21

388 58 69
                                        

Sabah güneşinin vurduğu kuru ağaç dallarının üstünde ötüşen kuşların cıvıltısı, oğlanlardan birinin kulağına iliştiğinde kaşlarını çatarak kendisini geriye atmış ve kollarını açarak yattığı yerde gerilmişti.

Şişen göğsü ile çektiği nefesi hızlıca geri verdiğinde eş zamanlı olarak inen kolunu hemen yanındaki bedenin üstüne atarak bölünen uykusuna devam etmeye çalıştı. Sabahın erken saatlerinde kalkmanın günü zehir etmek dışında manası olmadığını düşündüğünden, kolunu attığı bedene iyice yanaşarak dışarıdan gelen sesleri görmezden geldi.

Yanında kendisine sırtı dönük yatan oğlanın ensesine uzanan saçları burnunu gıdıklamaya başladığında istemsizce dudaklarının kenarları kıvrılmış, geçirdiği huzurlu akşamın bir rüyanın aksine gerçekten yaşandığını hatırlatmıştı kendisine.

Aynı yastığa başını koyduğu oğlanın belini kolu ile sıkıca sarmalayarak kendisine yanaştırıp burnunu saçlarının arasına daldırdı, aldığı hafif koku ile memnun bir mırıltı bıraktığında yavaşça hareketlenen bedeni uzaklaşmaması için uykulu hâliyle uyararak pozisyonunu korudu.

Oğlanın ensesine üflediği nefesleri kendi yüzünde hissetmeye başladığında dudaklarını sıcak tene bastırarak gencin ensesine küçük bir öpücük bırakmıştı. Ensesinde hissettiği sıcaklık ile uykusu tamamen kesilen kahve saçlı ise olduğu yerde bedenini yanındaki oğlana çevirerek zorla da olsa gözlerini açtı.

Yanan gözlerini eli ile ovuşturduktan sonra hâlâ gözleri kapalı şekilde durmaya devam eden yarı uykulu gencin yüzünde gezdirdi bakışlarını. Daha öncesinde hiç bu kadar yakından inceleyemediği yüzünün detaylarında dolaştı hâreleri. Öncesinde bu kadar yakından incelememişti lâkin hırsızın yanağının üstündeki yarayı ezbere bilirdi.

Belki babası, belki başka bir nedenle ortaya çıktığını tahmin eder, nasıl olduğunu sormazdı. Anlatmak isteseydi kendisi bahsederdi diye düşünürdü.

Bir elini oğlanın yüzüne yaklaştırıp parmak uçlarını hafifçe yarası üstünde gezdirdiğinde onun aksine siyah saçlı oğlana hiç iltifat etmediğini fark etti.

Beomgyu sessizdi. Konuşmaktan ziyade sözlerini kendine saklardı, siyah saçlıyı dinlerdi.

Onun gibi cesur kelimeler sarf edemezdi, bu sebeple konusu hiç açılmazdı. Siyah saçlı, kahve saçlının ne denli kendisine kapıldığını bilmezdi. Şüphesiz o bilmezdi ama Beomgyu onun detaylarında biterdi.

Oğlanın yüzünde gezdirdiği parmak uçları ilerleyerek alnına dökülen saçlarını nazikçe geri ittiğinde, elini geri çekerek aralarındaki boşluğa yerleştirmiş ve bir süre uyuyan hırsızı izlemeye devam etmişti.

Ancak ne kadar vakit geçerse geçsin düzenli soluklar almaya devam eden oğlanın uyanmaya niyeti olmadığından kahve saçlı, iki parmağını belini saran kolun üstüne koymuş ve hırsızın bileğinden omzuna kadar parmaklarını yürütmüştü.

Sıkıldığı için parmakları ile oğlanın kolunda küçük adımlar atarak uyanmasını beklemiş, beklerken yanağına parmağını bastırarak tepki verip vermeyeceğini kontrol etmişti.

Birkaç dakika sonra uyumaya devam eden oğlana memnuniyetsizce bir mırıltı bırakmış ve kollarını sıkıca ona sararak boyun girintisine sokulmuştu. Kendisine sarılan oğlan ile uykusu tekrar açılan hırsız başını eğerek gözleri kapalı şekilde oğlanın alnına dudaklarını bastırarak ne istediğini sordu.

"Hm?"

Çenesini kaldırarak oğlanın başının üstüne koymuş ve kolları arasında kaçmak için nazlanan bedeni tutmaya devam etmişti.

stole from you, yeongyuWhere stories live. Discover now