Şahin: Hümeyra, diye seslendi. Sesi o kadar sert çıkmıştı ki, herkes elinde çatalı, bardağı bakakalmıştı.

Hümeyra: Tam karşındayım Şahin, bağırmana gerek yok, dedi sakin gözükmeye çalışarak. Kuzey'in neden aradığını az çok tahmin ediyordu.

Şahin: Sana kim müsaade etti abimin söylediği yerle değil başka bir firma ile malzemeleri gönder diye.

Hümeyra: O firma daha ucuzdu, onunla gönderdim. Ne var bunda bu kadar sinirlenecek?

Şahin: Sana abim o şirketi istiyor dedim o şirket olacak, diyerek masaya vurdu elini. Hamza kalktı sofradan, hiç konuşmadan yürüdü odasına. Şahin devam etti: Sen artık çok oluyorsun Hümeyra, çizmeyi aştın. Şeyma'nın hatırına, dediği anda sustu. Dün Şeyma hakkında öğrendiklerinden sonra zaten ne yapacağına karar vermeye çalışıyordu. Bu kadın başka bir çocuğu alıp senin çocuğun diyecek kadar cesaretliydi işte ve hayatının şokunu yaşıyordu. Eğer ailesi olmasa, çoktan parçalayabilirdi ama her şeyi usulünce halletmek için sakince bekliyordu. Sinirli telefonunu kulağına götürdü, cama doğru yürüyerek konuştu: Abi, bir karışıklık olmuş, çok özür dilerim.

Kuzey: Olmasın Şahin, senin bilgin olmadan ben yokken hiçbir şey olmasın. Karışıklık karın karışınca oluyorsa söyle ona karışmasın. Karının hakkından gel Şahin, beni senle bir daha bu duruma düşürmesin, diyerek kapadı telefonu. Hümeyra titreyerek oturduğu masadan kalktı. Tam merdivenin ilk basamağına adım atıyordu ki Şahin'in ona dönmeden söylediği sözlerle irkildi,

Şahin: Gitmeyeceksin bugün şirkete, çık yukarıda çocuğuna bak. Şahin'in sözleriyle koşarak çıktı merdivenleri. Bu yaşadıklarına inanamıyordu. Nefret ediyordu Kuzey'den, herkesin sevgisini toplayan bu küçük kızdan. Bir şeyleri bitirmek onun için kaybetmekti. Önce bunların hesabını ödetmeliydi onlara. Hızla odasına girdi, kapıyı aynı hızla kapattı.

Nurefşan kahvaltı sofrasında yaşanan bu huzursuzluktan çok rahatsız olmuştu. Birkaç dakikalık sessizlikten sonra ayağa kalktı, Şahin'e doğru yürüdü,

Nurefşan: Şahin...

Şahin: Efendim anne, dedi usulca dönerek.

Nurefşan: Sakince konuş karınla.

Şahin: Tamam...

Nurefşan: Abinle, derken gözleri doldu. İki kardeşin arasının bozulmasından hep korkmuştu.

Şahin: İçin rahat olsun annem, abim o benim. Birazdan arar, olmadı ben onu ararım. Olmadı atlar uçağa gider, bir kucaklar gelirim. Üzme tatlı canını diyerek kolunu sıvazladı. Nurefşan Şahin'in kolunun üzerinde duran elinin üzerine elini koydu,

Nurefşan: Ben babanın yanına gidiyorum, diyerek ayrıldı.

Masada Şimal ve Nazlı kalmışlardı. Kalkmalılar mı oturmalılar mı bilememişlerdi. Şahin öylece camın önünde dikiliyor, derin nefes alıp veriyordu. O sırada Şimal'in telefonu çaldı. Arayan Bora'ydı. Nazlı'ya gözüyle işaret edip, koşarak merdivenleri çıktı. Nazlı kalktı sofradan, bir fincan çay koydu, Şahin'in yanına yürüdü.

Nazlı: Abi, diyerek uzattı çayı. Şahin aldı;

Şahin: Teşekkür ederim Nazlı. Senin yanında olsun istemezdim. Aslında belki de ilk kez bu kadar sert oldu.

Nazlı: Ben aileden değil miyim abi? Önemli değil, dedi gülümseyerek.

Şahin: Ailedensin elbet, keşke Hümeyra'da sen kadar benimseyebilseydi, dedi.

Nazlı: Siz karı kocasınız, konuşur halledersiniz, derken Kuzey'le bir türlü konuşamayışlarını düşündü.

Şahin: Şu an zannetmiyorum, diyerek başını salladı. Sonra olan bitenden uzaklaşmak istercesine gülümseyerek baktı Nazlı'ya; Hazırlanacak mısın, böyle mi geleceksin?

ADI AŞK...Where stories live. Discover now