"Söylesene koçum, neden böyle yaptın? Bak, sinirlenmeyeyim diyorum da sen sustukça buna emin olamıyorum. Adam akıllı anlat!" diyerek kaşlarını çattığında adam önce başında bekleyen izbandut tipli korumalara, ardından mekânın üst katının girişinde bekleyen bir düzine elleri silahlı adamlara baktı ve yutkundu.


"Cesur bey, özür dilerim..." diyerek titrek sesiyle mırıldandığında Cesur sıkılgan bir nefes çekti içine ve seslice bıraktı. İşaret parmağını burnunun diğerine değdirip hafifçe kaşıdı.


"Benden özür dileme, bana neden yaptığını anlat. Sabrımın sonundayım," deyip kaşlarını kaldırdığında karşısındaki adam derin bir iç çekti.


"Cesur bey, benim karım hamile... Ben... Kirayı veremedim. Faturalar da birikmişti... Avans çekmek için müdür Alper beye sordum fakat sizinle görüşmem gerektiğini söyledi. Siz de gelmeyince... Ben özür dilerim..." diyerek başını eğdi ve ardından "Ben... Ben söz ödeyeceğim. Başka bir iş bulup, öderim... Yeter ki karıma bir şey olmasın. Söz veriyorum ödeyeceğim..." dedi. Cesur başını Rıfat'a çevirip, "Karısını getirin..." dediğinde karşısındaki adamın gözlerinin dolduğunu korkakça ona baktığını fark etti.


Genç, sıska fakat karnı şiş bir kadın elinde küçük bir çilek kâsesi ile içeriye girdiğinde adam hızla Cesur'a baktı. Gözleri korkuyla bezenmiş fakat şaşkınlıkla irileşmişti. Cesur usulca ayağa kalkıp, kalktığı yere hamile kadını oturttu.


"Şevket, başka bir iş olmayacak. Evet, gizliden benim paramı aldın ama ben affedici bir adamım. Borcun yok bana... Üstelik seni bir yere yerleştireceğim, karınla beraber. Orada kalacaksın, karın bir şey istediğinde sizinle ilgilenecek korumalara söyleyeceksin. Anlaştık mı?" deyip kaşlarını kaldırdığında karşısındaki adam yutkundu.


"Ama Cesur Bey-" dediğinde Cesur hızla sözünü kesti. "Sana anlaştık mı diyorum Şevket!" diyerek baskın bir ses tonuyla konuştuğunda adam minnetle başını salladı. Genç kadın gülümseyerek kucağındaki kâseden bir çilek uzattı Cesur'a. Şevket korku ile karısına bakarken, Cesur kendinden beklenmeyecek bir naziklikte kadından çileği aldı ve ağzına atarak Rıfat'ın şaşkın yüzüne odaklandı.


"Rıfat, iki gün boyunca burada olmayacağım. Kontrol sende olacak, buranın değil... Alt katın kontrolü sende... Üst kata karışmana gerek yok. Orayla Tuncel baba ilgilenecek. Çok acil bir durum olmadıkça beni aramana gerek yok. Minel ile olacağım..." deyip göz kırptığında Rıfat iç çekti.


"Abi, bir sorun çıkarsa..." dediyse de Cesur onu umursamadı. "Bir sorun çıkmayacak. Çıkarsa da sen ilgilen işte!" deyip tekrar kadının önündeki kâseye uzandı ve bir çilek daha alacakken kadının sertçe eline vurması ile kaşları çatıldı.


"Bunlar benim," diyen nazlı kadın onu gülümsettiğinde artık gitmesi gerektiğini anladı. Rıfat'a sarılarak ellerini ceketinin altına soktu ve belindeki silahı alıp kendi beline yerleştirdi. Başı ile selam vererek aşağı kata inen merdivenlere yöneldiğinde elleri silahlı korumalar hızla silahlarını bellerine yerleştirerek onun peşinden aşağıya inmeye koyuldular. Cesur telefonunu çıkarıp hızla bir numarayı arayıp, kulağına dayadı.


"Cesur."


"Kendal, dediklerimi yaptın mı? Akşam misafirimle orada olacağız."

KOR KIZILI #wattys2022Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin