៛ 1 ៛ çarpışma

2K 80 25
                                    

Multimedya ; Brandan Evans

Birbirine çarpan ayaklarımı düzene sokma çabasıyla hızla ilerledim. Varmam gereken adrese o kadar çok geç kalmıştım ki yetişemeyeceğim için korkuyordum ve kendi kendime içten kızıyordum. Kimliğimin belli olmasını istemediğimden öğrenci kılığına girmiştim, bu elbette ki ilk görevim değildi.Her görev için farklı kılıklara giriyor, bazen dansçı, polis, şef, garson ve daha hatırlayamadığım bir sürü kılıklara giriyor ve çalışıyordum.

Mesleğim anlaşıldığı üzere yasal değildi ama ben; profesyonel bir hırsızdım.

Ailemin katledilerek öldürülmesinden sonra görevli polisler olay yerine gelerek beni yetimhaneye bıraktılar. On sekiz yaşına kadar orada kalmış ve görmek istemeyeceğim manzaralara maruz kalmıştım. Tipik yetimhane işkencesi, aç bırakılması değildi, keşke öyle olsaydı.

Vücudum yediğim dayaklardan dolayı, artık bir sonra ki gelen hamleyi hissetmiyordu. Bende kestiremiyordum ne tür işkence göreceğimi. Kollarımda ki kesiklerden akan kanlar, kapatıldığım oda da ki farelere yem olurdu hep. Dost canlısı olmayan ve bir yara da vücuduma onlar açan fareler. Onlarla geçirdiğim dehşetli günler...

Karanlık duvarlara baktığımda annemin, babamın ve kardeşimin bir hiç uğruna nasıl öldürüldükleri aklıma gelirdi ve geceleri gözüme uyku girmezdi. Çünkü biliyordum ki saçma bir nedenden ötürü onları benden almışlardı. O zamandan beri içimde büyüyen intikam duygusu gün be gün arttı. Ailemin katilini bulacak ve kendi ellerimle öldürecektim onu.

On sekiz yaşıma geldiğim de evlatlık alındım. Beni evlatlık alan Alaric hergün düzenli olarak dövüş ve silah kullanma dersleri almamı sağladı, nedenini sormadım, kendimi geliştirmem benimde işime geliyordu çünkü. Kendimi daha güçlü hissesiyordum. Alaric her koşulda iyi eğitilmemi sağlıyordu.

Babam bana bir iki kere silah kullandırmıştı, fazla zorlanmamıştım öğrenirken. Evimizden biraz uzakta ki ağaçlık alanda atış yapardık. Ben ilk atışımda korkudan silahı elimden düşürüp kulaklarımı kapamıştım, babam bana bakarak kahkaha atmıştı ve beni kucaklayıp döndürmüştü. O zaman nereden bilebilirdim ki bu anı bir daha yaşamayacağımı? Bilseydim eminim ki babama daha sıkı sarıldım.

Dövüş artı silah eğitiminden başka  oyunculuk eğitimi de almıştık. Öyle çok büyük birşey değildi. Bize öğretilen rahat yalan söylemek, girdiğimiz ortam da fazla dikkat çekmemek için uysal ve sakin olmak ve verilen görevi sessizce sorun çıkarmadan halletmekti. Sonuçta karşımızda ki insanları gerçek olduğumuza inandırmalıydık, zengin iş adamlarının veya mafyaların yanına gönderilip onların kasalarını veya değerli eşyalarını çalıyorduk. Hangisi daha değerliyse. Bir nevi dışardan FBI ajanı gibi görünen hırsızlardık. Çalıştığımız sahte şirket bizi ajan olarak gösteriyordu.

Ayrıca polislerin bizi bulmaları imkansızdı. Çünkü aralarında adamlarımız vardı, kamera kayıtlarını siliyor, bizi görünmez yapıyorlardı. Oldukça güçlüydük. Mekanımızı New York'un efsanesi Marcy's alışveriş merkezinin en altını seçmiştik. Kimsenin bulamayacağı, özellikle insanların çok geldiği bir yerdi. Bu sayede nerede olduğumuzu bulamıyorlardı.

Bu kısım da çok görevli bulundurmuyorduk, daha çok çaylak olanlar vardı.Ben aralarına daha yeni katılmıştım, göreve başlayalı üç  sene olmasına rağmen yirmi beş göreve çıkmış ve hepsinde de başarılı olmuştum. Bu yüzden yetenekli olduğumu düşündükleri için beni bu göreve seçmişlerdi. Hiç de göründüğüm gibi değilimBeni seçmelerinin asıl nedenin çok kolay yalan söyleyebilmem olduğunu biliyordum. Yalan söylemeye o kadar alımıştım ki neyin doğru neyin yalnış olduğunu ayırt etmekte zorlanıyordumve kolay kolay kimseye de güvenemiyordum.

Bu Ben Değilim (bitti)Where stories live. Discover now