ÖZEL BÖLÜM 3- {YAĞMUR}
______________________________1 Yıl Önce (12 Nisan)
Hava bulutluydu. Dışarısı baharın getirdiği sıcaklıkla eski soğukluğunu yitirmişti. Az sonra yağmur yağacağı hemen herkes tarafından tahmin edilebilecek bir gerçekti.
Odasındaydı. Çalışma masasına oturmuş, önündeki üniversite ders kitaplarına takılmıştı gözleri. Hayatı boyunca eskisi gibi bir hayata düşmemek için çok çalışmayı seçmişti. İnsanların duygularını ve düşüncelerini çok iyi bir şekilde çözümleyebildiğini on üç yaşında fark etmişti. Üstelik bunu yapmaktan da zevk duyuyordu. Bu yüzden meslek hayatında zevk duyacağı işi yapmayı seçmişti. Psikoloji okumasının nedeni buydu.
Masasının üzerinde annesi tarafından getirilmiş kahve bardağına kaydı gözleri. Cam kadar parlak ve temiz bardaktan kendi yansımasını izlemeye başladı. kendisini rahatsız eden bir şeyler vardı ve bunu uzun zamandır fark ediyordu. Aklına her vakitte ablası geliyordu. Henüz altı yaşında olmasına rağmen o gece yaşadığı anı asla zihninden silemiyordu. Ablasının arabayla götürüldüğü sahnede bağırarak arkasından koştuğunu ve elini bir umut tutabilir diye uzattığı zamanı çıkaramıyordu zihninden.
Ablası da o zamanlar on bir yaşındaydı. Şimdi yirmi dört yaşına çoktan girmiş olmalıydı. Acaba ne yapıyordu? Üniversitesini tamamlamış mıydı? Ya da hangi üniversiteyi seçmişti? Ya da şu an kendisi gibi Denizli'de miydi?
İstanbul'a gitmiştir, diye geçirdi içinden. Ablasının kendisinden daha iyi mertebelere ulaştığını düşünüyordu. Belki de özel şirketler tarafından teklif gidiyordu ona. Zenginler gibi bir hayat yaşıyor olabilir miydi?
Düşüncelerinin arasından sıyrılarak elinde çevirdiği kalemini masaya koyarak sıkıntılı bir nefes aldı. Sandalyesine daha çok yaslanarak iç çekti ve ablasını bulduğu bir sahneyi hayal etmeye başladı. Hayatta insanın başına nelerin gelebileceğini kimse bilemezdi. Belki de hayali gerçek olurdu. Belki de ablasını gerçekten de bulabilirdi. Zamanında babasının kendisine yaşattıklarının karşılığını ablasını bularak almayı her şeyden çok istiyordu.
Odasının aralık kapısı annesi tarafından aralandığında doğrularak başını ona çevirdi.
"Caner iyi misin?"
Annesinin ilgili sesine karşılık gülümseyerek başını salladı."İyiyim anne."
Cevabına tatmin olmayan annesi odanın köşesindeki sandalyesini yanına çekerek oturdu."Deren'i düşünüyorsun değil mi?" diye sordu dolu kahve bardağını alarak. Annesinin sorusu üzerine bakışlarını kaçırarak masada duran kitaplarına odaklandı bir kez daha.
"Yoksa Aybora'yı mı?" dedi annesi iç çekerek. Oğlunun içinde kopan fırtınaları iyi biliyordu. Geçmişte yaşadığı sahneleri unutamayacağını da iyi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LABİRENT~
Adventure"Sen de bittiğini, tükendiğini hissettiğin her an, bak her an diyorum gece olmasına gerek yok, her an bir çözüm olacağını hatırla ve gülümseyerek aya bak. Ay kadar parlak ol. Bak şu an görünmüyor gökyüzünde. Ama hâlâ oralarda bir yerlerde parladığın...