Meraba arkadaşlar ben eda :). Bu hikayeyi okuduğunuzda bu kız çok film izlemiş diyebilirsiniz ki gerçekten öyle. İlk hikayem olduğu için yanlışlara lütfen takılmayıın.
Her neyse çok konuştum. İyi okumalar..
■■■
"Yoo uzamadı. Sana öyle geliyodur.." Pelini son kez geçiştirmeye çalıştım ama artık fark ediyodu.
Hm hızlı başladım sanırım hadi en baştan deneyelim. Selam ben Öykü , 2 hafta sonra 18 imi doldurmakla beraber 17 yaşındayım. Lise 3 e gidiyorum ve Elmore Lisesi'nde okuyorum. 3 kız kardeşiz , biri ikizim diğeri ise 13 yaşında ki küçük kardeşim.
"İyi bakalım. Ama sana söyliyim ciddi tuhaflık var uzamış gibi duruyolar yakında doktora görün." Peline göz devirdim. "Sen ne zaman beni önemsemeye başladın canım arkadaşım." Pelin ibnece sırıttı. "Seni önemsediğim yok bebeğim sadece korkutucu geliyo ve götüm buna engel olmak istiyo." Ona gülüp koluna girdim. Okul koridorunda öylece dolaşırken önümüze son derece taş olan Emre çıktı.
Emre okulun en taşı olsada kendini fazla belli etmeyi sevmeyen ve samimi ortamlara girmeyen birisi. Tabi 5 kişilik arkadaş grubu hariç. Hepsi kantinde oturur ama tek yemek yediklerini görmem. Onlar hep bana şüpheli gelmiştir ama tabi bunu söylemek delilik. Bembeyaz olan tenleri , soğuk bedenleri ve korkutucu bakışlarıyla onlar vampire benziyolar. Tabi bu size çok çılgınca ya da saçma gelsede bana gayet anlamlı geliyo.
14 yaşımdayken ikizim Masal'la birbirimizin yüzünü boyuyoduk. Salak saçma gülerken benim dişimi boyadı. Gülüşüp banyoya ilerledik. Banyoda aynaya baktığımda köpek dişime geldiğini fark ettik. Tabi normal olarak gülerek elimle temizlemeye çalıştım. Tam temizlemişken elim altına kaydı ve elimi çektiğimde elimin kanadığını gördüm. Masal'la beraber buna şaşırırken oda denedi. Onunda dişleri benim kadar sivriydi. Sonradan teyzemiz olan Anna'dan herşeyi öğrendik. Evet biz bi yeni doğanmışız. Büyümeye başladıkça güçlerimiz gelişti. Artık fazlasıyla hızlı koşabiliyo , Türkiye'deki en yüksek dağa bile zıplayarak çıkabiliyorum. Tabi ki fazlasıylada güçlüyüm fakat bunları arkadaş kavgaları gibi şeylerde kullanmıyorum.
Emre'yle göz göze geldikten sonra arkasını dönüp bahçeye ilerledi. Durup omuz silktim ve Pelin'e döndüm. "Kanka benim biraz başım ağrıyo ya sınıfa gidicem sen takıl." Pelin başıyla onaylayıp yanağımı öptüğünde hafif bi tebessüm edip sınıfa ilerledim.
Emre'nin ağzından;
Göz göze geldik. Umursamazmış gibi yapıp bahçeye ilerledim.
Öykü'yü umursamazmış gibi yapmak gerçekten çok sıkıcı fakat ona bi vampir olduğumu söyleyemem heralde. Ayrıca fanilerle o şekilde bi ilişki yaşamayız. Tabikide nedeni dayanamayıp kanını emersek diye. Bu liseye gelmeden ve Öykü'yü görmeden önce vampirliğe bayılıyodum. Fakat Öykü'yü gördüğümde iş değişti.
Sapsarı doğal uçları dalgalı olsada düz saçlı , masmavi gözlü , buğday tenli ve fiziği olağanüstü güzel olan bi kızı görünce tabikide vampirlikten soğuyosun. Bi ara delirip onun kanını içmekte istedim fakat kıyamadım. Hala onu seviyorum hatta aşığım ama okulun en güzeli ve popüleri olduğu için herkes ona bakıyo. Ve doğal olarak fani olan erkekler yanına gidebiliyo. Bide kardeş dediği erkeklerde var tabi. Onları kıskanıyo muyum? Saçmalama.
