23

6.9K 510 136
                                    

Yatakta yatarken gözümün önündeki görüntü asla geçmiyordu. Hatırladıkça karnıma ağrılar giriyor, midem bulanıyordu. 

Aptaldım, sevdiğimi söyleyemeyecek kadar aptaldım. Kendime bile itiraf edemeyecek kadar aptaldım. Aptal kalamazdım. Artık kendime bunu yapmayacaktım. 3 gündür yataktan çıkmamıştım. Ağlayacağım kadar ağlamıştım. 

Babamla annem benim için ne kadar endişelenseler de yanıma gelmeye çekiniyorlardı. İkisi de o grupla takıldığımı, içlerinden biriyle flört olduğumu biliyorlardı. Ne kadar flört denebilirse tabi!

Gözyaşlarımı ve akan burnumu sinirle yorganıma silip yataktan kalktım. Sallana sallana duşa girdim. 3 gündür yataktaydım, öncesinde de iki gün var desek 5 gündür banyo yapmıyordum.

Kendimi koklayamayacak durumdaydım. Hızlıca saçlarımı şampuanladım, vücudumu lifledim. Tabi bir posta da orada ağlamayı unutmadım.

Banyodan çıkınca kızarmış gözlerime soğuk buz uygulayıp cilt bakımımı yaptım. Saat akşam 7'ye geliyordu. Annemle babam akşama restorant bar tarzı bir yere gideceklerdi.

Bende gidecektim, ben ev kuşu değildim. Hiçbir erkek için eve kapanacak biri de değildim.

Makyaj masama oturup önce kücük lekelerimi kapattım. Biraz far, bolca allık ve maskara. Köprücük kemiklerimi biraz belirginleştirdikten sonra hazırdım. Saçımı kurutup hafif bukleler yaptım. Mavi, sırt ve göğüs dekolteli mini bir yaz elbisesiyle birlikte hazırdım.

Annemgile beni de almaları için bir mesaj attığımda sanırım biraz şaşırmıslardı. İlk üç dakika hiçbir şey yazmadılar ve sonrasında bol emojili bir evet gönderdiler.

Bebekk🫀: tamam kızım💋💋🩷🥹🥹😻🤭🤭🇹🇷⭐⭐⭐🌟⭐🙀💝💖💖💕💕💕💕💕

Gelen mesaja kahkaha attıktan sonra arabayı beklemek için evin önüne çıktım.
Araba yaklaştığında hızlıca arka koltuğa atladım, donmustum!

Babam beni hızlıca süzdükten sonra konuşmaya başladı. "Kız ne kadar güzel olmuşsun." Annem babamın bacağına vurdu. "Üf ne öyle kızlı mızlı konuşuyorsun, köylü gibi."

Babam somurtup benden destek beklermişcesine kafasını bana çevirdi. O kadar masum bakıyordu ki onu korumazsam oturup ağlayabilirdi. Gülerek anneme döndüm.

"Deme öyle anne, bak ne demişler hem. Köylü milletin efendisidir." Annem gözlerini kocaman açtı. Sonra da gülerek, "Öyle mi demişler kız?" dedi.

Bu sefer hepimiz gülüyorduk. "Sen köylüyü sehirliyi bırak da anlat. N'oldu depresyon güzeli?" Annemin sorusuna burnumu kıvırdım. "Depresyon güzeli depresyondan çıktı çiçeğim!"

Elimi öpücük kondurup annemin oturduğu yere, ön koltuğa, gönderdim. Annem de hayali öpücüğümü yakalayıp yanağına koydu. Bu sırada araba durmuş, babam annemin kapısını açmıştı.

Gerçekten çok yakışıyorlardı. Babamı mutlu görmek hoşuma gidiyordu. Babam benim de kapımı açtığında yavaşça arabadan indim.

Şık bir mekana gelmiştik, etrafta lüks arabalar, gece elbisesi ile dolaşan kadınlar, birbiriyle takılan erkek arkadaş grupları vardı.

İçeri geçip bize ayrılan masaya oturduk. Tanıdık müzik sesi kulağımı doldururken  ben de mirildanmaya başlamıştım. Annemle babam birer şarap, ben de alkolsüz kokteyl söylemiştim.

Yaklaşık 2 saat sonunda annemle babam sonunda masadan kalkıp başka bir yere geçince derin bir nefes aldım. Babamın yanında erkek kesecek değilim ya!

Cantamdaki parlatıcımı çıkarıp sürerken etrafa göz gezdiriyordum. Gördüğüm tanıdık simalarla kafamı aşağı indirmiştim.

Siktir.

Uzay, müstakbel sevgilisi ve grup arkadaşları...

Sanki beni görmüşler de sırf dalga geçmek için tam karşı masama oturmuşlardı. 

Tırnaklarımla oynamaya başlamıştım, kafamı asla kaldırmıyor, parmaklarımı avcuma sürtüyordum.

Göz ucuyla karşı masaya baktığımda burnumu kırıştırdım. Ege ve Alaz telefonlarına bakıyordu. Diğer tarafa baktığımda ise içimde bir yerler acıdı. Barkın kahkaha atarak Uzay'ın yanağından makas alırken sevgilisi de küçük bir kız çocuğu gibi Barkın'ın eline vuruyor, sevgilisini kurtarmaya çalışıyordu.

O sırada Uzay'la göz göze geldik. Çekmedim gözlerimi, o çekene kadar çekmedim. Uzun uzun baktım.

O yavaşça gözlerini çekerken benim gözlerimden yaş süzülüyordu. "Aptal tuzlu sular!"

Babam ve annem de tam gelecek zamanı bulmuştu. Babam beni gördüğü gibi soru sormaya başladı. Uzayları görmesi de çok uzun sürmedi.

Uzay da daha babamın varlığını görmemiş olacak ki masadan kalkıp benim yanıma gelmeye başladı. Tam masaya yaklaşmışken babamla göz göze geldiler.

Uzay geri geri giderken babam kolundan tutmuş, anneme dönmüştü. "Birtanem Melodi'yle arabaya geçin, ben bu delikanlıya iki laflayayım, geliyorum.''

Umutsuzca ses çıkardım, "Baba, lütfen. Hadi gid-"

"Arabaya geç Melodi'cim."

Son kez Uzay'la bakıp çantamı tuttuğum gibi yürümeye başladım. Annem de babamın yanındaydı.

Fakat kaçırdıkları bir şey vardı. Airpodsumun teki masada kalmıştı çünkü. Hızlıca diğer tekini kulağıma takıp dinlemeye başladım.

"Bak delikanlı, kızımla bir aralar flört olduğunuzu biliyorum, mssajlarınıza kadar biliyorum. Evet ikiniz de gençsiniz, bir seyleri yeni keşfediyorsunuz bunu anlıyorum. Fakat benim kızım senin gibi genç erkeklerin rahatça kalbini kırabileceği bir kız değil."

"Efendim beni yanlış an-"

"Dinle, çocuğum. Evet, kızımla bir şeyler yaşadınız ve bitti. Fakat ikinizde bunun bilincinde değilsiniz. Eğer gerçekten bitti diyorsanız, benim kızım bugün niye ağladı? Ya da sen niye onu gördüğünde sevgilini bırakıp onun yanına gittin? Eğer eski ilişkinden çıkamadıysan, yenisine girişmeyeceksin evlat. Ben kızımı sizin gibilere ezdirmem ama ya o kızın benim gibi bir babası yoksa?"

"Efendim...Ne deseniz haklısınız." Uzay'ın sıkıntılı çıkan sesi karnımda ağrılar oluşturuyordu.

"Kızımın canını yakıyorsun Kaan, kızıma yaklaşma."

...

Gitarcı Galerim| YARI TEXTİNGWhere stories live. Discover now