Bölüm 24: Maskeler

8.6K 582 88
                                    

Hiçbir şey karalayamamanın verdiği boşlukla dakikaları saydıran bir sınavın ardından, resmi olarak hafta sonuna girmenin rahatlığıyla gevşemişti omuzlarım. Kağıdı teslim ettikten sonra sırtıma attığım kitap dolu çantamla sınıfın kapısına doğru yöneldim. Kapıyı ardımdan kapatmadan önce, kalan son birkaç dakikada bile kağıdın üzerine kapanmış Lara'ya baktım ve ardından hemen arkasında oturan Cenk'le göz göze geldim.

"Nasıl geçti?" diye sordu Bora. Sınıfın biraz ilerisinde Ezgi ve Taylan ile çıkanları karşılama komitesi kurmuşlardı.

"Dersi bir daha alırsam bir diğer sınav için soruları ezberlemiş oldum en azından." diye cevap verdim Bora'ya; fakat tahminim fazlasıyla iyimser olduğunun farkındaydım. Büyük ihtimalle sorulardan hiçbirini hatırlayamıyor olacaktım.

"Hep böyle der sonra da tüm derslerden geçersin sen. Merak etme." diyerek neşeli bir şekilde koluma girdiğini hissettim Ezgi'nin.

Gülümsemeye çalışarak karşılık verdim; fakat bu sefer açıklanacak olan notların Ezgi'nin dediği yönde seyretmeyeceğini biliyordum.

"Lara'yı gördün mü, çıkıyor gibi miydi?" diye sordu Taylan saatini kontrol ederek.

"Ben çıkarken hala önündeki kağıtla uğraşıyordu." diye cevap verdim uykusuz bakışlarını bileğindeki saatinden ayıramayan Taylan'a doğru ve merakla "Neden ki?" diye ekledim.

"Bugün topluluk odasında buluşup oyunun sergileneceği gün çalışacak olanlara görevlerini paylaştıracağız. Lara da bana gönüllü olarak çalışabileceğini söylemişti fakat biraz daha geç kalırsa ne O gönüllü olabilecek ne de ben toplantıya yetişebileceğim." diye açıkladı Taylan, sabırsız bir şekilde.

Ezgi'nin ima dolu bakışları beni bir saniyeliğine kendilerine kenetlediklerinde, aklımda, Ezgi ve Cenk'le dün kütüphanede yaptığımız kısa konuşma satırı satırına belirmişti.

"İşte geldiler." dedi Bora biraz önce çıktığım sınıfın kapısında beliren Cenk ve Lara'yı göstererek.

Taylan, belli belirsiz bir veda sözcüğünden sonra Lara'yı, sınıfın kapısıyla aramızdaki mesafenin yarısında yakalayarak kalabalık koridorda gözden kayboldu.

"Nasıldı?" diye sordum Cenk'e sınavı kastederek fakat daha çok bana olan tavrını kontrol etme amacı güdüyordum.

"İstesem daha iyisini yapardım." diye cevap verdi Cenk, omuzlarını umursamadığını kanıtlarcasına silkerek.

Hepimiz Cenk'in bize yaşattığı hissiyata gülerek çıkışa doğru yöneldik ve sınav sorularındaki başarılarının dökümünü birbirlerine veren koridor dolusu öğrencinin arasından hızlı bir şekilde sıyrılarak kendimizi bahar güneşinin ısıttığı bahçeye attık. Uykusuzluğu bahane eden Ezgi ve Bora'nın yanımızdan ayrılması ve takiben dünkü olayların konusunu nasıl açacağımı çaresiz bir şekilde düşünmeye başlamam yalnızca birkaç dakika almıştı.

"Tam olarak nerede, ne buldunuz?" diye sordu Cenk aniden. Kaçamak bakışlarımdan durumumu tahmin ettiğini anlamıştım.

Cenk'in beni takip etmesine izin vererek bölümün önünde duran ahşap bankın üzerine önce çantamı sonra kendimi bıraktım. Cenk, bana dönük bir şekilde yanımdaki yerini aldıktan sonra olanları, Ilgaz ile neredeyse gerçekleşecek olan durumu dahil etmeden, anlattım. Kendimi utandırmak veya kendimi utandırmamak adına konu dışı bıraktığım cümleler hayatımın özeti haline gelmeye başlamıştı; fakat bununla başa çıkmanın yeryüzünde başka bir yolu olup olmadığını bilmiyordum, daha az utangaç biri haline dönüşebilmek dışında.

SinesteziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin