Bölüm 11: Suflör

10.6K 672 55
                                    

"Çok bir şey öğrenemedim fakat makine mühendisliğinde üçüncü sınıfmış ve ailesiyle yaşıyormuş." dedi Cenk yüksek olmayan bir ses tonuyla.

Bir Perşembe gününün son dersini farklı bahanelerle ekip psikoloji bölümünün kantininde buluşmuştuk. Ilgaz hakkında öğrenebildiği her şeyi yüz yüze konuşmak istemiştim; çünkü Cenk, kendi düşüncelerini belirtirken aynı zamanda mimikleriyle de karşısındakine duyduklarından çok daha fazlasını anlatabilen biriydi.

"Arabası olup olmadığını sorabildin mi?" derken sesim biraz sabırsız çıkıyordu.

"Tabi ki hayır. Böyle bir şeyi Taylan'a nasıl sorabilirim?" diye cevapladı aynı sabırsızlıkla.

"Bölümünü ve ailesiyle yaşadığını nasıl sorduysan." dedim, kendimi tanımakta zorlandığım anlardan biriydi.

"Bunlar laf arasında öğrenilen şeyler. Eğer ki diğer oyuncuların kim olduğunu öğrenmek istersen maalesef 'Ilgaz, makine mühendisliği üçüncü sınıf öğrencisi, bu şehirde doğup büyümüş' ten sonra 'Üstelikte kırmızı bir de arabası var' cevabı kendiliğinden gelmiyor." derken Cenk'in ses tonundaki meydan okuma rahatça seçilebiliyordu.

"Haklısın, özür dilerim." dedim sinir bozucu arkadaş kalıbımı geride bırakarak.

Bir önceki gün yaptığımız şehrin sınırındaki ufak araştırma gezisi sonucu yel değirmenlerinin yanından ilk defa geçmediğimi fark etmiştim ve dahası ilk geçişimde Bora'nın beni binerken gördüğü kırmızı arabanın içinde olduğuma inandırmıştım kendimi. Olayın Ilgaz'la bir ilgisi olup olmadığı hakkında hiçbir şey hatırlayamamıştım; ancak çantamda bulduğum erkek gözlüğünün onun olduğuna dair şüphelerimi ortaya çıkaran da Ilgaz'ın ta kendisiydi, her ne kadar O'nun bundan haberi olmasa da. Eğer Ilgaz'ın kırmızı bir arabası varsa bu aklımı kurcalayan şüpheleri doğrulayacak tek kanıt olabilirdi ve ne yazık ki bir şekilde bu teoride başarıya ulaşırsam ondan sonra ne yapacağımla ilgili henüz bir planım yoktu.

"Belki de Taylan'a kendim sormalıyım, belki de her şeyi diğerlerine de anlatmalıyım." dedim Cenk'e bakmadan. Ses tonumda önleyemediğim bir hayal kırıklığı tınısı kol geziyordu.

"Belki de ama Taylan, Ilgaz'ın bir arabası olup olmadığını bile bilmiyor olabilir." diye cevapladı Cenk.

"O zaman belki biraz rahatlardım kimseden bir şey saklamamanın getirdiği hafiflikle" dedim ve kısa bir duraksamanın ardından "Aynı zamanda yanlış anlaşılırdım büyük ihtimalle. Mesela her provada ben Ilgaz'ı izlerken Lara'nın delici bakışlarının ruhuma saplanışını hissedebilirdim." diye ekledim.

"Belki ben de yanlış anlıyorumdur." dedi Cenk.

Şaşkınlığımı o sinir bozucu kahkahasını duyana kadar gizleyememiştim.

"Belki de sana da hiç anlatmamalıydım." derken ben de gülüyordum.

"Eğer bana hiç anlatmamış olsaydın, yeni ve de ikinci dâhiyane planımı duyup birazdan olacağın kadar mutlu olamayabilirdin." dedi Cenk, özgüveni bedeninden taşarken.

Gülümsemem yerini ciddi bir ifadeye bırakmış olacaktı ki Cenk, yeni planını anlatmak üzere oturduğu sandalyeyi benimkine doğru yaklaştırıp yapmacık bir öksürükle boğazını temizledi.

"Bugün provadan sonra Ilgaz'ı takip edeceğim. Arabası olduğu halde yine de toplu taşımayla okula gidip geliyor olabilir ama öyle değilse aradığımız sorunun cevabını bulabileceğimizi düşünüyorum." dedi takdir bekleyen bakışlarını bana yönelterek.

"Provadan sonra bizden ayrılıp Ilgaz'a görünmeden onu nasıl takip edeceğini bilmiyorum ama işe yarayabilir." dedim Cenk'in planındaki doğruluk payını aklımda tartarken.

SinesteziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin