5

4.2K 472 205
                                    


"Hayırdır?"

"Sana hayırdır birader?"

Tacettin yakında 26'ydı. Koç burcuydu ve burcunun özelliklerini ya da yükselenini bilecek kadar birisiyle flörtleşme fırsatı olmamıştı. Çocukluğundan beri bu iğrenç mahalleden kurtulma hırsıyla yanıp tutuşuyordu tüm mahalleli genci gibi ve onlarda sahip olmayan imkan ve çalışkanlıkla genç yaşında bir konfeksiyon şirketinin başına geçebilecek özveriye sahip olmuştu.

Ailesi aslında fakir denilemeyecek kadar varlıklıydı. Köylerinde Tacettin'in emin olmadığı birkaç tarlaları ve İstanbul'un farklı noktalarında kiraya verdikleri daireleri vardı. Yine de her adımında kötülük ve sefalet barındıran bu illet mahallede yaşamalarını anlamlandıramıyordu. İşi gücü yerindeydi ama çekip gidemiyordu da, ailesi zaten evlenip gitmiş ablasını kaybetmiş gibi düşünürken iyiden iyiye yaşlanmış anasını babasını bırakmaya kıyamıyordu. Buraya gelen bir türlü bir daha çıkmayı başaramıyordu.

Aslında Tacettin şanslıydı, o temiz yüzeyinde barınmayı başarabilmişti çoğu çocuğun aksine. Sigaraya bile bu mahalle yüzünden başlamamıştı, lisedeki piç arkadaşları yüzünden başlamıştı. Şimdi sokaklarda toz toprak içinde sigara içen 10'dan büyük olmayan çocuklar görüyordu. Minnet duyuyordu, belki de bu mahalleden kopamamasına rağmen pisliklerini bilip onu uzak tutan ailesine borçluydu bunu. Her daim ona doğru yolu göstermek için elinden geleni yapmış, iki çocuklarını da bu korkunç yerden korumuşlardı.

Maalesef herkes onun kadar şanslı olamıyordu ve Tacettin bunu bilecek kadar olgun birisiydi.  Karşısındaki muhtemelen Cafer'i görmeye gelen bu çocuk mesela, yaşadıkları mahallenin tüm Tacettin'in sakındığı ve zıttında bulunduğu noktalarında bulunmuştu. Küçücük yaşında daha da küçük kardeşi ve birkaç zırtapoz kuzeniyle siyah bir minibüsle eski püskü bir evin önüne bırakılmışlardı şalvarlı, dillerini anlayamadığı adamlar tarafından ve o günden sonra Fırat'ın hayatı gerçek anlamda alt üst olmuştu. Tacettin herkes gibi Fırat'ı bilirdi ama asla tanımazdı. Fırat insanlar onu tanımasın diye elinden geleni yapardı.

Kulağa gelen vukuatları şiddet ve insanlara verdiği rahatsızlıktan çok kendine yaşattığı zararlarla mevcuttu. Gencecik yaşından beri madde kullandığı bilinirdi. Kötü şartlar altında yaşamaktan ve çalışmaktan yıpranan vücudu ve kıyafetleri insanın yüreğini burkardı ancak kimse Fırat'a yardım eli uzatmazdı. O akşam çocuğun aç yatacağını bilirlerdi, amelelik yaparken omzunun çıktığını bilirlerdi, zorla düşürüldüğü uyuşturucu bataklığında gün geçtikçe daha da boğulduğunu bilirlerdi ama kimse Fırat'ı durdurup iyi misin diye sormazdı. Aman elimizde kalır, aman bizim çoluğumuza çocuğumuza da bulaştırır, aman ailesi baksın bize ne...

Evet, Fırat ellerinde kalabilirdi ama en azından çocuğu kurtarmaya çalışmış olurlardı. Hayır, Fırat asla kimsenin çocuğuna zarar vermezdi. Kendi yoluna çekmeyi bırak yolundan bahsetmezdi bile kurtulamadığı ve onu mahveden bu yolun imkansız olsa da diğer masum gençlerin aklını çelebileceği olasılığından. Ailesi de yoktu hem küçücük kardeşinden başka. Fırat'ın kimsesi yoktu ve herkes bunu çok iyi biliyordu.

Küçücük yaşında bile biliyordu bunu Tacettin ama anlayabilecek ya da empati kurabilecek yaşlarda değildi. Çocuğun devasa cehennemini kendi ufak cehennemine kıyasla önemsiz görüyordu ve kendini kurtarmaya bakıyordu. Ona hayranlıkla bakan sürmeli pasparlak ela gözlerin asla farkında olmadı bu yüzden. Farkında olsaydı da elinden gelen bir şey olmazdı, ailesi kesinlikle onunla ahbaplık kurmasına izin vermezdi.

Yaşlar büyüdükçe birbirlerini görme sıklıkları da değişti. Tacettin liseyi bırakıp kendini konfeksiyonda bulduğunda iş saatleri belliydi ve evet kötü şartlarda çalışsa da bir düzeni vardı. Fırat ise karınları doysun ve kardeşi okusun diye saatleri ve koşulları asla belli olmayan inşaatlarda gençliğini harcıyor, boş zamanlarında ise uyuyabilmek ya da unutabilmek için cebinde kalan üç kuruşuyla elde ettiği kimyasallarla kenarda köşede yavaş yavaş ölüyordu.

sürmeli [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin