10

17.2K 1.6K 2K
                                    

"Barkın senin storyni öpeyim! Ne bok yiyeceğiz şimdi biz!" Pencerenin hemen altında otururken Barkın'a doğru bağıran Ege'yle kendime geldim. Kesik kesik nefes alırken konuşmaya başladım. "Arkadaşlar...ben öldüm, geride klanlara başarılar." Ağlamaklı bir şekilde konuşurken Barkın yerde sürünerek yanıma yaklaştı.

"Bacım sen yine iyisin, peki ben? Sen varsın diye bir şey yapmıyorlar bana, tek güvencem sensin şu an! Beni bırakma...Lütfeeeeeeen. Ölmek için genç ve yakışıklıyım daha." Barkın benim tek koluma sarılmış ağlama rolü yaparken bir anda kamera varmış gibi uzaklara baktı, göz kırptı ve sırıttı. "Siyah saçlı, beyaz tenli taliplerimi bekliyorum."

Bu sefer Alaz pencereden gözükmemeye çalışarak bizim yanımıza geldi. Barkın'ın kafasına vururken bir yandan da konuşuyordu. "Daha fazla yerde oturamam arkadaşlar, götüm ağrıdı. Sürünerek Kaan'ın odasına geçeceğiz."

Uzay gözlerini kıstı, bu arada hayran sesleri o kadar artmıştı ki birbirimizi duyamıyorduk bile. Bu apartman sahipleri niye şikayet etmiyordu ayrıca? "Peki odama geçeceğinizden şeyin haberi var mı...benim?" Uzay yeşil gözleriyle gıcıkça Alaz'a bakarken, Alaz da kapkara gözlerini devirdi anında. Uzay'ın odasına doğru emeklemeye başlarken bir yandan da konuşuyordu. 

"Odana geçmek için senden izin mi alacağım bir de, hipopotama bak sen!"

Uzay da ilerlemeye başlayınca el mecbur biz de sürüne sürüne ilerlemeye başladık. Arkamdaki Barkın söylene söylene giderken dediklerine güldüm. "İşte ünlü olmanın da böyle zorlukları var şekerim, paramızla sürünüyoruz!"

Koridora girdiğimiz gibi hepimiz bir anda ayağa kalkmıştık. Geçen girdiğimde inceleyemediğim odanın bu sefer tüm detaylarını aklıma kazımaya ant içmiş gibi inceliyordum. Odanın duvarlarında ASTROCK posterleri, ve çalışma masasında bir bebek fotoğrafı. 

Gülerek fotoğrafı göstererek "Sen misin?" diye sordum Uzay'a. Fotoğraftaki gibi poz verdi. Dudaklarını büzdü ve sağ elini düz bir şekilde çenesini koydu. Bu sefer benimle birlikte odadaki herkes kahkahaya boğulmuştu. Psikolojim o kadar yerle bir olmuştu ki, biraz sonra yaşanacakları kale bile almıyordum. 

Kerem ve sevgilisiyle göz göze gelmemiz, magazincilerin onlarca fotoğrafımı çekmesi... Ve muhtemelen şu an sosyal medyada içlerinden hangisiyle sevgili olduğum falan konuşuluyordu. Düşündüklerim moralimi bozmaya başlamıştı fakat buna bile izin yoktu sanırım. İşte o bomba soru, Alaz'dan gelmişti.

"Gençler güldük eğlendik şimdi dökülün. Siz niye beraberdiniz?" Dişimle alt dudağımı ısırırken Uzay'a döndüm, o da bana bakıyordu. Yaklaşık bir dakika boyunca hepimiz birbirimizle bakıştık. Ortamın sessizliğini bozan kişiyi tahmin etmek zor değildi.

Barkın.

"Nasıl olduğu önemli değil, önemli olan sonuç. Yani, bu evin kuralları var Melodi, bilmiyorsan diye söyleyeyim. Bu eve sadece gruptan olanlar girebilir. Yaninin yanisi, sen artık gruptansın." Barkın'ın sözleriyle anlamaz gözlerle diğerlerine bakarken bileğim birden çekiştirilmişti. Barkın, nerede bulduğunu bilmediğim, çelik, ucunda minik bir güneş sembolü olan bilekliği bir çırpıda bileğime takıvermişti. Diğerleri de en az benim kadar şaşkın gözüküyordu.

