Bölüm 12

2.2K 74 7
                                    

"Suçlu değilim. Değilim. Olmadım. Olmayacağım. Beni yargılamayı bırak. Değilim. Değilim."

Sesleri duyunca uykumdan ayrıldım. Güneş çıkmıştı, karanlık yok olmuştu.

Hemen sesin geldiği tarafa dönünce İsimsiz'i rüyada sayıklarken buldum.

"Suçlu değilim! Ben bir şey yapmadım. Değilim."

Acaba ne olmuştu? Yaptığı bir şey yüzünden çok pişman olduğu belliydi, ama ne yapmıştı ki? Kabusu olacak kadar büyük ne yapmış ola bilirdi?

Aslında ben de kabus görürdüm. Kabuslar bir nevi arkadaşlarımdı benim. Üzgün olduğum akşamları gelirlerdi adeta. Üzüntüme korku da eklerlerdi hep. Ter içinde ayrılırdım onlardan en sonunda. Ağlayarak, hıçkırarak. Bazen de sessizce. Bazen tecavüz olunduğum sahne kabusum olurdu, bazen de babamla kavga ederken bulurdum kendimi.

Düşüncelerimden ayrılıp İsimsiz'e döndüğümde o da terlemişti. Tıpkı bana olduğu gibi.

O da mı tecavüz edilmişti acaba?

Yok artık, ne saçmalıyorsun? dedi bilinçaltım. Doğru. Saçmalıyordum.

Onu uyandırmalı mıydım? Bence evet. Ama, ya uyandırınca bana kızarsa?

Çokta bokumda diye geçirdim içimden.

Elimi kararsızlıkla uzatıp göğsüne koydum ve "Siz? Siz, uyan." demeye başladım. Uyanmadığını görünce "SİZ!" diye bağırdım.

Hemen gözlerini açtı ve bir kaç saniye boyunca şaşkınlıkla etrafına baktı. Sonra beni farkederek yatağında doğruldu ve "Amına koyduğumun kabusu, bir yalnız bırakmıyor beni" diye şikayetlenmeye başladı.

"Beni de bırakmazlar. Kim onlardan korkuyorsa, onlara musallat olurlar."

"Şu an kabuslardan bahsettiğine emin misin?" dedi inanmayarak.

"Kalkmayacak mısın?" diye sordum.

"Saat kaç?"

"5."

"Erkenmiş. Ama uykum da kaçtı."

O kadar tatlı söyledi ki bunu, kendimi tutamayıp yanağını ısırdım. Birden olunca anlık şoka girdi ve hemen kendini toparlayarak "Benden bu kadar etkilendiğini bilmiyordum esmer güzellik" dedi.

Göz devirerek "Gıcıklara özel bir ilgim olduğunu hatırlamıyorum" dedim.

"Valla, benim de göz devirenlerle işim olmazdı ama hadi hayırlısı" dedi az önceki hareketime gönderme yaparak.

Birden beni kendine çekerek dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı. Önce hiç bir tepki veremesem de sonra ben de karşılık vermeye başladım. Öpüşmemiz ateşli hal alırken bir elini bacağıma koydu.

Dokunduğu yerler yakıyordu adeta. En son kimden böyle etkilendiğimi hatırlamıyordum bile. Ama Siz, başkaydı. Hareketleri bile bir ustanın hareketleri gibiydi ve bu insanı daha da delirtiyordu.

"Öhöm, öhöm!" diye ses gelince bir-birimizden ayrılarak sesin geldiği yöne baktık. Seren, Gül, Emre ve Doruk kalkmış ve şaşkınlıkla bizi izliyorlardı. Yakalanmıştık.

Siz'e bakınca benden farklı olarak sakin görünüyordu ve umursamazca çocuklara bakıyordu.

Sonunda Gül "Biriniz burada ne olduğunu açıklaya bilir mi lütfen?" diye sordu.

Doruk da "Ben hemen açıklayayım; aşk olmuş" deyince ikimiz birden "Hayır!" diye bağırırken bulduk kendimizi.

"Ya, tabi. Eminim aşk olmamıştır" diye dalga geçmeye başladı Emre. Seren de kıkırdayarak ona katıldı.

Öpüşürken birine yakalanmak umrumda olmazdı, ama arkadaşlarımdan biriyle öpüşürken en yakın arkadaşlarıma yakalanmak biraz farklı hissettiriyormuş işte.

"Size ne be? Aramızdaki sadece cinsel bir çekim, o kadar" diye karşı çıkmaya çalıştım ama debeledikçe battığımın farkına vardım ve susmaya karar verdim.

