Son ya da Değil

En başından başla
                                    

"Seni yeterince eğlendirdim mi Kim Kibum ha?" diye sordu yapmacık bir nezaketle. Kibum şimdilik bu kadar yeter diye düşünüp ağzına görünmez bir fermuar çekti sonra bir şeyi fark etmiş gibi bir ifade ile görünmez fermuarı geri açıp ağzına birkaç lokma attı ardından yine fermuarını kapadı. Tüm bunları seyreden Minho kendini tutamayıp gülmeye başladı.

"Tüm sevimliliğin üstünde bakıyorum bir sebebi var mı ?" dedi Minho kahvaltısına başlarken.

"Aslında heyecanlıyım çünkü bugün kütüphanedeki işten sonra staj için iki galeriyle görüşmeye gideceğim." dedi Kibum yutkunurken.

"Öyle mi, çok sevindim umarım iyi geçer görüşmeler." 

"Senin stajın 2 hafta sonra başlayacak öyle değil mi?"

"Evet, o kadar süre boş zamanım var seninle geçirmek için"

"Minho! Hadi ama o süreyi benimle geçiremezsin." dedi Kibum hayal kırıklığı içinde Minho'nun kendisine sorgular biçimde baktığını görünce konuşmaya devam etti.

"Aileni görmen için tek şansın e zaten stajın başlayınca bu mümkün olmayacak sonra zaten yeni okul dönemi başlıyor bundan iyi zaman bulamazsın." Minho'nun keyfi kaçmış gibi görünüyordu.

"Her konuştuğumuzda annem ne zaman geleceğimi soruyor aslında ama hep bir şekilde geçiştiriyorum. Bende onları görmek istiyorum ama seni burada bırakmak içime sin-"

"Hayır Minho, beni bahane edemezsin." dedi Kibum ikna olmamış gibi görünüyordu.

"Belki sende benimle gelirsen" diye denedi Minho ama bir kez daha lafını kesti Kibum.

"Bunu zaten yaptık Minho ailenin seninle başbaşa vakit geçirmesi gerek hem benim burada halletmem gereken işler var istesem bile gelemem yani." Minho'nun sessiz kalışından nedeni anlamıştı Kibum.

"Aslında onlara bizden bahsetmek istiyorsun değil mi o yüzden gitmeyi erteliyorsun nasıl yapacağını bilmediğin için." dedi Kibum gülümseyerek

"Sen nasıl ?" diyebildi sadece Minho.

"E seni artık iyi tanıyorum Choi, yüzündeki her ifadeyi okuyabiliyorum." dedi Kibum gururla ama Minho keyifsizdi. Masanın üzerinde Minho'nun elini tutup konuşmaya başladı.

"Cinsiyete aşık olunmaz Minho, kişiliğe aşık olunur. Sen hiç kimsenin sırf erkek ya da sırf kadın olduğu için sevildiğini gördün mü?" Minho hayır anlamında başını salladı. "Bende görmedim. O yüzden çekinmene gerek yok onlar senin ailen seni benden daha uzun süredir tanıyorlar içini görüp anlayacaklardır." dedi Kibum Minho'yu rahatlatmaya çalışırken.

"Ya anlamak istemezlerse" dedi Minho korku dolu bir ses tonuyla Kibum Minho'nun elini bırakıp yeniden çatalına uzandı yutkunmaya çalıştı ama Minho'nun sorusu boğazına takılmıştı işte.

"Onu o zaman düşünürüz." dedi sesini sabit tutmaya çalışarak yarım saat önce aklından geçirdiklerini Minho'ya söyleyemedi.

Neşeli başlayan kahvaltı ciddi bir konunun konuşulması üzerine tüm havasını kaybetmişti geri kalanını bu suskun havada geçirdiler. Sonra birlikte masayı toparladılar ve Kibum işe gitmek üzere evden çıktı.

"Akşam döndüğünde bana gel istersen bende birazdan çıkacağım çünkü eve bir uğrayayım diyorum." dedi Minho.

"Aslında görüşmeye gideceğim galerilerden biri o taraflarda, olabilir yani." 

"Tamam o zaman evde görüşürüz ya da gelip seni alabilirim."

"Woohoo sahiplenen erkek!" dedi Kibum gülerek sonrasında Minho da ona eşlik etti.

"Gerek yok Froggy kendim gelirim." dedi Kibum ve ayrıldı evden.


Gün sonunda staja başlamak için bir galeriye kabul edildiği için mutlu mutlu Minho'nun evine gidiyordu Kibum sonra aklına kutlama için marketten bir şeyler almak geldi ve markete yöneldi. Birkaç atıştırmalık, Minho'nun sevdiği krakerlerden ve de bir nevi ilişkilerinin sembolü haline gelmiş olan küçük şişe sütlerden aldı.

Akşam yemeğinin ardından odaya geçmiş televizyonu açmışlardı ama ikisi de ne yayınlandığıyla ilgilenmiyorlardı. Kinum'un kutlama sütlerini içerlerken bir ara oluşan sessizliği Minho bozdu.

"Bilet aldım." ne demek istediğini anlayamadığı için anlamsızca Minho'ya baktı Kibum.

"Eve gidiyorum. Yarın sabah yedi buçuk treni ile birlikte Inchaeon'a gidiyorum." dedi Minho tüm açıklığıyla. Şaşırmıştı Kibum bunu duymayı beklemiyordu. Neden birden sütü yutması zorlaştı merak etti.

"Çok sevindim canım yapman gereken buydu." diyebildi sadece Kibum gülümsemeye çalışırken. Böyle bir şey için bile olsa ayrı kalacak olmaları içini acıtmıştı birden o kadar çoktu ki yalnızlığı o kadar karanlıktı ki Minho'nun tüm boşluğu doldurup hayatına böyle ışık oluşunu şu ana kadar fark edememişti. Hüzünlü bir hava çökmüştü birden ve ikisi de nasıl dağıtacaklarını bilememişti. Nedense bugün güzel başlayan her anları böyle sessizlikle sonuçlanıyordu. Emek verip şişirdiğin balonun ağzını bağlamaya çalışırken elinden kaçıp rahatsız edici sesler çıkararak sönmesi gibi.

"Ne kadar kalacaksın peki?" 

"İki hafta sonra cumartesi dönmüş olacağım." dedi Minho ve Kibum yalnızca başını sallamakla yetindi. Sonra saate bakıp Minho'ya döndü.

"Vakit geç olmuş ben artık kalkayım ancak giderim." dedi Kibum ayaklanırken ve Minho bileğini yakalayıp durdurdu onu.

"Neden gidiyorsun ki? Kal benimle işte." dedi Minho ama cevap alamayınca ayağa kalkıp Kibum'u kendine döndürdü ve yanaklarını avuçları arasına alıp başını kaldırdı ama Kibum kendisine bakmamakta ısrar edince baş parmakları ile yanaklarını okşayıp yumuşacık bir sesle seslendi.

"Kibum?"

İstemeyerek de olsa Minho'nun yüzüne bakıp kendisini huzursuz eden şeyi söyledi Kibum.

"Sabah olmayacağını bildiğim bir yatakta uyanmak istemiyorum." bunun üzerine ne diyeceğini bilemedi Minho ve avuçları arasındaki Kibum'un yanaklarını sıkıştırıp ağzının balık gibi görünmesini sağladı. Normalde yapsa Kibum izin vermezdi ama şuan onun da umurunda değildi. Dudakları o haldeyken yeniden konuştu.

"Sönö özleyöcöğm" çok belli olmasada Minho ne demek istediğini anlamıştı ve Kibum'un yanaklarını serbest bırakıp sıkıca sarıldı. Acı çekiyormuş gibi iç çekip daha da sıkılaştırdı tutuşunu Minho dudaklarının Kibum'a ulaşabildiği her yere öpücükler kondurup saçlarının kokusunu ciğerlerine doldururken "Bende" diyebildi "Bende seni çok özleyeceğim."

Gerçek ve uzun süreli bir ayrılık olmasa da bir süre birlikte olamayacaklardı işte ve eğer Minho'nun ailesi olumlu yanıt vermezse Kibum bir daha Minho'ya böyle sarılamayacağını, onu özleyeceğini ya da onu sevdiğini söyleyemeceğini bildiği için fırsatı varken hepsini yaptı ve Minho'nun kendisini öpmesine izin verdi. Bir şeyin son olup olmadığını bilmemek çok rahatsız edici bir duyguydu hem hiç bitmeyecemiş gibi tadını çıkarmak istiyordu insan hem de her hareketi 'bu sonuncu olabilir' hüznü taşıyordu. İşte Kibum bu arada kalmışlık hissi ile karanlıkta evine dönmek üzere yola koyuldu.

 

Kamera LensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin