5.Bölüm

17.2K 958 53
                                    

Merhaba canlarım!

Bölümü elimden geldiğince erken getirmeye çalıştım. Lütfen,tatilde olduğumu göz önünde bulunduralım. :)

Eğlenceli bir bölüm oldu gibi sanki ve karşılaşmalarına da az kaldı. Sizden ricam okuduktan sonra yorum bırakın,olur mu? Çok keyifle okuyorum ve yorumlarınıza bayılıyorum.

Keyifli okumalar..

5.BÖLÜM

"Burcu,beklemekten ağaç oldum ama," derken hırsımdan da tırnaklarımı ısırıyordum. Sorun Burcu'yu beklemek değildi ki, sorun Burcu'nun getireceği yiyecekleri beklemekteydi.

"Geliyorum kızım işte. İstanbul trafiği..." Cümlesinin kalanını tamamlamamıştı ki ben de zaten pek duymak isteyeceğimi sanmıyordum.

"Keşke sipariş etseydim."

"Of, Meyra!"

"Ne yapayım?" dedim masum olmaya çalışarak. "Acıktım."

"Tamam, tamam... Az kaldı zaten."

"Bekliyorum," diyerek arkadaşımın bir cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım ve salona doğru ilerlemeye başladım.

Beyaz renkli tekli koltuğuma oturup dışarıdaki insanları seyrederken gözümün sürekli olarak saate takılması sinirlerimi bozmaya başlamıştı, bu yüzden hızla ayağa kalktım.

Yatak odasında bulunan küçük kütüphaneme gidip raftan rastgele bir kitabı elime aldım. Kapağına bile bakmadan tekrar eski yerime dönüp oturduğumda dizlerimi kendine doğru çektim ve kitabı üzerine bıraktım.

Bakışlarımı indirip dizlerimin üzerindeki kitaba baktığım o anda dudaklarımdan tek bir sözcük döküldü.

"Yok artık ya."

Sinirimden fenalık geçireceğimi düşünürken kafamı koltuğun sırt kısmına yasladım ve elimdeki kitabı nereye olduğuna bakmadan fırlattım.

Kitap kapağının üzerindeki adam fotoğrafı da mı tesadüftü yani?

Hayır, ne gerek vardı da yemyeşil gözlü bir adamın fotoğrafını koymuşlardı oraya? Mavi gözlü birini koysalar olmuyor muydu?

Zaten zorlukla aklından uzaklaştırmıştım. Şimdi tek bir fotoğrafla olduğu gibi tüm düşünceler beynime tekrar akın etmişti.

"Pislikler!" diye tıslamamla yayın evi dahi sinirimden nasibini almıştı.

"Sen iyice çıldırdın, Meyra. Gerçekten çıldırdın," derken sanki karşımda biri varmış da ona laf anlatıyormuş gibi işaret parmağımla kendimi gösteriyordum. Bakışlarımı yavaş yavaş aşağıya indirerek kendimi gösterdiğim işaret parmağıma baktım ve sinirle oflarken yine kendi kendime konuşmaya başladım.

"Bu adam kısacık sürede dengemi bozdu resmen."

Bu kadarı fazla mıydı? Hem de çok fazlaydı. Adam ile aramdaki diyalog belki birkaç dakikayı doldurmuştu lakin o sürede de ne konuştuğumuz zaten ortadaydı. Neydi şimdi bu adamı aklımdan çıkaramamak?

Düşündükçe içinden çıkamadığımı ve düşünceler beynimi işgal ettikçe sapıttığımı fark edince yerimden kalktım ve fırlattığım kitabıma bir kez bile bakmadan mutfağa doğru ilerlemeye başladım.

Tam mutfak kapısından geçecektim ki dış kapının zilinin çalmasıyla adımlarımı hızlandırarak kapının önüne gittim. Kapının deliğinden bakıp gelenin Burcu olduğunu gördüğümde yüzümdeki rahatlamayla karışık mutluluk ifadesi ile kapıyı açtım.

KIRMIZIWhere stories live. Discover now