Evet kıskanıyosun
İç sesimin amına koymak için göğsüme sert bi yumruk indirdim. Bi saniye ya gerçekten fani bi kıza aşık olmuş olamazdım. Evet ben Emre Elçi'yim. Asla ama asla fani hiç bi gücü olmayan bi kıza aşık olmam!
Öykü'nün ağzından;
Kendimi sırama atıp okulda gezerken mal gibi kalemle yaptığım dağınık topuzumu bozdum. Saçlarım yerine düşerken başımı sıraya gömdüm. Gerçekten başım ağrıyodu.
¤¤¤¤¤¤
Omzumun dürtülmesi , afedersiniz resmen deşilmesiyle uyandım. "Deş deş az daha deş morarttın amına koyıyım bırak!"
Karşımda gerizekalı Görkem'i gördüğümde göz devirdim. "Ne istiyosun kardeşim." Fazla sakince ve gülümsemeye çalışarak söylediğim şeye güldü. "Kanka öğle tenefüsündeyiz." Gözlerimi kırpıştırıp etrafı süzdüm. 3 5 kişi dışında herkes çıkmıştı. Kafamı kaşıyıp esnedikten sonra ayağa kalktım. "Tamam gidebiliriz."
Görkem'le koridorda yürürken ağzımda bi rahatsızlık hissedip aniden durdum. Görkem bana bakarken dilimle dişimi kontrol ediyodum. "Ee kanka ne duruyosun noldu?" Oflayıp "kanka sen git kantine otur ben gelirim birazdan işim çıktı."
"Ee bende geliyim."
Göz devirdim. "Kızsal bişey olum git iştee!" Çirkefleşince "tamam" diyip gitti. Bende çantama koştum. Çantamı alıp lavaboya girdiğimde biri varmı diye kontrol ettim. Kimsenin olmadığını fark ettiğimde kapıyı kitleyip çantamdan diş törpümü çıkardım. Aynanın karşısına geçtiğimde gerçekten uzadığını gördüm. Teyzem Anna dişlerimizi sık sık törpülememiz gerektiği yoksa ağzımızı parçalayabilicek şekilde keskin olucağını söylemişti. Törpülediğimizde bile bi kapıyı delicek şekilde olsada ağzımızı rahatsız etmiyordu.
İşimi bitirince ağzımı çalkalayıp törpüyü geri çantama koydum. Daha tam kana susamamış olmak beni mutlu ediyodu. Evrimimizi reşit olduğumuzda tam olarak tamamlıyoduk. İlk öğrendiğimde çok sevinsemde kana susamışların uyumadığını öğrendiğimde büyük bi hayal kırıklığı yaşadım. Her neyse öylede hayatımı sürdürebilirdim. Ayrıca güzel yanları var. 18 yaşından sonra fiziksel olarak yaşlanman durucak ve ölümsüz olucaksın. Ne kadarda müthiş.
Lavabodan çıkıp çantayı bıraktım ve kantine yürüdüm. Kantinde oturup yemek yiyen bizimkileri gördüğümde hafiften gülüp yanlarına ilerledim. Ben öyle ilerlerken birden biri omzuma çarptı. Çok büyük bi acı hissetmesemde küçük bi sızlama vardı. "Dikkat etsene!" Kükreyip arkama baktığımda bunun Emre olduğunu gördüm. Gözlerimi açıp bakarken "önüne baksaydın gerizekalı" demesi beni yıkmıştı. Alaycı bi gülümseme takınıp "sende ki bu beyinsizlik genlerden mi geliyo?"
Sinirlendirmiş olucam ki derin bi nefes aldı. "Ya senin dilin ne kadarda uzunmuş. Çeneni kapayınca dışarda falan mı kalıyo?" Yüzümü buruşturup dilimi çıkardığımda arkasını dönüp gitti. Gerizekalı işte napçan. Bizimkilerin yanına oturup yemeğe gömüldüm.
■■■
(Hikayemizde havalar kapalı oluyo güneşli olursa yazarım zaten. O yüzden vampirin güneşte parlaması gibi bi durumda yok.)
İnşallah beğenmişsinizdir okuduğunuz için teşekkür ederiim sizi şimdiden seviyorum :).
