00 - BAŞLANGIÇ

7.7K 512 179
                                    


Uzun bir aradan sonra tekrar yazmaya başladığım için anlatımda bazı hatalar olabilir ama 4. bölümden sonra çoğu azalmaktadır ve daha akıcı olmaktadır.



Elindekini bir beze bağladığı gibi koşmaya başlamıştı. Uzun eteği ne kadar koşmasını engellese de, o durmayacaktı. Elindekini çok sıkı muhafaza etmesi gerekiyordu ancak tökezledi. Düşerken sıkıca kavrayıp kendine çekti  ve korumaya aldı. Gözleriyle hemen elindekini yokladı. Neyse ki hiçbir şey olmamıştı. Hemen ayağa kalktı ve arkasına baktı. Bağrışmaları duyabiliyordu. O yanlış bir şey yapmamıştı. Böyle bir kanunun olmasını hala anlamamıştı zaten. Ne zarar verebilirdi ki soyuna? Bir yandan koşarken bir yandan da elindeki bezin üzerindeki kan lekelerini sildi. Bir insan ve tilki kanı mı doğru olduğunu gösterecekti. Saf olduğu her halinde belliydi. Temizdi.

Kafasını iki yana salladı, kendini düşüncelerinden uzaklaştırdı. Koşması lazımdı. Hemen Wega ormanından içeri girdi. En azından burada biraz daha güvendeydi çünkü orman ona yardım ederdi. Saf ve doğal her şeyi kabul eder, yok olmasını istemezdi. Uzaktan onu gördü;  kalbinin her seferkinden daha hızlı atmasını sağlayan adamı... Esmer teni, bir perçem kumaşı, elinde tuttuğu sopası ve şaşalı otlardan yapılmış tacıyla ona bakıyordu. Koşarak kollarına attı kendini. Teninin sıcaklığı her zamanki gibi huzur vermişti. Gözlerini adamın gözleriyle buluşturdu. Gecenin karanlığı ormanı kör etse de onun gözlerindeki, ağlamaktan oluşan kızarıklıklarını görmesine engel olmamıştı.

- Natalie ben çok üzgünüm. Böyle olsun istemedim.

Çat pat tane tane konuşmuştu adam kadının sarı saçlarını okşarken. Sanki onu son kez gördüğünü biliyormuş gibi. Kadının masmavi gözlerinden beyaz tenine oradan da Wega ormanın zemine bir göz yaşı düştü.

- Asla Otto. Böyle asla deme. Bu senin suçun değil. Hem seni bilmiyorlar. Fazla zamanım yok. Al bunu. Sakla koru benim için.

Kadın elindeki sarılı bezi adama uzattı ve kollarını gevşetip adamdan uzaklaştı.

- Seni çok seviyorum Otto. Bizi asla unutma. İsmi sen biliyorsun.

Kadın son kez dudaklarını adamın dudaklarıyla buluşturdu. Tekrar bir göz yaşı; mavi gözlerden, beyaz tenden, beze... Adam çok üzgündü ve ne yapacağını bilmiyordu. Kadın arkasını döndü, kalan son gücüyle koşarak Wega ormanından dışarı attı kendini. Adamın tek yapabildi arkasından " Seni seviyorum Natalie. Asla ama Asla." Diyip elini yumruk yaptıktan sonra göğsüne iki kere vurmak oldu. Arkasını döndüğü gibi koşmaya başladı. Wega ormanın arkasından çıktı, ta ki güneş doğana kadar koştu. O alışıktı tabi koşmaya. Avlanmak için koşması gerekirdi. Yorulmak bilmezdi o. Ne kadar orta yaşlı olsa da elindekini kurtarmak için zaten koşardı. Uzun bir süre geçtikten sonra sonunda geldi kabilesine. Kimse uyanmamıştı daha. Çadırına girdi ve elindekini yatağına koydu. "İfe" diye seslendi. Gözlerinden tekrardan yaş süzüldü. Kadın diğerleri tarafından kalbi çıkarıldığını bilirmişcesine ellerini kalbinde buluşturdu. İşte o an Wega ormanındaki göz yaşının olduğu toprak mavi şekilde parlarken bir de bezin üzerinde parladı. Wega ormanında bir yeni fidan gözlerini açmıştı.

Bu bölüm bir başlangıçtır ama her şeyin değil. Burada gördüğünüz yazım yanlışları, anlatım bozuklukları ve kesik cümleler ilerleyen her bölümde azalmaktadır. Eğer hikayeyi bırakmak istiyorsanız kesinlikle nedenini bildirmelisiniz. Eksikliklerimi öğrenirsem ancak öyle kendimi geliştirebilirim.





FARKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin