F O U R

2K 144 19
                                    

*olmadığım kadar ciddi bir yazara dönüştüm whyy*

''Senin bir Ed Sheeran hayranı olduğunu bilmezdim Ellie.''

Justin, internetten Ed Sheeran konser biletlerine bakıyordu.

''Ah, doğrusunu söylemek gerekirse, o gitarını iyi kullanıyor.''

Ellie aklına gelen fikirle hızla oturduğu yerden kalktı. Telefonunu arıyordu, onu bulduğunda bir şarkısını açıp Justin'e dinlettirecekti.

''Justin, telefonumu gördün mü?''

Kız yatağın üzerinde duran yorganı kaldırıp altına baktı.

''Hmm?'' Justin gözünü ekrandan ayırmadan bilet arıyordu.

''Justin, telefonum!''  kızın oldukça yüksek çıkan sesi Justin'i bilgisayar ekranından ayırdı.

''İşte burada.'' hemen yanındaki telefonu alıp Ellie'ye verdiğinde, kızın üzerinde gezinen bakışlarını fark etti. Kız hemen telefonundan müziklerine girip, son dinlediği bir şarkının üzerine tıkladı. Sesi yükseltip masanın üzerine bıraktığında, ikiside şarkının sözlerine odaklandı.

Beyaz dudaklar,solgun yüz. Kar tanelerinde nefes alıyor. Yanmış akciğerler, ekşi tat. Işık gitti gün bitti.

Justin, dinlediği şarkının aptal sözlerini beğenmemişti.

Kendi hayallerine sıkıştı, 18'inden beri böyle. Ama son zamanlarda yüzü yavaşça çöküyor, mahvoluyor. Kurabiye gibi ufalanıyor. Ve bağırıyorlar. Hayattaki en kötü şeyler bize ücretsiz geliyor.

Masada duran telefonu alıp, başka bir Ed Sheeran şarkısına tıkladı.

Hayır, şimdi benden yalnız ayrılma.
Eğer sen beni şimdi seviyorsan,
Asla öğrenemeyeceksin.
Bir aşk arıyorum.
Bir şişede onu bulacağımı düşünmüştüm.
Bunu yarın hissediyor olacağım.

Justin, açtığı şarkının sözlerinin öncekinden çok daha güzel olduğunu fark etti. Başka bir şarkı açmaya gerek yoktu. Dinledikleri şarkı bitine kadar, ikisi de internet üzerinden konser biletlerine bakmaya devam ettiler.

Bu aslında zor bir işti. Onlara en yakın olan konser şu günlerde yoktu. En yakın tarih neredeyse 2 hafta sonraydı. Bu günlerde olan konserler ise, bayağı uzaktaydı. Ve Justin Ellie'nin bunu kaldırıp kaldıramayacağını düşünüyordu. Laptop'u kapatıp Ellie'ye döndü.

''Sanırım, bulamayacağız..''

Kızın umudunu kaybetmesinden korkuyordu, bu yüzden mırıldanarak söylemişti. Henüz listesinde hiçbir şeyi tam anlamıyla yapamadıkları Justin'in canını sıkmıştı. Telefonun yanında duran listeyi alıp bir kere daha göz attı. Sıradan gitmek zorunda değillerdi. Listeyi Ellie'ye çevirdi.

''Sıradan gitmesek?'' kız kaşlarını çattı.

Emin değildi.

''Direk sekizinci maddeyi yapmayacağım Justin.'' Ellie bunu şaka amaçlı söylediğini biliyordu.

Justin listeyi kendine çevirip sekizinci maddeye göz attı.

8- Seks yap.

''Oh..'' nedense gerildiğini hissetti. Gülümsemesini tutamıyordu.

İkiside birbirlerine bakıp gülmeye başladıklarında Justin bir anlığına Ellie'nin bu durumunu unuttu. Oturduğu yerden kalkıp kızı öptüğünde Ellie kollarını onun boynuna doladı. Justin kızın yatağına oturduğunda Ellie de onun kucağındaydı.

''O zaman, madde üçe geçeriz?'' kız gülümsedi.

Bir su savaşı yapacaklardı.

-

''Bunun için biraz büyük değil misiniz?'' Ellie'nin kulaklarını annesinin endişeli sesi doldurmuştu.

''Sadece arka bahçede olacağız.'' Justin yaslandığı tezgahtan çekildi.

''Pekala, sadece çiçeklerime zarar vermeyin.'' annesi onlara bakıp eliyle gitmelerini işaret etti.

İkiside ellerindeki şişeler ile adım adım bahçeye gittiler.

''Biraz, az değil miyiz?'' Justin etrafına bakındı.

Sadece o ve kendisi vardı.

''Bir sorun olacağını düşünmüyorum.'' Ellie alnını yalayıp geçen saçlarını geriye attı.

''Bekle bir saniye.''

Saçlarını kestirdiğinden beri, ihtiyacı olduğunu düşünmediği siyah tokası hala bileğinde duruyordu ve çıkarmakta istememişti. Şimdi o tokayla saçlarının önünü toplamıştı. Kendini göremese bile şimdi bir bebek gibi göründüğüne iddiaya girebilirdi.

O sırada, kafasından aşağı bir soğukluğun geldiğini hissetti, ardından da ıslandığını.

''Justin!''

O, oyunu kurallarına göre oynamamıştı. Şimdi ıslanma sırası ondaydı.

İkiside birbirlerini iç çamaşırlarına kadar ıslattılar. Hatta farkında bile olmadan Ellie'nin annesinin çiçeklerine bile biraz verdiler.

Islanmışlardı ve üşüyorlardı. Akşam olmak üzereydi. Güneş neredeyse kaybolmak üzereydi.

''Gitmen gerekiyor.'' Ellie, elindeki boş şişeyi yere attı.

Justin birkaç adım atıp her şeyiyle ıslanmış olan kıza sarıldı.

''Üşüyeceksin.''

Ellie başını kaldırıp Justin'e baktı ve gülümsedi.

''Emin ol, şuanda üşüdüğümü bile hissetmiyorum.''

to do list :: bieberWhere stories live. Discover now