Neden öpüşmemizin aşk yüzünden olduğuna karar vermişlerdi? Ben hiç kimseyle aşk yüzünden öpüşmem bir kere. Birisini seksi bulurum, bir gece yatarım, olur biter. Bunda büyütülecek ne vardı?

"Biz neredeyiz" diye sorunca Siz, ben de düşüncelerimden ayrılarak etrafıma göz gezdirdim. Sahi, biz neredeydik?

"Bar odası galiba" dedi Emre bir tahminde bulunarak.

"Bence de" dedi Gül.

Ben ayağa kalktım ve kapıyı açtım. Kapı bir koridora çıkıyordu ve koridorda bir sürü kapı vardı. Bizimki gibi küçük odalar olmalılardı.

"Aynen, bir barda geceledik" diye bilgilendirince Seren "İnanamıyorum, terbiyesiz mi olduk biz şimdi?" diye sordu. Kahkahamı bastıramayarak ayı gibi gülünce Gül de bana katıldı. İkimiz kahkahalara boğulurken Seren de bozularak ses çıkarmıyordu. Onunla dalga geçmemizi sevmiyordu, ama biz seviyorduk işte. Ve onu gıcık etmeye de bayılıyordum.

"Tamam, hadi çıkalım o zaman" deyince Emre, hepimiz ona katılarak ayağa kalktık ve teker-teker koridora çıktık. Koridorun sonuna kadar ireliledik ve sonunda bir kapı bulup çıktık.

"Ben yurda dönüyorum. Kim benimle?" diye sordu Doruk. İsimsizden başka hepimiz onunla yurda dönmeyi kabul ettik. Tabii, şaşırılacak bir durum değildi, İsimsiz beyin daha önemli işleri vardı her zaman.

Kıskanıyor musun yoksa? diye sorunca bilinçaltım "Hayır! Ne alaka?!" diye bağırdım ve herkes bana bakmaya başladı. Şu bilinçaltımla olan sohbetlerimi gizli tutmayı öğrenmeliydim. Yoksa üçüncü kez rezil olmayı kaldıramazdım.

Hepimiz Doruk'la birlikte taksiye bindik ve yurdun yolunu aldık. Yurda vardığımızda herkes kendi odasına çekilerek duş aldı ve kıyafetlerini değiştirdi. Sonra whatsapp grubumuzda yemekhanede görüşmek kararı aldık ve makyaj yaptıktan sonra oraya gitmeyi beynime yazdım.

Makyajımı bitirdikten sonra hazır olduğumu düşünerek az önce şarja taktığım telefonumu siyah çantamın içine koyarak odamdan çıktım. Aşağı inerek yemekhaneye doğru ilerilemeye başladım.

Yolu yarılamıştım ki, karşıma Berk çıktı. Siktir.

"Nereye güzellik?" Bu sefer yalnızdı. ZP arkadaşları yoktu yanında. Hayret, hep kuyruğu gibi yapışırlardı ya Berk'e. Hele Çağla, hepsinden beterdi.

"Çağla yok mu?" diye sordum.

"Kıskandın mı?" deyince sinirim tepeme çıktı. "Ne alaka?" dedim sinirle.

Sırıtarak "Sinirlenince acayip seksi oluyorsun. Seni becermeyi çok isterdim" dedi.

Gülümseyerek "Bunu herkes ister. Ama 1 kişi yapar" dedim. Cevabım onu memnun etmiş olacak ki, dudağının kenarı yukarı kıvrıldı. Sonra saniyelerce bir şey söylemeden yüzüme baktı. Ve birden hiç beklemediğim bir şey söyledi.

"Seni seviyorum."

Söylediğinin şokuyla öylece dikilirken duvardan bize bakan bir çift göz gördüm. Bu kahveleri nerede olsa tanırdım. İsimsiz.

Az önce Berk'in bana ettiği itirafı duymuş olmalıydı ki, ifadesiz bir şekilde ilk kez bana göz devirerek oradan uzaklaştı.

Göz devirtecek kadar koymuştu demek Berk'in itirafı.

Saçmalama, onun umurunda bile değilsin diye geçirdim içimden.

"Bir şey söylemeyecek misin?" dedi Berk benden cevap beklercesine.

"Hayır" dedim ve yanından geçip gitmek için bir hamle yaptığımda kolumdan tutup "Tamam git,ama şunu da unutma; bu iş burada BİTMEDİ. Senden itirafını alana kadar yakanı bırakmam. Benimsin" dedi ve sonra kolumdan bırakarak ilerilemeye başladı.

Neyin içine düşmüştüm ben?

İsimsiz #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin