40

3.1K 470 172
                                    

Fazla karbonhidrattan ufakça çıkmış göbeği düğmesi açık pantolonundan özgürlüğünü ifade etmek istermişçesine fırlamıştı ve beyaz sıcak bir el daha da sıcak esmer tenini sevgiyle okşuyor, eldeki soğuk metaller göğüs uçlarına temas ettikçe Fırat'ın yerinden fırlayıp odadan çıkası geliyordu. Gece 2 sularıydı ve ev halkı uyumak üzere odalarına ayrılmıştı. Neval hanımla eşi bu saate kadar asla kalmazlardı, ramazanda bile. Ancak tatlı dilli, güler yüzlü, bıcır bıcır çocuğun muhabbeti çok sarmıştı yaşlı karı kocayı. Hatta evin babası sadece çok sevdiği misafirleri geldiğinde yaptığı gibi çekyatın altından okey takımını çıkarıp geceye yeni bir renk katmıştı.

Taci Fırat'ın bu kadar iyi okey oynayabileceğini bilemezdi. Eşli oynamışlardı, eşler sürekli değişmişti ve Fırat hangi takımdaysa her zaman o takım kazanmıştı. Sevgilisi onunla takım olana kadar çocuğun süper bir hileci olduğunu anlayamamıştı bile. Oyunun ortasında kasıklarına dayanan ayakla öksürük krizine girmiş, ardından beyaz çoraba sıkıştırılmış kırmızı 7'yi görmesiyle tüm taşlar yerine oturmuştu. Gerçek anlamda. Fırat resmen gözlerindeki bakıştan hangi taşa ihtiyacı olduğunu anlamış, onu yollamış, Taci'yi bitirtmişti. İki türlü de. Herkes Fırat'ın hile yaptığını bilse de kendilerinin de foyası ortaya çıkacağından sessiz kalmış, gecenin tadını da en çok Fırat çıkarmıştı.

Neval hanım esmer oğlunun geleceğini öğrendiği dakikadan itibaren evde ohal ilan edip kendisini mutfağa kitlemişti. Taci'nin ara ara anlattığı esmerin hayatının zorluğu yaşlı kadının öyle zoruna gidiyordu ki, onu mutlu edebilmek için elinden gelen iki şeye delice sarılıyordu. Yemek yapmak ve koşulsuz sevmek. Neval hanımın kuşkusuzca yaptığı en iyi iki şey.

Anlaşılacağı üzere keyifli bir gecenin ardından, özellikle Fırat'a bir gecede 10 kilo aldıran yemek şöleninden sonra, muhtemelen Neval hanım ve tatlı babacan eşi eski yataklarında uyumaktalar. Bu sırada 3 şey kesinlikle ama kesinlikle uyanık. Biri Taci, biri Taci'nin kucağına oturttuğu güzeli ve bir diğeri ise Taci'nin bitmek bilmeyen libidosu.

Şekerinin yüksekliğinden mi yoksa anın hararetinden mi bilemediği bir şekilde Fırat yanmakta. O kadar hamurişi tüketirse ölebilir bile. Anne yemeğinin tadını aldığından beri yediği yemekleri yemek olarak değerlendirmiyor. Taci'nin de kendisi hakkında aynı şeyleri düşündüğünü gram bilmiyor, adam onu tattığından beri açlığını hiçbir şey doyuramıyor.

Sıcak ve iç kıpırdatan dudaklar esmer enseden boyun kenarına doğru ıslak bir yol çiziyor acelesizce. Bir eliyle çocuğun belinden sertçe tutup kendisine bastırıyor, Fırat yaydaki ok gibi fırlamaya çok hevesli olduğundan, diğer eli ise tişörtün altında, esmerin gövdesinde meraklı bir turda. Fırat daha fazla kendini tutamadığı gibi bir yılanmışçasına kucakta kıvrılıyor ve ağzından rahatsız bir sızlanma kopuyor. Kaynayan bir su gibi hissediyor kendisini.

"Annem ve babam içeride."

"Seni bayıltırım, canına okurum. Ölmek istersin belki de ölürsün. Fırat içimde çok korkunç şeyleri uyandırıyorsun."

"Belli." Fırat hafif bir şımarıklıkla konuşup oyuncu bir şekilde kalçalarını daha deminden beri onu dürten erkekliğe sürttüğünde boynundaki dudakların bir inlemeyle titrediğini ve duraksadığını hissetti. Ne yaptığını o kısa sürede fark etmiş ve utançtan kaskatı kesilmişti. Başta iyi bir fikir olarak gözükse de elinde patlamış gibi duruyordu bu plan. İkisi de asırlar gibi hissettiren birkaç saniye sessizce ışıkları kapalı, camın çok yakınındaki sokak lambasının ışığıyla aydınlanan odada soluklanırken Tacettin'in de altında deli gibi kendisini kastığını hissedebilmişti Fırat.

Boşverme isteği ile kendine çeki düzen verme isteği arasında gidip geldi. Daha fazla sınır koymak istemiyordu, üstelik hani Taci'nin gönlünü alacaktı? Şu an tam sırasıydı.

sürmeli [gay]Where stories live. Discover now