22

6.2K 545 190
                                    

Gelen mesaj beni sarsmıştı. Doğru karar veremiyordum, vermek de istemiyordum zaten. Hemen ikinci hesabımı devreye geçirdim.

Saatlerce yazdım, aptal mesajlar attım. Hiçbirine bakmadı, görüldü bile atmadı. Görüldü bile...

İçim içimi yerken yapacak bir şeyler arıyordum. Onu seviyor muydum bilmiyorum... Fakat yanımda istiyordum.

Kafam çok karışıktı, buna derhal bir son vermeliydim. Hastalıklı gibi geziyordum etrafta. Tüm instagram hesaplarımı kapattım, ana hesabımı bile. Telefonumdaki tüm uygulamaları sildim...Evet çok radikal bir karar vermiştim ve muhtemelen sonrasında çok pişman olacaktım ama bunu yapmak zorundaydım. En azından toparlanana kadar. 

Güzel bir duş almış, Nil'le uzun uzun konuşmuştum. O da Bodrum'da bir motorcuya tutulmuş, iki aydır çocuğun peşinde dolanıp duruyordu.

Saçlarımı düzleştirdiğim sırada babam eve gelmişti. Onla da biraz çene çaldım. Eskişehir'de neredeyse kimsem yoktu. Zaten ben üniversiteye başlamadan iki sene önce taşınmıştık buraya, ben de o aralar sınav dönemindeydim. Gün yüzü göremedim doğru düzgün, sonra ver elini üniversite.

Anlayacağınız dışarıya çıkacak arkadaşım yoktu. Fakat bu beni yıldıramazdı, yine de kendi kendime dışarı çıkıp biraz eğlenecektim. Önce hızlıca kıyafetlerimi seçtim. Dolaptaki beyaz kot şort çarptı gözüme. Üstüme de dar kısa kollu bir tişört, üstüne de kısa hırkalardan birini attım. Altıma da spor ayakkabılarımı çektim mi tamamdır.

Makyaj masama geçtiğimde burun kıvırdım. Canım hiç fondöten sürmek istemiyordu, renkli güneş kremini tüm yüzüme yayıp allığı yüzüme boca ettim. Hızlıca kirpiklerimi kıvırıp glossumu da sürdüm. Aynaya bir öpücük atarak evden çıktım. 

Geçenlerde keşfette gezerken gördüğüm bir sahil barına gittim. İçerisi o kadar güzeldi ki. Story atmak için telefonumu çıkaracağım esnada instagramım olmadığını hatırladım. Bu durum beni biraz üzse de kendime gelebilmemin tek yolu buydu. İnsanlar deli gibi eğleniyor, şarkılar söylüyorlardı. 

O sırada gördüğüm tanıdık yüzle duraksadım. Barkın?

O da ben de şok içinde birbirimize bakıyorduk. Bir anda yanıma koşup nasıl olduğunu anlamadan kocaman sarıldı bana. Yüzü omzumdayken boğuk çıkan sesini duyabiliyordum. "Melodo sono çok özlödöm, aslondo sono yozocaktom." Sonunda kafasını omzumdan çekti. "Ama Uzay engel old- ehem yani konserler bu duruma pek elvermedi."

Mahcupça yüzüme bakarken bende hiçbir şey söyleyemiyordum. Salak gibi birbirimizin suratına bakarken bu sefer de Ege ile bakıştık. Arkasından da Alaz. Allah'ım birini alana üçü bedavaya okeyiz de, benim asıl adamım ortalıklarda yok! 

Hepsiyle teker teker el sıkıştık. Sanki bir iş görüşmesinde gibi. Herkes sanki tekrar ilk defa tanışıyormuş gibi davranıyordu, kimse geçmişten konu açmıyordu. Bardan çıkıp bir sahil kafesine geçmiştik.

Konserler hakkında konuştuk, şu aralar gerçekten çok yoğunlarmış, iki gün sonra Ankara'ya uçakları varmış. Biraz dinlenmek için burayı seçmişler. Onlar konuştukça konuşuyordu, hatta Ege bile. Fakat benim gözüm çok daha başka kişileri arıyordu. 

"Eee, Nil ne yapıyor?" diye sordu Alaz. İçeceğimin pipetiyle oynarken ağzımı araladım. "Ne yapsın o da, Bodrum'da şu an. Takmış koluna birini gezip duruyor." Sonradan son dediğimin ne kadar yanlış olduğunu hatırladım. Alaz'ın suratı düşmüştü.

Fakat ona da üzülmedim. Aralarında hiçbir mesele yokken sırf Uzay ve benim problemlerim için kıza bir kez olsun yazmamıştı, farkındaydı ve üzgündü. Ama benim problemim değildi.

Tam o sırada sahilde el ele gülüşerek yürüyen ve ara ara birbirini öpen bir çift gördüm. Çok tatlılardı, erkek olan biraz savsaklayarak yürüyordu, biraz çakırkeyifti. Aniden kulaklarıma dolan tanıdık ses donmama neden oldu. "Bizimkiler buradaymış."

Sanki ağır çekimde daha deminden beri el ele gezen çift buraya doğru geliyordu. El ele. Uzay ve öptüğü kız.

Uzay.

Ve öptüğü kız.

Uzay'ın öptüğü kız.

Masaya oturduğunda ancak beni fark edebilmişti, aniden masadaki tüm bakışlar bana dönmüştü. Ege, Barkın ve Alaz'a baktım. Öyle bakıyorlardı ki bana. Öyle acıyarak bakıyorlardı ki...

Uzay'ın ağzından aylar sonra ismim dökülürken benim alt çenem titremeye başlamıştı, ağlamamak için dualar ediyordum. "Melodi?"

Ellerim bariz bir şekilde masanın üstünde tir tir titrerken hızlıca masadan kalktım. "Hepinize iyi akşamlar." Arkamdan ismimi tekrar duyarken kafeyi çoktan terk etmiştim. Hızlıca kafenin önünden taksi çevirirken bir çift el kolumu tuttu.

Ona bakarsam bir daha asla ayrılamayacağımı biliyordum. Kolumu elinden hızlıca ayırırken taksiye bindim. 

Son kez göz göze geldik camdan. Araba hareket ederken, sevgilisi tekrar yanında belirmiş, elini beline sarmıştı. Son kez öyle baktı bana. Belinde sevgilisinin eliyle.

...

Selamlarr, nasıl buldunuz bölümüüü? :d

Bu arada küçük bir ricam olacak, biliyorsunuz ki aktifliğimiz şuan berbat bir seviyede. Bana ve kitabımıza destek olmak için arkadaşlarınıza önerip, kitabı payaşıp buraya da bir kişiyi etiketkleye bilir misiniz?

Öneri ve eleştirileri de buraya alayımm<33

Gitarcı Galerim| YARI TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin