Oturduğu koltukta yanıbaşında bağdaş kurarak kendisini izleyen bedenin kirpiklerinin titrediğini hissetti. Bal'a çalan gözleri nereye odaklanacağına karar veremeyerek hırsızın yüzünde gelişigüzel dolaşırken, yanaklarına doğru yükselen sıcaklığın yüzüne kondurduğu al rengin farkında değildi.
Hırsız, dediği şeyden pişman olmak ile gurur duymak arasında sık dokurken gözlerini kahve saçlı oğlanın gözlerinden indirerek koltuğa yasladığı kolunu kaldırdı.
Ayaklandığı vakit kendisi gibi oturduğu yerden kalkan bedenin önünde dikildiğinde, boy farkının meydana getirdiği ufak mesafeden dolayı başını aşağı doğru eğerek bal köpüğü hârelere odaklandı.
Kızaran yüzünde okuyamadığı ifadenin rahatsızlık olması ihtimali içini kemirirken, artık gitmenin ve o istediğinde tekrar gelmenin daha iyi olduğuna karar verdi.
"Ben gitsem iyi olur. Bizimkiler fark etmeden dönmeliyim."
Çehresinde yıldızlar serpili olan beden hemen yanındaki koltuğa bırakmış olduğu defterine uzanarak birkaç kelime cevap yazmak üzere kalemini de eline aldı.
"Biraz daha duramaz mısın?"
Yeonjun, kendisine nazikçe ricada bulunan oğlanı kırmak istemediğinden ikilemde kalarak sorusunu yanıtsız bıraktı.
Cebinden çıkarttığı telefonunun kilit ekranını açarak saati kontrol ettiğinde azımsanmayacak bir süre boyunca oturup sohbet ettiklerini fark etti. Doğruyu söylemek gerekirse bu süre zarfı boyunca zamanın ne kadar hızlı akıp gittiğinden pekâlâ bihaberdi.
Biliyordu ki kendisini bu konuda sınırlamazsa sonu gelmeyecek bir bağımlılığa dönüşecek, her gün ve her gece kendini bu naif oğlanın evinin kapısında bulacaktı.
Birden hayatına girdiği -pek hoş bir yol ile olmasa da- gencin kendisi hakkında tam olarak ne düşündüğünü ve ne derece güvendiğini bilemese de, kendisi ile sohbet etmekten bir hayli hoşlandığının farkındaydı.
Ancak bu durumun, içindeki hisleri lehine çevirmesine ve umut ışığı yakmasına izin vermedi.
Uzun zamandır birisi ile hasbihâl etmiyor, kim olsa ayrım yapmadan kalmasını isterdi.
Kararsızca evin içinde gezinen gözleri tezgâhtan perdelere, koltuklardan yerde duran renkli balonlara ve en sonunda kendisini sabırla bekleyen büyük gözlere kaydıktan sonra cevap vermek üzere ağzını araladı.
"Sohbet etmek mi istiyorsun?"
Açık kahve saçlı beklemeden başı ile hırsızın sorusunu onayladı. Gidecek miydi yoksa oturup yanında kalmaya devam mı edecekti merak ediyordu.
"O hâlde şöyle yapalım,"
İçerisinden mumları ve balonları çıkarttığı, ağzı açık olan çantasına uzanarak fermuarlarını seslice kapattı ve bir kolunu sırtına geçirdi.
Eve girdiği zaman ilk iş olarak kontrol ettiği yatak odasına doğru adımlamış ve önceden gözüne çarpmış olan telefonu komodinin üzerinden alarak salona geri dönmüştü.
Ayakta dikilen ve gözleri ile kendisini takip eden bedenin önünde durduğunda, elinde tutmuş olduğu telefonu pijamalı gence uzattı.
"Sen mi numaranı verirsin? Yoksa ben mi telefonunu çalayım?"
...
yeonjun x beomgyu
yeonjun
hazir misin?
ayni konustugumuz gibi
cekinmek yok tamam mi
YOU ARE READING
stole from you, yeongyu
Romance"Hırsız olmanın en iyi yanı nedir biliyor musun?" Düşündü kahve saçlı oğlan. "Bilmem, kimsenin kapıları açmasını beklemeye gerek duymamak mı?" "Hayır, her şeyi çalabilecek olmam." "Kalbimi de çalacak mısın o hâlde?" Oğlanın bu dediği hoşuna gittiğin...
