ON BİRİNCİ BÖLÜM: ZİL!?

8.1K 529 62
                                    

Karşımdaki bilgisayar ekranına sırıtarak bakıyordum. Eğer bugün el konulmuş birçok eşyamız varsa o deneme sınavı da olmayacaktı. Nokta. Kocaman bir nokta. Fazla gaza gelmiştim.

Görevin Adı: Pembiş'in Düşüşü
Amaç:Eşyaları geri almak.

Haydi başlayalım, el ayalarımı birbirine sürterken okulun biyoloji laboratuvarındaki bilgisayarın başındaydık.

Ehm, Beray karşımdaki sandalyede otururken sağımda Tansu, omzumu sıkan Çınay ve kapıyı gözetleyen Meyra ile küçük görevimizi yerine getirmek için hareketlenmiştik.

Ana bilgisayara bağlanırken ellerim terlemişti.

"Sizce de bunu SiSü de göstermeli miyiz?"diye sordu Çınay.

"SiSü de nedir? Ah, tamam. Anladım. Lütfen şu zımbırtıyı kısaltmayın."diyerek sitem etti Tansu.

"Kesinlikle yapmalıyız. Hatta başlık gözümde canlanıyor bile, Pembiş'in Düşüşü."diyerek gözlerini havaya dikmişti Beray.

"İyi de çocuklar, bu okulda okuduğunuzu ya tahmin ederlerse?"dedim.

"Biz de mağdurlara yardım ettiğimizi savunuruz. O başlığın altına küçük bir not yazacağız ve buna inandırabiliriz."dedi Beray.

"Makaleni düşünsen iyi olur."dedi Meyra kapıdan gözlerini ayırmadan.

"Bitti."diyerek Enter tuşunu bastığım anda derin bir nefes aldılar.

"Yer ayarladın değil mi?"diye sordu Tansu Çınay'a doğru.

"Elbette, o fotoğraf makinen güzel bir fotoğraf çekecek. "diyerek konuştu.

"Hadi gidelim."dediğim anda hepsi ayaklandı ve sınava girmemize yarım saat kaldığı için yukarı sınıflara doğru çıkmaya başladık.

"Afra, Bayan Narsia seni odasına çağırıyor."diyen çocuğa doğru kaşlarımı çalarak baktım. Bu kadın. Aman Allah'ım. Ölmeliydi.

Yavaş bir şekilde hareket edip uzun koridoru arşınlamaya başladım. Dörtlüye göz kırpıp yanlarından ayrılmak için köşeyi döndüğümde Bayan Narsia'nın odasının kapısının önünde kendimi buldum. Kapıyı çalıp girdiğimde gözlerim odayı tararken iki cüsseye bakakaldım.

Yaser Kılıç, odadaki tekli koltuğa oturmuş ve ayağını ortadaki cam olan sehpaya uzatmıştı. Kaya Erez ise cam kenarına yaslanmış ve öfke ile Yaser Kılıç'a bakıyordu. İçeri girdiğim anda dönen bakışlar ile:"Siz devam edin."diyerek köşedeki vitrin takımına baktım. O vitrin takımında dantel mi vardı?

Oh, pekala.

"Mavi kafa."diyerek konuşan Yaser'e gözlerimi kısarak bakarken o ise salak bir sırıtma ile beni inceliyordu.

Tam ağzını açıp bir şeyler söylecekken
içeri Bayan Narsia girdi. Yaser ayağını sehpadan çekerken üzerindeki şekerliği yere düşürdü ve Bayan Narsia'nın bakışlarına maruz kaldı.

Yaser'in helvasını yemek isteyenler buraya adınızı kazıyın.

Bayan Narsia, kırışmış yüzünü buruştururken masasının yanına yürüyüp sandalyesine oturdu. Bozulmuş kağıtlarını düzeltirken dişlerini gıcırdatıyordu.

"Bay Kılıç, ceza odasına."dedi anda rahatsız edici sesi ile dudaklarımı büktüm.

"Ah, söylemeyi unutuyordum. Şu kağıtları İmzalayın. Dün kü öğretmeniniz imzalamayı unuturmuş olmalı, çıkış saatinde imza atıyorsunuz, biliyorsunuz değil mi?"diye sorduğunda tuttuğum nefesi verdim. Anladığını zannetmiştim.

KURT KOZASI-MAVİ SAÇLI KIZΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα