T W E N T Y - T W O

1.1K 76 52
                                    

klişeler ile dolu ew bölümü oldu;)

4K olmuşuz ay ay ay

Gece ilerlerken birbirine dolaşan bedenlerimiz ve ikimizin de daha fazlasını istemesi kesinlikle harika bir andı. Tanrım, bu çocuk bir türlü yorulmak bilmiyor ve sürekli devam ediyordu.

Fakat yaptığı hareketler beni incitmeyecek kadar yavaştı, aynı zamanda hızlıydı da.

Güneş neredeyse yarım saat sonra gökyüzünde belirecek ve herkes normal hayatlarına kaldığı yerden devam edecekti. O anda Justin, içimdeki hareketlerine son verdi ve benim bir kere daha çığlık atmama neden oldu.

Kendime sakin ol diyordum fakat onun bir eli birleşim yerimizde olduğu sürece bu biraz zordu.

İkimizde çok büyük bir gürültü ile sona geldiğimizde, bedenim daha fazlasını kaldıramadı ve kendimi yatağa boylu boyunca bıraktım. Justin ise benden sonra geldiğinde, yanıma uzandı ve nefeslerini düzenlemeye çalıştı.

Sanırım bu anı asla unutamayacaktım. Yemin ederim şuanda utancımdan onun yüzüne bile bakamayabilirdim. Fakat bakışlarım onun hafif nemli ve sürekli inip kalkan göğsü ile buluştuğunda kendime engel olamayıp alt dudağımı ısırdım. Nefeslerini düzenlemeye çalışıyordu ve bu işte pek başarılı olduğu söylenemezdi. Beni fark ettiğinde yüzünde bir gülümseme oluştu ve ben daha fazla ne kadar utanabilirdim merak etmiştim.

Bir elini belime koyup beni kendine çektiğinde yeniden aynı şeyleri yaşayacağız sanmıştım fakat o üzerimi örttü ve saçlarımın arasına bir buse kondurdu. İkimizde bir şeyler söylemek için çabalıyorduk fakat şaşkındık ve az önce yaşadıklarımız kesinlikle gerçek değil gibiydi.

"Justin.."

Başımı kaldırıp ona baktığımda gözlerimiz buluştu. İşaret parmağı yavaşça yanağında gezinirken belli belirsiz titredim.

"Sen benim başıma gelmiş en güzel gerçeksin."

O anda öyle güzel gülümsedi ki onu gülüşünden öpmek istedim. Uzanıp dudaklarımı onun dudaklarına bastırdım ve beni bir kere daha etkisi altına almasına izin verdim. Bana her bir dokunuşta tüylerimin diken diken olmasını sağlıyordu. Bu kesinlikle anlatamayacağım bir histi ve beni cennetteymişim gibi hissettiriyordu.

Öpüşü derinleşince ellerim ensesine doladım ve beni kendine bastırmasına izin verdim. Saçlarının uç kısımları hafif nemliydi, eh biraz da terlemişti.

Gerçi neyden olduğunu söylememe gerek yok diye düşünüyordum.

O anda ne olduysa, bir anda beni öpmeyi kesti ve gülümsedi. Bunu dudaklarımın üzerinde kıvrılan dudaklarından anlayabiliyordum. Kaşlarımı çattım. Aklından geçen düşünce neyse bilmek istiyordum ve buna da engel olmasına izin veremeyecektim.

''Ne oldu?''

Belli belirsiz geri çekildi ve yüzümü avuçları arasına aldı. Alnı, alnıma yaslı iken, ve nefeslerini tam dudaklarımda hissediyorken, sakin olmak imkansızdı ama söylediklerinden sonra, sakin olmak daha da imkansızlaşmıştı.

''Artık benimsin.''

Dolan gözlerim ve titreyen ellerimi durdurmak imkansızdı. Her şey o kadar fazla iyi gidiyordu ki, buna inanmak da zorlanıyordum. Her şey bir rüya gibi geliyordu ve ben uyanmak istemiyordum. Justin, o büyüleyici sesiyle bir kere daha fısıldadı.

''Artık benimsin Ellie Dolley.''

Bir kere daha dudaklarını dudaklarıma bastırdı. ''Gülüşün benim sevgilim. Gözlerindeki parlaklık, kalbindeki sevgi.''

to do list :: bieberWhere stories live. Discover now