Bölüm 1

9.8K 171 15
                                    

"Hadi yapalım, çok eğlenceli olacak. Hem de yeni kızlar olarak okulu kendimize hayran bırakırız?"

Gül işte. Kendince plan yapmaya bayılıyordu. Ama keşke bu planlara bizi de sokmasaydı. Şimdi de üniversite hayatımızın ilk günü yemekhanede oturan zenginlerin masa ve sandalyesine yapıştırıcı sürerek aksiyon yapmayı planlamıştı.

Evet, yanlış duymadınız. Yapıştırıcı! Masaya! Ve sandalyeye! Hem de zenginlerin her zaman oturduğu yere! Zenginlerden korkuyor değildim, ama zor burs kazandığımız üniversitede böyle şey yapmak biraz fazla aksiyoncaydı bence.

"Gül salak salak konuşma! Bunlar zengin, götümüze sokarlar o yapıştırıcıyı! Töbe töbe, küfür ettim. Özür dilerim."

Bu da Seren. Sakin, inek ve aksiyon sevmeyen bir tip. Dersleri iyidir, her zaman ondan kopya çekerdik okulda. Korkaktır biraz. Zenginlerin bizi ezmeye hakkı varmış gibi konuşuyor hep. Ama Gül dinler mi? Asla!

"Niye özür diliyorsan artık... Neyse. Ben yapacağım. Benimle gelmek istemiyorsan, gelme! Hem Ada sabahtan beri konuşmuyor, itiraz falan da etmedi. Bence o da benimle."

Ben de Ada Keskin. Kendini üç kelimeyle anlat deseler, güçlü-seksi-güzel derdim. Egolu değildim. Ama annesiz ve babasız olarak üniversiteye başladığım göz önüne getirilirse, diğerlerine göre çok güçlüydüm. En azından Güldeki gibi tontiş bir babaannem ve Serendeki gibi sevecen bir annem yoktu. Kendim vardım. Bir de arkadaşlarım. Bu kadar.

"Bence Ada bu riske girmez. Ne de olsa buraya çok zor geldik. Şu an zenginlerle bir ortamda olmamız bile mucizeyken, bunu yapmamız saçmalık Gül. Değil mi Ada?"

İkisinin de yüzü bana döndüğünde kendimi konuşmaya zorladım. Ama ağzımdan çıkan tek kelime "Bana fark etmez" oldu. Bunu duyunca Gülün yüzünde kulaklarına kadar bir sırıtış oluştu. Serendeyse hayal kırıklığı. Belli ki çok korkuyordu.

"Tamamdır o zaman, bu dersten sonra yemekhane boş olacak. Öğrendim artık her şeyi. Sadece şu yapıştırıcıyı sürüp kaçacağız. Zor bir şey yok. Sonraki teneffüs de zaten yemek zamanı. O zengin piçlerin götlerinin sandalyeye yapıştığını görünce yüzlerinde alacak olan o ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum!" dedi Gül neşeyle.

Onun heyecanıyla yüzümde bir gülümseme oluştu. Bu kız harbi deliydi.

"Çok ayıp Gül, bir cümlenin içinde kaç küfür var, olmaz böyle."

"Baş üstüne Bayan Ahlak!" diyerek göz devirdi.

Ders vaktinin geldiğini görünce ayağa kalkıp sınıfa doğru ileriledik. Herkes kendi yerine oturunca hoca geldi. Bir-iki şey zırvalamaya başladı. Açıkçası pekte umrumda değildi.

Fikrimi derse veremeyeceğimi anlayınca yan tarafta oturan iki erkeğin konuşmasına kulak verdim.

"Lan hadi, sadece bu günlük. Tamam burs kazanmak o kadar kolay olmadı, ama burs kazandık diye de kızlar, barlar ve seks üçlüsünden kopacak değiliz öyle mi?"

"Ya bilmiyorum. Daha ikinci ders. Bugün normalce derse girelim, sonraki günler bakarız."

"Hadi ama, artık üniversiteliyiz! Bunun ne demek olduğunu biliyormusun?"

"Hayır, ama senin daha akıllı olman gerektiğini biliyorum."

"Şaka mıydı bu şimdi? Güleyim mi?"

"Ne yaparsan yap, ben ders dinliyorum. Konsantrasyonumu bozma."

"Aman, duyan da yoga yaptığınızı sanar, Emre efendi."

Çocuk cevap vermeyerek önüne döndü ve hocayı dinlemeye koyuldu. Ben de dersin onların saçma diyalogundan önemli olduğuna karar vererek hocayı dinlemeye başladım.

İsimsiz #Wattys2018Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt