4. Bölüm - Part 2

4.5K 447 297
                                    

*Her neyse. Sana kızgın değilim. Liseliler gibi gizli gizli mesajlaşmak istemiyorum. Bir şey söyleyeceksen konuş.* bir süre öylece mesaja baktım. Ağlamamak için dudaklarımı ısırıyordum. Jongin'in yanında neden böyle yapıyorsun diye soramayacağımı ikimizde biliyorduk. Benimle konuşmak bile istememişti ki böyle bir şey atmıştı ortaya. Cevap atmadan telefonu tekrar cebime yerleştirdim.

"Ya senin? Senin kız arkadaşın var mı Luhan?"

"Efendim?" aklım Sehun'un yazdığı mesaj da olduğu için söylediğini anlamamıştım.

"Kız arkadaşın var mı diyorum. Yani... Beni yanlış anlama lütfen... Konu açıldığı için... Yani konu olsun diye soruyorum." Sanırım Jongin bana farklı bir ilgi gösteriyordu.

"Kızlar onun ilgi alanında değil. Erkekler ilgi alanında, potansiyelin var yani." Sehun benim yerime cevapladığında sertçe ona dönüp baktım. Tanrı aşkına ne yapmaya çalışıyordu? Eşcinsel olduğumu öğrendiğinden beri bundan hiç bahsetmemişti. Bunu tam da şu anda söylemek zorunda mıydı? Beni kırdığı yetmiyormuş gibi birde utandırıyordu. Hem potansiyelin var ne demekti?

"Sehun!" dişlerimin arasından tıslarcasına yüzüne bakarak adını söylediğimde yüzünde en ufak bir değişim olmamıştı. Sadece kaşları daha da çatılmıştı.

"S-Sehun adına özür dilerim. Şu an sadece saçmalıyor. Onun kusuruna bakma lütfen."

"Önemli değil. Potansiyelim olduğu bilmek iyi hissettirdi." Dişlerini göstererek etkileyici gülümsemesine sade ve silik bir gülümsemeyle karşılık verip önüme dönmüştüm.

Jongin yakışıklıydı ve gülümsemesi herkesi etkileyebilecek türdendi ama beni değil. Ben sadece bakıp geçerdim. Çünkü benim için dünyadaki en etkileyici gülümsemeye sahip olan da Sehun'du, en yakışıklı olan da... Dünyam sadece Sehun'la doluyken, etrafım onunla çevriliyken başka birine bakmam söz konusu bile değildi.

Bunu Sehun'da bilseydi keşke...

"Sanırım okuyorsunuz, değil mi?" Jongin soruyu çoğul soruyordu ama tek benim cevabımla ilgileniyor gibiydi.

"Hayır. Bir yıl önce mezun olduk."

"Aynı sınıfta mıydınız?"

"Evet. İlkokuldan beri hep aynı sınıftaydık." Jongin arada bana bakıp gözlerimi yakalamaya çalıştıkça ben ondan kaçırıyordum.

"Bölümünüz ne?"

"Bilgisayar mühendisliği..."

"Sanırım yakın arkadaş olduğunuz gibi ilgi alanlarınızda ortak."

"Öyle de denebilir. Ben çok istiyordum Sehun'da benimle tekrar sınıf arkadaşı olmayı çok istiyordu."

Bize bu şekilde iyilik yapan birine karşı soğuk ya da kaba davranmak istemiyordum. Sehun yeterince kaba birine dönüşürken ben minnetimizi belli etmek adına bana karşı ilgisini görmezden gelip iyi davranıyordum.

"Herhangi bir yerde çalışıyor musun?" bu soruyu niye soruyordu bilmiyorum ama cevaplayacaktım.

"Aslında uygun bir iş bakıyorum."

"Neden gelip bizim şirkete başvurmuyorsun?"

"Sizin şirket mi?" Zengin olduğu belliydi ama şirketi olacak kadar zengin olduğunu hiç düşünmemiştim.

"Evet. Babamın bilişim şirketi var. Torpido gözünde kartvizit olmalı onu alabilirsin. Eğer çalışmak istersen seni işe alacağım."

"Ya Sehun? Onu da alacak mısın?" Jongin aynadan Sehun'a bakıp tekrar bana döndü.

TWENTIETHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin