3. Bölüm: ''Ne taşlar göre-..bak yerdeki taşa çok güzel.''

Start bij het begin
                                    

Babam paramı da verince vedalaşma fastımız bitti ve havaalanının yolunu tuttuk.



New york'a gidiyordum. Hayallerimin şehrine gidiyordum. İşin daha iyi kısmı Irmak'da bizle geliyordu. Benim gideceğim kararlaştığında Irmak'ın babasına yalvardık. Başta mırın kırın etmişti ama ben gene mütiş tehditlerimi kullanarak ikna etmiştim. Nasıl bir tehdit derseniz... Irmak'ın babası Levent amca evlilik yıl dönümünü unuttuğundan karısına hediye almamıştı. Irmak'la bende yardım etmiştik. 

'Eğer kızını göndermessen karına evlilik yıl dönümünü unuttuğunu söyleriz' diye tehdit etmiştik. Oda karısından korktuğundan kabul etmek zorunda kalmıştı.  

Havaalanına vardık. Annemle babamla vedalaştıktan sonra onları eve göndermiştim.

''Arya, Irmak ne zaman gelicek? Uçağı kaçırmayalım.''dedi abim.

''Geldi işte abi.''dedim ve karşıdan koşarak gelen polyanayı ona gösterdim. Polyanada gelince uçağa bindik. İlk defa uçağa bindiğim için resmen hatim etmek üzereydim. Hostesin sesiyle uçağın kalktığını anladım. Irmak'ın elini tutum ve sıktım. Irmak yüzünü buruşturdu.

''Elim acıdı hayvan! Ne sıkıyorsun?!'' Korkuyoruz şurda, insan bir yatıştırır. Korkma Arya'cım, merak etme, sağ sağlim Amarika'ya varacağız filan der.

''Irmak ben çok korkuyorum ya, yer değişelim. Kızım benim yükseklik korkum var, niye beni cam kenarına oturtturuyorsun?!''dedim yakınarak. Irmak göz devirdi.

''Arya gerçekten salaksın sen. Cam kenarında oturacağım ve bulutları pomuk şeker olarak düşünüp uyayacağım diye sen tutturdun.'' Onu hiç takmayarak sakinleşmeye çalıştım.

Uçak havada süzülürken ben camdan bakamıyordum. Çünkü yükseklik korkum var. Ve benim yükseklik korkum olduğu halde cam kenarında oturuyorum. Yeminle salağım. Hep o annemin beynime attığı nöronlarımı zedelediği terlik yüzünden. Kafayı yedi yavrucaklarım.

''İnsan uyarır arkadaşını senin yükseklik korkun var. Ben oturuyım cam kenarına filan der.''diye yine yakındım. Irmak gene göz devirdi. Oyarım kız o gözlerini, devirip durma.

 Yükseklik korkumu unutmak için uyumaya karar verdim. Tam uyuyordum ama eşşeklerin sevişmesi gibi çıkan bir anırma sesiyle uyandım. Kemerimi çözüp hızla ayağa kalktım. 

''Oğlum ne anırıp duruyorsunuz ya?! Bir uyutmadınız.''diye tısladım. Kız bana döndü. Evet altını çiziyorum hayvan gibi anırarak gülen bir kızmış. Buda benden çıktı...

''Üf sanane be salak.''dedi. Ben bunu duyunca büğürmeye başladım. Hayvan gibi gülüyordum. Kız resmen sanane be salak dedi ya. Millet bana bakmaya başladı. 'Bu kız ne içti?' diye bakıyorlardı adeta. Abime baktığımda uyuduğunu gördüm. 

Top patlasa uyanmaz. Aslında denedi onaylandı. Ramazanda top patlatılınca bile uyanmıyordu. Kendisi orucu uykuya tutturuyorda. 

Kimseyi takmayarak böğürmeye devam ettim. Tek gülen bendim.

''Kız sanane be slk dedi ya''diyip gülmeye devam ettim. Kız bana uzaylı görmüş masum köylü gibi bakmaya başladı. Kesin gülmekten suratım babın poposu gibi oldu.

''Kızım tiki misin sen o nasıl bir cümle öyle?''diye konuştum ve gene böğürdüm. Irmak kıçıma çimdik attı. Irmak'a döndüm.

''Gız ne kıçımı çimdiriyorsun?'' Irmak kemerini çözüp ayağa kalktı.

New York'a Giden Çılgın TürkWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu