"Dur, o oraya değil. Sen bırak, ben hallederim."
Siyah saçlı, yanındaki oğlanın elinde duran şeffaf paketi aldıktan sonra hemen arkasındaki büyük kutunun yanına bıraktı.
İçi kedi kumu dolu olan kutuyu tutup yavaşça sallayarak oluşan tepelerin düzleşmesini sağladı. Tamamlanmış olduğuna inandığı kutuyu iki eliyle ittirerek, hemen giriş kapısının yanıbaşında duran koyu renkte ahşap şifonyerin yanına yerleştirdi.
Çömelerek durduğu pozisyondayken ellerini silkeleyerek ayağa kalkmış ve ellerini belinin iki yanına koymuştu.
Oluşturmuş oldukları küçük alanın üzerinde gezdirdi gözlerini.
"Aşıları tamam, mamalar alındı, kumunu da hallettik. Başka bir şey kaldı mı?"
Kahve saçlı oğlan hâlâ yerde oturuyorken gözlerini zeminden kaldırmadan düşündü, sanırım şu anlık başka bir eksik yoktu.
Başını yanında dikili duran bedene kaldırarak olumsuz anlamda kafasını salladı. Eliyle yerden destek alarak ayağa kalkmış, salonun ortasına adımlayarak koltukta iri gözlerle kendilerini izleyen yavruya yaklaşmıştı.
Kendine oranla minik kalan beden ile dudaklarıyla beraber gözleri de gülümsedi tekrardan. Yeonjun iyi ki onu kendisine getirmişti, gözünün içi gibi bakacaktı ona emindi.
Kediyi kucağına alarak burnuna yaklaştırdı ve kokusunu içine çekti. Eve aldığı zaman beklemeden güzelce banyo yaptırmış ve tüm kirlerinden arınmasını sağlamıştı. Sonrasında yiyebilecekleri hakkında ufak bir araştırma yapmış, elinde olan imkanlar ile de ufak bedenin karnını doyurmuştu.
Beklediğinin aksine, bu süreç içerisinde bu ufaklık kendisine hiç sorun çıkartmamıştı. Önceki beslediği kedilere oranla daha uysal olduğunu düşündü kahve saçlı. Kim bilir, belki de sokağa bırakılmış bir ev kedisiydi.
"Daldın yine düşüncelere. Gelin bakayım buraya."
Yeonjun'un seslenmesiyle elindeki kedi ile hırsızın yanına yaklaştı ve kendisine doğru uzatılan ellere ufak bedeni teslim etti. Kediyi kendi kollarına alan hırsız yere eğilerek kurmuş oldukları alana döndü ve nazikçe yere bırakarak üç patisinin üstüne dikilmesini sağladı.
"Bak kedicik, artık buraya geliyorsun tuvalet ihtiyacın için tamam mı? Öyle koltuklara falan yapmak yok. Anlaştık mı?"
Karşılık olarak aldığı tiz miyavlama sesine karşı olarak kediyi kendi yüzüne doğru döndürdü.
"Ben anlamam öyle miyavdan falan, bak,"
Tuttuğu ufak bedeni arkalarında gülümseyerek onları izleyen kahve saçlıya çevirdi.
"Bu suratı iyi ezberle. Sorun çıkarttığını duyarsam o zaman o bıyıklarını berberde kıvırttırırım, lüle lüle gezersin palyaço gibi, tamam mı?"
Tekrar kendine çevirdiği ufak surat ile bakışırken, kahve saçlının önüne doğru adımlayarak tam önünde durmasıyla ikisi birden başını ona çevirdi.
Beomgyu hırsızın tam önünde onun gibi çömelerek, siyah saçlının ciddiyetini sorgulayan bakışları eşliğinde kediyi elinden aldı. Yeonjun ise bu hareketine anlam veremedi. Şaka yapmıştı, ciddiye mi almıştı ki?
Kahve saçlı oğlan, odağını elindeki kediden çekip hırsızın gözlerine çevirdiğinde onun da kendi gözlerine bakıyor olması gerçeği ile karşılaştı.
Sürekli birbirlerini izlemeye ve tek söz etmeden bunu devam ettirmeye o kadar alışmışlardı ki son birkaç gün içinde, artık iki taraf da saklama gereği duymuyordu.
YOU ARE READING
stole from you, yeongyu
Romance"Hırsız olmanın en iyi yanı nedir biliyor musun?" Düşündü kahve saçlı oğlan. "Bilmem, kimsenin kapıları açmasını beklemeye gerek duymamak mı?" "Hayır, her şeyi çalabilecek olmam." "Kalbimi de çalacak mısın o hâlde?" Oğlanın bu dediği hoşuna gittiğin...