Ege, bir anda Barkın'ı omzundan çekiştirip kenara çekerken kendimi o kadar kötü hissetmiştim ki. "Barkın sen gelsene bir, konuşalım!" Ege'nin ağzından buz gibi çıkan o sözcükler benim sırtımdaki soğuk terlere dönmüştü. Yutkunarak yanımda kalan Uzay ve Alaz'a bakarken bilekliği kolumdan çıkarmaya çalışıyordum. Bir anda kolumda bir baskı hissettim. Uzay, elini bilekliğime koymuştu.

"Çıkarma."

Minik bir gülümsemeyle bana bakıyordu, Alaz ise yanıma yaklaşıp elini omzuma koydu. O da gülümsüyordu. "Kural, kuraldır. Sanırım yanlışlıkla bizden biri oldun Melodi." Kafamı yana doğru yatırdım. "Sanırım öyle oldu." İdrak yetilerim tamamen kapanmış, hiçbir şeye tepki veremiyordum. Ulan ASTROCK! AS-T-ROCK! Seninle konuşuyor! Ulan seni kendilerinden saydılar!

O sırada içeri Ege ve Barkın girdi. Ege'nin yüzü bana karşı yine soğukken Barkın olmayan saçlarını savurarak girdi içeri. "Kanka, sen artık bizim namusumuzsun. Ben namusuma laf ettirmem! Dedirtmem kendime evine yoldan geçen her kızı alıyor! O yüzden sen artık bizden birisin." Barkın'ın sözleriyle gülmemek için o kadar sıkıyordum ki kendimi, Ege'nin tepkisinden korkuyordum dürüst olmak gerekirse.

"Ev senin değil zaten?" Uzay'ın Barkın'a meydan okur gibi bakıp söylediği sözler karşısında Barkın lafı yapıştırarak maçı almıştı. Sanırım ben bu çocuğu baya sevdim. Zaten seviyordum, tam sevdim. Baya yani.

"Kes, senin olan ev benimdir. Alaz'ındır, Nemrut Ege'nindir. Ve artık, namusum Melodi'nindir." Ben gergince nefes alırken diğerleri gülüşüyordu. Elimi saçlarımda gezdirdim, muhtemelen ne olduğunu yarın sabah anlayacaktım, kafamın içi kazan gibiydi, ne olup ne bittiğini anlayamayacak kadar çökmüştüm yani.

Titreyen telefonumla bakışlar tekrar ve tekrar üzerimdeydi. Ekrandaki yazıyla titreyen elimi ekrana götürüp telefonu açtım. 

"E-efendim baba?" Titreyen sesimle konuşurken kulağımın hoparlör kısmına değdiğinden bir haberdim. Babamın dedikleri tüm odada yankılanırken ben donuma kadar terlemiştim.

"Begümler baya yakışıklıymış kızım. Bir gün beni de tanıştır, salatalık nasıl yıkanır detaylıca öğretirim ben ona."

...

Bu bölüm silindiği için baştan sona tekrar yazdım. ):

Bu arada belirtmek isterim ki maalesef sınır koymak zorunda kalacağım, başlarda iyiydi güzeldi fakat şimdi okunma sayısının 1%3'ü kadar oy ya geliyor ya gelmiyor. Asla yapmak istemiyorum fakat durum bu, kitap çok güzel okunuyor,  bu gün -saat 12yi geçtiği için bu gün yazıyorum- tam bir hafta oldu ve 53k olduk:') çok teşekkür ederim size fakat sizin gibi destekçilerim kadar hayalet okuyucum da bir o kadar fazla.

Sınır: 700 oy, 1000 yorum. Aslında okuma sayısına bakılırsa gaaaaayet rahat geçebileceğiniz bir sınır bu, lütfen birbirimizi yüz üstü bırakmayalım <3

instagram ve tiktok gizlibirinek, buradan da takip ederseniz çoook mutlu olurum.


Gitarcı Galerim| YARI TEXTİNGWhere stories live. Discover now