36

3.6K 498 181
                                    

"2 sokak ötende oturuyorum beni neden almaya geliyorsan."

"Hata mı ettim?"

Değişken havaların en iyi dostu, sapasağlam bir kapüşonlu. Pek de sapasağlam olduğu söylenilemez gerçi Fırat 6 sene önce pazardan almış 50 liraya. Çamaşır makinesi de birkaç yerini delmiş. Rengi solmuş, ona kalırsa vintage duruyor. Şimdi üstünden çıkarıp adamın kapısının arkasındaki askılığa asıyor. Oradaki birkaç kapüşonlu ve el örmesi hırka suratına gülümseme yerleştiriyor. Geçen sefer gördüğünden farklı Beşiktaş'lı çarşaf takımı ise Taci'nin de hâlâ küçük olduğunu ona anımsatıyor. Bazen Taci'ye duygusal olarak çok sorumluluk yüklediğinin farkında Fırat. İlk defa şımartılan taraf o olduğu için kendini kaybettiğini ve aşık olduğu adama ayıp ettiğini düşünüyor ama tek gülümsemesiyle İstanbul'u yeniden fethettirebilecek güce sahip olduğundan bihaber. Gri eşofmanı ve beyaz tişörtüyle odanın ortasında oyuncak bebek gibi dikiliyor. Taci'nin avcı bakışlarının altında ufak bir ceylanı anımsatıyor.

"Fırat seni evimin direği gemimin küreği yapmamam için bana bir neden söyle ya."

Kaslı ve iri adam beyaz tenine çok yakışan siyah bir tişört ve eşofman altının içerisinde. Ona en çok yakışan rengin Fırat olduğunun farkında. Ne demiştik, Taci farkındalığı yüksek bir adam. Mesela şu an farkında olduklarının arasında Fırat'ı öpmek, sıkıştırmak, orasını burasını ısırıp yeme isteği de vardı. Bu yüzden biblo gibi dikilen çocuğun yanına adımladı ve yerden poşet kaldırırmışçasına bir zorlukla onu kucağına aldı. Esmer, ağaç dalına hayatı pahasına sarılan tembel hayvan ısrarcılığında kollarını Taci'ye doladı ve kocaman gözleriyle odayı ilk defa görüyormuşçasına taradı.

"Fotoğraflara yaklaşsana. Geçen geldiğimde bakamamıştım içimde kalmıştı."

Taci gözünün önünde bıcır bıcır konuşan öpülesi ve kurban olunası ağıza bir suphanallah çekip minik çeneyi normal rutinleri haline geldiği gibi ısırmış, ardından fıstığını ikiletmeden duvardaki resimlere doğru adımlamıştı. Bebekliğinden bu yaşına dek süren, bir sürü fotoğrafının olduğu bir duvar köşesiydi burası ve yıllar içinde fotoğraflara çerçeve yetiştiremedikleri için gerek patafiks, gerek de Taci'nin sağlam çiğnediği sakızlarla yalın bir şekilde duvara yapıştırılmışlardı. Fırat'ın içi öyle bir heyecanla doldu ki aşkla izlediği fotoğraflardaki adamın kucağında olduğunu bile unuttu. Kendisinin bile görmeye nasip olmadığı bebeklik fotoğraflarına çıldırmakla meşguldü o an.

"İnanmıyorum gördüğüm en şişman bebek. Mayalı hamur. Annenler seni fırında mı bulmuş? Kollara bak lastik adam gibi resmen dişlerim kamaştı. Isırır ısırır öyle bir koparırım ki."

"Yavaş ısır aslan." Taci oyuncu bir şekilde mırıldandı ve esmerin şakağından seslice öpüp onun baktığı fotoğrafa baktı. Fırat saatlerdir geçiremediği baş ağrısının tek bir öpücükle yok olmasını şov olarak bulmuştu.

"Şu fotoğrafı görüyor musun Fırat? Bu fotoğraftan sonra televizyonu üstüme düşürüp hastanede 1 gece yatmak zorunda kalmıştım."

"Nasıl becerdin?" Fırat kocaman olmuş gözleriyle dayanılmaz bir tatlılıkla Taci'ye döndüğünde Taci bir an konuşmayı unutmuş, bu sefer de yürekten gelen bir hasbinallah eşliğinde dudaklarını sertçe çocuğun aralık dudaklarına bastırmıştı.

"Anneannem Selda Bağcan'a çok benzerdi. Televizyona Selda Bağcan çıkınca anane diye bağırıp televizyona sarılmışım. Ağır tüplü televizyon da üstüme düşmüş cam sehpanın üstüne kapaklanmışız beraber. Sehpa da sen kırıl her yanımı kes... O günden sonra bizim evde Selda Bağcan ve cam sehpa yasaklandı."

sürmeli [gay]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin