-6-

9K 521 15
                                    

Evden ayrıldıktan sonra önce kardeşini aramayı düşündü Kuzey. Sonra Şile'ye girdiklerinde arayıp direk yemeğe götürmeye karar verdi. Gün yavaş yavaş geceye bırakmaya başlamıştı yerini. Yazın habercileri olan baharlar ise dallara çoktan yüklenmişti. Camını indirdi gözünü yoldan hiç ayırmadan. Usul usul çalan müziği mırıldandı kendinin bile zor duyabileceği bir sesle;

"Her ağaçta bar olmaz, seven bahtiyar olmaz

Kışa çevirme yazımı, çalıp dinletme sazımı

Küstürüp sen al nazımı, yaralıyam yaralı."

O sırada çalan telefonuna baktı ve aynı anda yüzünde büyük bir tebessümle cevap verdi: Efendim anacım...

Nurefşan: İyi misin Kuzey?

Kuzey: İyiyim anne, Şimal'in yanına gidiyorum.

Nurefşan: Baban bozuktu biraz, sende apar topar çıkınca evden...

Kuzey: Beybabamın canını sıktık biraz annem. Bende biraz kafamı dinlemek için Şimal'e gidiyorum. Hem yarın gelecekti, onu da alır dönerim.

Nurefşan: Tamam oğlum. Kuzey...

Kuzey: Efendim annem...

Nurefşan: Hümeyra mı?

Kuzey: Sen üzme tatlı canını böyle şeylere Nurefşan sultan. Git şimdi, bir kahve pişir beybabama ellerinle.

Nurefşan: O kızla konuşma zamanım geliyor demek ki...

Kuzey: Anne, bırak kocası halletsin.

Nurefşan: Bu evde babanızın canını sıkacak bir şey oluyorsa bu çözülecek Kuzey. Şahin ya da ben, yeter ki evin huzuru bozulmasın.

Kuzey: Sen nasıl davranacağını bilirsin annem. Yeter ki kendini üzme olur mu?

Nurefşan: Üzülmem gerekirse üzülürüm Kuzey. Üzmem gerekirse de üzerim, dedi kararlı. Kuzey annesini tanırdı. Çok otoriter bir o kadar da saygılıydı. Nurefşan hanımın eşine saygısı ne kadarsa Hamza Beyin de eşine o kadar saygısı vardı. Hiç ezmediler birbirlerini yıllarca, hiç üzmediler. Hafifçe içini çekip konuşmaya son veren cümlesini söyledi: Sen Şahin'e ne demen gerektiğini bilirsin Kuzey, beni konuşmak zorunda bırakma evladım. Şimal'e selam söyle. İyi akşamlar...

Kuzey: İyi akşamlar anne..., diyerek kapattı telefonu. Bu işin evde uzayacağını biliyordu. Zaten biraz da onun için kendisini kardeşinin yanına atmıştı. Gülümsedi, müziğin sesini tekrar açtı. Kardeşinin numarasını buldu hızlı hareketlerle.

Şimal eve girdiğinden beri hiçbir şey yapmadan öylece oturdu kanepe de. Elinde hala ders notları vardı. Kulaklarında sürekli " Bekleyeceğim seni..." sesi yükseliyordu. Kimdi o çocuk, ne iş yapardı? Sadece serseri bir sokak çalgıcısı mı? Peki, ne fark ederdi? Kendisi de biliyordu çok şey fark edeceğini. Delirdiğini düşündü bir an. Sadece iki kere gördüğü, belki de bir daha hiç göremeyeceği bir adam için aklından geçenlere inanamadı. Hiç görememek... İçi sıkıldı. Defterlerini bıraktı koltuğun kenarına, saatine baktı. Uzandı biraz. Aynı anda telefonu çaldı. "Kahretsin, abimi aramayı unuttum", diyerek fırladı. Sehpa üzerindeki telefonu aldı. Hızla açtı:

Şimal: Abi çok özür dilerim.

Kuzey: Aramadın...

Şimal: Aceleyle girdim, notlarıma falan göz gezdiriyordum, dalmışım.

Kuzey: Hı hı... Dersin çok o zaman. Sen gelme ben gelirim.

Şimal: Nereye gelmeyim, sen nereye geliyorsun?

ADI AŞK...Where stories live. Discover now