğrulurken sırtını ezerek geçen Meyra'ya küfrederken garaj da bir kaos çıktı. Beray televizyonun sesini kısarken büyükannemin uyanmamış olmasına şaşırdım.

Beray su ısıtıcıdaki suyu bardağa boşaltıp kahve yaparken, Çınay'a ters bir şekilde baktı. Kafasını kızlara çevirdiğinde:"Ayrılın."dedi ve tezgahın üzerindeki bardağını almak için döndüğünde Çınay'ın elindeki yudumladığı bardağa baktı.

Kaşını kaldırdığında dişlerini sıktı ve:"Lan."dedi. Sonrası ise iki kavgayı izleyen bir adet Afra'dan ibaretti.

İç çekip, su ısıtıcı doldurdum ve beş kahve yapıp tezgaha yerleştirdim.

"Yeter artık."dediğimde onlar üstlerini düzeltiyordu ve aynı anda kumanda ile kanalı değiştirmiştim. Sesini açıp, kulak kabarttım.

"Onlar şimdi uyuyup, keyfini sürüyorken biz de yaptıklarını magazin ediyoruz."diyen öfkeli sunucu ile kahkaha attım.

"Haklı olabilirdi. Eğer, okulları sabah değilde akşama koysalardı."dediğimde Meyra konuştu.

"Şu adama cevap verirsek, komik duruma düşer miyiz?"diye sordu. Tansu koltuğa bıraktığı fotoğraf makinesini alıp:

"Pek sanmıyorum."dedi ve tezgahtaki takım bardakları yuvarlak şekline getirdi. Çınay da yorumları okurken:

"Kesinlikle cevap vermeliyiz. Yorumlar bunu gösteriyor."dedi.

"Bence bu medyaya vereceğim ilk ve son cevap olmalı."dediğinde dünden kalan boyaları tezgaha koydu ve güzel bir görüntü sağladı. Fotoğrafı çekip, diz üstü bilgisayara bağladılar ve bana doğru ekranı çevirdiler.

"Her şey hazır. Güzel bir yazı yazmak hep senin işindir."dedi Meyra.

Ellerim klavye ile buluşurken yazmaya başladım.

Siyah Süvariler'in Mavi Gümüş Mermisi der ki:

"Sabahın yedisinde keyif yaptığımız ve o güzel haber kanallarını izleyip güldüğümüz doğrudur.

Bir gün işleriniz yolunda gitmezse o saat kulesine bakın. Çünkü biz işleri yoluna koymak için uğraşıyoruz ve yıkılan duvarları tekrar örmenizi engelleyeceğiz. Kiremetlerin altında kalmamanız dileğiyle."

Paylaşılan fotoğraf, görülmeye ve beğenilmeyen başladığında:"Okul."diye mırıldandım. Aynı anda büyükannem ağır fakat asil hareket ile odasından çıkmış ve bize doğru geliyordu. Koltuğa oturdu ve:

"Afra, sabah sabah bu ne gürültü?"dedi ve haberlere bakmaya başladı. Okula gitmek için giyinip garajdan çıkacağımız sırada, büyükannem konuşmaya başladı.

"Bizim zamanımızda bu kadar asi gençler hemen bulunurdu. Ama bu gençler de iyi yapmış, tabi. Bu arada Afra, bu heykır mıdır heyzır mıdır, nedir? Onu okuldan geldiğinde bana anlat."dediğimde kaşlarımı kaldırdım ve garajdan çıkarken gülmeye başladım.

Büyük annemi Kağıt Kafeden sonra eve geldiğimde koltukta uyurken bulmuş ve birkaç sohbetin ardından onun boşa endişelendiğini burada istediği kadar kalabileceğini söyledim ve o da saat dokuz gibi odasına çekilip derin bir uykuya daldı.

KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin