6. Bölüm

20.3K 1K 582
                                    

D.O'nun yükselen sesi kafaların ona dönmesine sebep oldu:

"Kübra, özür dilerim."

Sehun: "Önemli değil. Hele bu saatten sonra..."

Suho: "Sehun! Sen karışma!" derken resmen baba gibiydi.

"Ama hyung!"

Boğuk bir sesle:

"Önemli değil. Eşyaları şirketin oraya kadar götürmeme yardım edin yeter" dedim.

"Şirkete gitme. Evime gidelim."

Ne? Nasıl yani? Ne dedi Kyungsoo? Evim derken? Onun evi?

Kai benden daha çok şaşırdı desem yeridir: "Hangi ev? İlerdeki mi?"

D.O: "Evet. Zaten bu gece yurtta kalacaktım. Şimdilik Kübra orda kalsın."

Kimse bir şey anlamadı ama ben dışında itiraz eden de olmadı. Şirkete yakın bir binada D.O'muzun kendine ait bir dairesi varmış. Yurttaki kalabalıktan sıyrılmak için ara ara orada kalıyormuş. Aylardır da uğramıyormuş.

Bu evi sadece Kai ve Chanyeol görmüş üstelik. Diğer üyeler ev aldığını biliyor ama ziyaret etme fırsatları olmamış. Kalmam için müsaitmiş bilmem ne bilmem ne.

'Olmaz, kalamam, bu benim sorunum, siz karışmayın, beni bırakın, şirkete gideyim, otelde kalırım' diye defalarca itiraz etsem de D.O şoföre yolu tarif etmeye başlamıştı bile.

Eve vardığımızda ayların tozu içeri sinmişti. Suho pencereleri açıp havalandırırken Sehun çantamı elimden alıp beni zorla kanepeye oturtmaya çalışıyordu. O an 'burada ne işim var' diye düşünmekten beynime ağrılar girdi gerçekten.

Suho: "Benim adım çıkmış ama Kyungsoo'muz da az zengin değil"

Kai: "Ev çok güzel, değil mi?"

Baekhyun koltuğun üstünden atlayarak oturdu: "Baya güzel"

Chanyeol: "Kaç kere dedim bütün üyeleri çağır da parti yapalım ama beyefendi bu eve kız getirmem dedi."

Yine aralarında konuşmaya başladılar. Patronumun evine gelmiştim ve yanımdakilerin hepsi de erkekti. Hiç hoş bir ortam değildi.

Üyeler her zamanki üyelerdi ama şu anda her şey bir garip, bir nevi yabancı gelmişti. Üstelik buraya yine onların kararı ve zorlamasıyla gelmiştim. Yine gözlerim doluyor. Al işte yanağımdan süzüldü ilk damla.

Ben bir kez ağladım mı iki saniye içinde çeşmelerim açılır, dakikalar geçmeden hıçkırmaya başlardım.

Suho yanıma oturup:

"Sen iyi misin? Neden ağlıyorsun?"

"Benim burada ne işim var?" deyip daha da böğürdüm.

Sehun da gelip diğer yanıma oturdu:

"Ne demek ne işim var! Biz dün gece gidecek yerimiz yokken sana gelmedik mi? Şimdi aynı şey senin için geçerli."

"Aynı şey değil."

"Aynı şey, ağlama lütfen."

Gözyaşlarımı silmeye çalıştıkça daha çok akıyordu sanki. Aylardır burada olup yaşadıklarım sonunda patlak mı vermişti yoksa?

O an gözlerimin önünden ailem geçti. Burada olsalardı bunların hiçbiri yaşanmazdı. Hatta onlar niye burada olsun, ben orda olsaydım bunların hiçbiri yaşanmazdı.

Nerden gelmiştim ben bu Kore'ye? Mutluyum diyordum ama şirkette pozisyonuma tutunabilmek için aylardır ter döküyordum. İlk zamanlar her gün azar işitiyordum. Asistan olduğum için herkesin ayak işlerine bakıyordum. Herkes beni küçümsüyordu.

EXO'nun Asistanı ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin