24

2.7K 253 63
                                    

"Hadi Melo, in artık!" Aşağıdan bana doğru bağıran Emre ile son kez aynaya bakıp parlatıcımı sürmüştüm.

Harikaydım.

Hızlıca üst kattan aşağı doğru inmeye başladım. Zıplayarak indiğim merdivenlerin sonunda annem bana çapkınca gülümseyerek bakıyordu. Aynı şekilde ona gülümserken kapıyı açıp Emre'nin arabasına doğru ilerlemeye başladım.

Arabaya bindiğim gibi birbirimize gülümsedik. Şu 5 ay ömrümde çok şey değiştirmişti, yeni bir ilişkim vardı. Ailemin de onayladığı bir ilişkim.

Mutluydum, en önemlisi de huzurluydum. Beni şüpheye düşürecek birileri yoktu.

"Çok güzel olmuşsun." dedi gözlerini yoldan ayırmazken. Seslice gülümsedim.

"Teşekkür ederim sevgilim."

Mahallemizde kiralık küçük bir daire vardı, Emre kendine onu kiralamıştı. İşin kötü tarafı, Emre'nin önceki kız arkadaşı da bizim mahalleden bir ev kiralamıştı.

Bazı kıskançlık krizleri geçirsem de medeniyetin varlığını hatırlayıp kendimi sakinleştirmiştim. Geçmişte kalanları unutmuş önüme bakmaya odaklanmıştım. Emre'nin eski sevgilisi kendine ayrılmayı yedirememiş olacak ki peşimizi hiç bırakmadı. Kiraladığı ev bunun en büyük örneğiydi. Fakat sonuç olarak birlikteydik ve bu beni mutlu hissettiriyordu. 

Akşam yemeği için geleceğimiz restorantın önünde durduğumuzda Emre arabadan inip benim kapımı açmış ve anahtarı valeye teslim etmişti.

"Çok güzelmiş burası." dedim. Göğsünü gere gere "Tabii kızım, kim seçti sanıyorsun?" diyip göz kırptı.

Garsonlardan biri bizi rezarvasyonumuz olan masaya doğru geçirdi ve menüleri uzattı. "Ne yiyeceğiz?" dedim aç gözlerle Emre'ye bakarken.

"Valla ben seni yemeyi tercih ederim ama se-"

Masanın altından ayağına vurduğum ayağımla Emre'nin susmasını sağlarken bakışlarımla da garsonun varlığını hatırlattım.

Duruşunu düzelterek boğazını temizler gibi yaptı ve sonrasında siparişlerimizi verdik.

Garson gittiği gibi ikimiz de tuttuğumuz kahkahaları bıraktık. "Bir de canlı müzik olacakmış burada bugün."

"Aa, kimin sahnesi varmış?" diye merakla sordum. Bilmiyorum anlamında kafasını sallarken yemeklerimiz gelmişti. Yaklaşık yarım saat sonra hiç istemeyeceğim, kabuslarıma girecek türden bir şey oldu. 

Önce normaldi, restorantın sahibi gelecek grupla ilgili biraz bilgi verdi. Normalde kendi konser alanları dışında çıkmazlarmış fakat bir tanıdık sayesinde gelmişler falan filan. Oraları pek dinlememiştim.

Fakat bir anda ASTROCK restorantın ortasındaki sahneye çıkınca yutkunamadım. Burası kalabalıktı fakat biz en ön masalardan birinde oturuyorduk. Korkarak Emre'nin yüzüne baktım. Çenesini sıkmış, bacağını sallıyordu. "Yürü gidiyoruz!" dedi sakin tutmaya çalıştığı sesiyle. 

Bu arada onlar ilk şarkılarını söylemeye başlamıştı bile. Hafif bir parça çalıyordu arkada. O sırada Uzay'la göz göze geldim. Zaman durmuş gibiydi. Şarkı sözlerini söylemeye devam ediyordu fakat gitarı bırakmıştı. Arkada sadece akustik çalıyordu.

Yutkundum.

Bana acı çektirmişti. Beni unutabilir karşıma bir daha hiç çıkmayabilirdi ama o sevgilisi olmasına rağmen taksinin arkasından bana bağırmıştı, bekle demişti.

Yüzsüzlükten başka hiçbir şey değildi. Bana kendi gruplarının bilekliğini bile vermişti. Grup bilekliği! Ama sonrasında bunların hepsini hiçe sayarak bana bir açıklama bile yapmadan bir kızı kolundan tutmuş önüme koymuştu.

Canımı yakmıştı.

Ben de yakmak istiyordum. Şu an canı yansın istiyordum. Benim gibi ağlasın, sevgilisi bile ona iyi gelmesin istiyordum. Emre'nin Nota'sı, Kaan'ın ise hiçbir şeyi olmak istemiyordum.

Emre'nin Nota'sı. Olmadı. Emre'nin Melo'su iyi yaa! Zaten Nota ismini hiç sevmemiştim.

"Saçmalama Emre, otur. Daha yemeklerimiz bile bitmedi." dedim hoş bir sesle. "Ayrıca biraz gevşemek ikimize de iyi gelecek. Geçmiş defterini kapatmamış olsaydım şu an yanında olmazdım, merak etme." 

Söylediğim sözler onu bir nebze olsun rahatlatmış olacak ki tamam deyip kalktığı yerine geri oturmuştu. Tekrar sahneye çevirdim kafamı. Bu sefer hepsi bana bakıyordu. Bize.

Diğerlerinin yüzünde pişmanlık varken Kaan'ın yüzündeki ifade şaşkınlıktan kırgınlığa geçmişti. Kocaman gülümsedim. Yaşadığım her şeyi ona bir saatte bin misliyle yaşatacaktım.

Şarkılar gelip geçerken ben Emre ile kırmızı şarabımı yudumluyordum. İkinci kadehimdi, biraz da çakırkeyif olmuştum. 

"Eeeh, harikasınız arkadaşlar be!" diye ayağa kalkıp bağırmamı ben dahil kimse beklemiyordu fakat herkes en az bir kadeh içmiş olacak ki kimse yadırgamadan önce güldüler sonra da grubu alkışlamaya başladılar. "Ama çok içimiz bayıldı ya, yani hep sevip de kavuşamayanlar için yazmışsınız şarkıları, içimizi baydı." Sonra etrafa göz gezdirdim. "Bakın, burada herkes sevdiğine kavuşmuş, hepimiz çift olarak gelmişiz. Bize özel şöyle tatlı bir şeyler çalsanız da bir hareket mi olsa şurada!"

Gülerek söylediğim sözler karşısında herkes beni deli gibi alkışlarken Emre şok olmuş gibi bana bakıyordu. Rol yapma çocuk hoşuna gitti biliyorum. 

Kaan sahneden aşağı inerken arka fondan diğerleri bir melodi çalmaya başlamışlardı. Herkes dans ederken Emre beni de kaldırdı. Minik adımlarla dans ederken Kaan'ın yanımızdan geçtiğini gördüm. Fırsat bu fırsattı.

"Çok seviyorum, aşığım sana." diye fısıldadım Uzay'ın da duyabileceği bir ses tonuyla. Bana baktı. Ben de ona. Sonra da Emre'nin boynundan öpüp dansıma devam ettim.

...

Gitarcı Galerim| YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin