T W E N T Y

1K 75 32
                                    

çarpıkça gülümseyen bir Justin Bieber sağğa zararlı, fazla zararlı..

bu kadar kısa olduğu için özür dilerim, fakat bir sonraki bölüm telafi edeceğim:)

anlarsınız herhalde:)

ve son olarak demek istediğim bir şey var; bazı okuyucularım bölümleri Ellie'nin öleceğini bildiği için okumak istemediğini söylüyor, ne desem bilemiyorum ama yorumlarınızı okudukça yüzümdeki gülümsememi artırıyorsunuz, sizler harikasınız.

Ellie müziğin ritmine kapılarak dans etmeye başladı. Bedeni her bir ritimde dönüyor ve hafifçe sallanıyorken, arkasında oturmuş öylece onu izleyen Justin'i unuttu ve kalçalarını salladı.

Daha ne olduğunu anlamadan belinde bir çift el hissetti ve hızla bir çığlık attı. Justin Ellie'yi kendine çekti ve aynı anda yatağa düştüler. Ellie bu şırada kollarındaki acı ile irkildi. Hala acıyordu ve bir yere temas ettiğinde sızlıyordu.

Ama Ellie her şeye rağmen kendini daha iyi hissediyordu. Yapması gereken bir listesi ve şuanda öpmesi gereken bir sevgilisi vardı.

Justin daha fazla dayanamadı. Onu hızla öptüğünde yavaş olmak istemiyordu. Zaman sandığından daha hızlı geçiyordu ve her bir saniyesi değerliydi.

Bir kaç dakika içinde Ellie'nin üzerindeki tişört varlığını kaybettirdi. Yerini Justin'in dudakları aldığında Ellie kendine engel olamayıp inledi.

"Justin.."

Ellie tam şimdi bütün her şeyden vazgeçip listesindeki sekizinci maddeyi gerçekleştirmek istiyordu fakat listede maddeleri atlamamalıydı. Ayrıca şimdi hiç uygun bir zaman değildi çünkü Melanie evdeydi.

Ve Justin'in yaptığı işi çalan kapı durdurdu.

İkisi de hızla bir küfür savurdu. Ellie dolabın önüne fırlatılmış tişörtü buldu ve hızla üzerine geçirdi. Kapıyı açması bir saniye bile sürmemişti. Annesi ile karşılaştı. Melanie elinde bir tabak dolusu havuçlu kek ile onu bekliyordu fakat gördüğü manzara onu biraz şaşırtmıştı.

Çünkü kızı sanki bir felaketten çıkmış gibiydi. Saçları dağılmış, yanakları kızarmış ve nefes alışverişleri hızlanmıştı.

Melanie kaşlarını çattı.

"Ellie, sen iyi misin?"

Daha sonrasında Justin'i gördü ve cevabını aldı. Yüzündeki gülümsemeyi saklayamadı ve elindeki tabağı Ellie'ye verdiği gibi gülümseyerek oradan ayrıldı. Ellie'nin tepki vermesine fırsat bile bırakmamıştı.

"Sanırım ne yaptığımızı anladı."

Ellie bakışlarını Justin'e çevirdiğinde onunda sırıttığını gördü. Buna biraz sinirlenmişti fakat utanmasını da gizleyemiyordu.

"Berbat hissediyorum."

Ellie tabağı masanın üzerine bıraktı. Belli belirsiz Justin'in onu yakalayan elini hissetti. Justin kızı yavaşça kucağına çekti. İşaret parmağını Ellie'nin bacağında yavaşça gezdirirken kızın ürpermesini sağladı.

"Bunda kötü hissedecek bir durum yok bebeğim, tam tersine aslında benim olacak olman hoşuma gidiyor."

Sanırım Ellie'yi daha fazla utandıracak bir cümle yoktu. Bahsettiği şeyi anlamıştı ve şimdi kızarmış yanaklarını gizleyemiyordu.

to do list :: bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin