20

3.4K 480 291
                                    

y/n: önceki bölümü atlamayın

25 yaşında ilk defa böyle hissediyordu Tacettin.

Eski bir apartmanın merdivenlerinde sırtını duvara vermiş oturuyor, yanında oturan, göğsüne yaslanmış çocuğun saçlarını güneş ışınları yavaş yavaş sokağı süslerken sevgiyle okşuyordu. Sürmelinin vücudunun titremeleri az da olsa dinmişti ve Tacettin'in de kalbi başlardaki gibi korkuyla gövdesini dövmüyordu. Çocuk da kendisi de çok daha iyi hissediyorlardı.

Fırat camdan inerken onu yarı yolda kucaklayarak karşılamış, ardından kuş gibi titreyen vücudu sıkıca sarmalamıştı. Panik halinden sıyrılıp rahatlayan esmer ise sıkıca sarmalanmaya karşılık vermiş, çocuk gibi hıçkıra hıçkıra güçlü kollar arasında ağlamıştı. Bu gece gerçekten öleceğini düşünmüştü. Onca arkadaş, onca tanıdık içerisinde parmakları sadece Tacettin'in numarasının üstüne gitmişti ve şu an da kendisini böyle görmesini istediği tek kişi de kollarında dinlendiği kendisiydi. Ona ne ara bu kadar alışmıştı, güvenmişti, ne ara onu bu kadar sevmişti bilmiyordu. Tacettin en büyük maddelerden bile daha tehlikeliydi onun nezdinde. Bir kez teninize nüfuz etsin kurtuluşunuz katiyen yoktu.

Sokağın ortasında bir süre öyle sarmaş dolaş kalmışlar, ardından kimse olayı fark etmesin diye bir apartmanın merdivenlerine oturmuşlardı. Bu saatte bu sokaklardan köpekler bile geçmeye tenezzül etmezdi. Buranın trafiği öğlen 12 gece 2 arasında olur, evde bile barındırmayacak bir gürültü sunardı herkese. Yürümek, hatta belki de kokoreç yemek istedikleri hakkında konuşsalar da soğuk merdivenlerde oturmuş, birbirlerinin vücutlarında dinlenmişlerdi. Halleri yoktu, kaos dolu bir geceydi ve birbirlerine sağ salim ulaştıkları için ikisi de mala dönmüş gibiydiler. Fırat ciğerlerine sokak kokusuna karışan güzel kokuyu soluyup rahatlarken iri olan da Fırat'ın onunla cidden pek de bir şey paylaşmadığını düşünüyordu. Yavaş yavaş açılan bir tipti Fırat, katettikleri yoldan gurur da duruyordu Tacettin ama çocuk hakkında merak ettiği onlarca soru vardı ve cevaplarını bir türlü alamıyordu.

Yanındaki beden sesli bir iç çektiğinde dudaklarını siyah saçlara bastırdı ve birden ayağa kalktı. Kocaman sürmeli ela gözler şafağın ilk ışıklarında bir kedininkisi gibi parıldıyordu ve Tacettin kendisini bu gözler karşısında çoğu zaman çırılçıplak kalmış gibi hissediyordu. Kocaman elini çocuğun imce eline sardı ve onu da zorla oturdukları yerden kaldırdı.

"Çocuğumuz olmayacak biraz daha soğuk taşa oturursak."

"O kadınlara mahsus bir kolpa değil miydi?"

"Ben annemin dediğine bakarım." Fırat uslu uslu başını salladı ve normalde bünyesinde pek de barınmayan bir uysallıkla çocuğa yanaşıp başını omzuna yasladı.

"Hava soğudu. Uykun da geldi. Seni uyutmamız lazım." Fırat yaslandığı bedenden duyduklarıyla bir süre sessiz kalınca ayakta olmalarına rağmen çocuğun uyuyakalıp kalmadığını kontrol etmek için başını omzundaki kafaya çevirmişti Tacettin. Oysa çocuk tüm dikkatiyle onu izleyip tek kelime etmeyi tercih etmiyordu.

"Eve gideyim o zaman." Bir süre sonra konuşmaya karar verip yorgun sesiyle pek de gönüllü olmayan bir şekilde mırıldandığında Taci çocuğu bırakmak istemedi o an. Sıkıntılı bir nefes soluyup biraz düşündü ve başıyla ileriyi işaret etti.

"Hadi gel gidiyoruz."

"Benim evim o tarafta değil ama."

"Benim evime gidiyoruz." Esmer panikle bıyıklıdan ayrılırken başını olumsuzca salladı.

"Annen baban var evde. Ben kafayı yemedim evime giderim."

"Yok vallaha salmam ki. Bize gidiyoruz." Fırat yine başını omsuz sallayıp kendi evine doğru ilerlemeye başladığında Tacettin göz devirdi ve çocuğun elinden tutup onu kendi evine doğru çekiştirdi. "Haydi güzelim mızıkçılık yapma."

sürmeli [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin