Demir kapının önüne geldi ve birkaç kez yumrukladıktan sonra kapı açıldı.
Saçlarımı bırakmadan benide peşinde sürükleyerek içeri girip koli dolu deponun içinde yürümeye başladı.Arkamızdan kapı büyük bir gürültüyle kapanınca korkuyla,saçıma yapışmış ellerin izin verdiği kadarıyla,arkama baktım.İri yarı,sarışın bir adam bizi takip ediyordu.Yardım dilemek için gözlerine bakmaya çabalasamda o bir an olsun bile gözlerime bakmamıştı.Ellerine kasıklarında birleştirmiş robot gibi yürümeye devam ediyordu.

İşte o an umutsuzluk tüm bedenimi ele geçirmişti.Buradan kaçamayacağımı ve sevdiklerimi de benimle beraber burada tutacakları düşüncesi beynimi kemiriyordu.Yaklaşık iki saattir vücudumda bulunan adrelanin gitmiş,büyük bir korku onun yerini alıvermişti.

Korkudan ayaklarım birbirine dolanınca istemeden tökezleyip,yere düştüm.Tamer'de hazırlıksız yakalanmanın etkisiyle saçımı bırakmıştı.

O an için en acınası şeyi yaptım:Ağladım.

Acımayan dizlerimi,sanki parçalanmışcasına avuşturuyor ağlıyor,ağlıyordum.Hıçkırıklarım ciğerlerim delip geçerken,kimse korkudan,çaresizlikten ağladığımı bilsin istemiyordum.

"Borya,taşı şunu." diye mırıldanan Tamer'in arkasına bile bakmadan gidişini izliyordum.

Bir an için arkasından saldırıp,o iğrenç beynini patlatmak istesemde,arkamdaki dağ gibi herifi farkedip umutsuzca hıçkırıklarıma devam ettim.

Borya denilen sarışın bana doğru hamle yapınca korkuyla geri çekildim.Hıçkırıklarım durmuştu.Üzerime gelmeye devam edince arkaya doğru bir kez daha çekildim ve kolilere çarptım.Üst üste dizilmiş kolilerden biri kafama düşünce acıyla burnumu kırıştırdım.

Kaçamayacağına göre savaş kızım!

Elinden kurtulmak için hızla plan yaparken bir yandanda kafamı avuşturup,acıyla sızlanıyordum.Dikkatini dağıtmasını umuyordum ki,gerçekten dağılmıştı.Yüzün de harekete geçip,geçmeme arasında kalan bir ifade vardı.Ben de bu ifadeden faydalandım.

Hızla ayağa kalkıp,dışarıya çıkan kapıya doğru koşmaya başladım.Sevinçten ağlamak istiyordum.O kas yığınını geçmek çokta zor olmamıştı!Kapıya yakınlaştığım sırada onu kontrol etmek için arkamı döndüm.Arkamda deli gibi koşan birini beklerken kimseyi göremeyince şaşırdım.

Bu işte bir terslik var ama...

Vee daaannn!

Arkama bakarak koşarken önümde birden belirdiğini görmemiştim.Hatta ona çarptığımda korkuya tiz bir çığlık atmayı da beklemiyordum.

"Ss-Senn..." diye kekeleyerek durumu daha kötü hale getiriyordum.

Bana gülecekmiş gibi baksada tek kelime etmeden eğilip ani bir hareketle beni sırtına attı.

Bir anda ona bakarken,şimdi ters bir şekilde poposuna bakıyordum.
Önce şaşkınlıkla hareketsiz kalsamda,şaşkınlığım geçince sırtına yumruklarımı geçirmeye başlamıştım bile.
"Bırak lan beni!" diye bağırıyordum ama ne yumruklarımı hissediyor ne de dediklerimi anlıyor gibiydi.

Adından ve görünüşünden anladığım kadarıyla yabancı.Ama bu tepinmelerim için aynı dili konuşmamız gerektiğini sanmıyorum!

Şükürler olsun ki beni zorla götürdüğü yer,çok uzak değildi.Kafam aşagıya sarkıtılmış olduğu için etrafı göremiyordum ama sonunda yanından hızlıca geçtiğimiz koli yığınları bitince gelmiş olduğumuzu anladım.
Beni tüm kemiklerimin acımasına sebeb olacak kadar sert bir şekilde yere fırlatınca,acıyla inledim.

YasaklıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin