Biz üçümüzün aksine Kayra gerçekten acıdan zevk alan sadist bir deliydi. Ve bu kişinin arkamda ki koltukta oturuyor olması beni hiç de iyi hissettirmiyordu.

Önüme dönüp Kayra yerine Asude'nin burada ne halt ettiğini düşünmeye başladım.

Arka cam şiddetli bir şekilde parçalanırken dudaklarımdan tiz bir çığlık çıktığında Rüzgar ve Mete aynı anda küfür savurmuştu.

"Tanrım, bu da ne böyle!" diye dehşetle bağırmaktan kendimi alıkoyamamıştım. Kanım damarlarımda akmayı bırakıp yavaş yavaş donduğunu hissettim.

Rüzgar önünde ki direksiyona avucunun içiyle sert bir şekilde ardı ardına vurmaya başladığında dudakları boş durmayıp "Lanet olsun!" diye tekrarlıyordu.

Neler olup bittiğine bakmak için arka cama döndüğümde Rüzgar, "Arkaya bakma!" diye kükremişti. İrkilerek önüme geri döndüğümde yine acı bir ses çıktı ve bu sefer önümüzde ki cam parçalara ayrıldı. Bulunduğum durumun etkisiyle, korku ile soluyarak "Neler oluyor Rüzgar!" diye bağırdım.

Ön camdan içeri arabanın hızından dolayı içeri şiddetli bir şekilde soğuk hava giriyordu. Yüzüme çarpan hava, soğukluğu nedeniyle bir bıçak gibi yüzümü sıyırıp geçerken canım oldukça acıyordu.

"Herkes eğilsin!" diye Rüzgar bize emir verirken Mete, "Doğa, torpidoda ki silahı al!" diye bana bağırdı.

Torpidoyu titreyen ellerim, beceriksizce açabildiğinde içinde elimi gezdirdim. Elime soğuk demirin değmesiyle ürperen bedenimi önemsemeyerek silahı elime alıp Mete'ye uzattım.

"Adamı indir!" diye Rüzgar, Mete'ye seslendiğinde Mete'nin birini öldüreceğini düşündüğüm için bir kez daha buz kestim.

Dehşet içinde "Hayır!" diye inlediğim de hemen devam ettim "Te-tekeri patlat!" der demez yakınımda bir silah daha patladı.

Ateş edilen silah yüzünden kulaklarım uğuldarken Mete'nin birisini öldürdüğünü düşünmem nedeniyle bütün uzuvlarım hissizleşti. Kulağıma gelen acı fren seslerini duyduğumda neler olduğuna bakmak için hızla arkamı döndüğümde, Mete'nin sadece tekerleği vurduğunu gördüm ve ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi geri verdim.

Mete arkada "Kayra!" diye kükrediğinde ön camdan giren şiddetli hava sesini dağıttığı için boğuklaştı.

Hızla arkamı döndüğümde Kayra'nın gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Solgun tenini, kana bulanmış vücudunu gördüm.

Vücudumu saran endişe ve korku nedeniyle yapabildiğim tek şey güçsüzce Kayra'ya seslenmekti.

"Kayra?"

***********

Naylonla sarılmış rahatsız koltukta gözlerimi araladım. Uykuya daldığımda üzerimde olmayan yorganı üstümden kaldırıp, yattığım yerden doğrulup oturmaya başladım.

Tavanı, bir fabrikanın deposunu andıracak kadar yüksekti. Belki de terk edilmiş bir fabrika deposundaydık, bilmiyorum.

Gözümde ki çapaklardan kurtulmak için gözlerimi ovuşturmaya başladım. Görüntü daha net bir hal aldığında etrafı incelemeye devam ettim.

Yattığım koltuk, duvarları beton olan büyük yerin ortasında duruyordu. Karşımda belli bir uzaklığa konulmuş borusu olmayan açık bir soba vardı. Arkamı döndüğümde duvar köşesinde küçük açık bir mutfak gördüm. Mini bir buz dolabı, kattle ve birde mikrodalga vardı. Gürültülü bir demir sesi duyduğumda oturduğum yerin yanına baktım. Kırmızı yana doğru sürgülü büyük bir kapı vardı. Rüzgar açtığı kapıyı geri kapattığında tekrar aynı ses depo alanını doldurup yankılandı. Mutfağa doğru ilerlerken kısa bir süre gözlerimin içine bakıp kafasını çevirmişti.

Zamansız AşkUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum