5. BÖLÜM

18 5 0
                                    

Bugün benim için çok farklı olacak. Bugün belki de hayatımda çok derin bir iz bırakacak. İstanbul'a geldiğimiz araçtayız. Yarışma alanına gitmek için yoldayız. Stresten ellerimi bacaklarıma sürtüp duruyorum. Hilal bana göre çok daha soğukkanlı. Başına geleceklerini daha önceden biliyormuş gibi bir hava uyandırıyor.

Nihayet yarışma alanına geldiğimizde çevremizde ağaçlardan başka hiçbir şeyin olmaması beni geriyordu. Sonuçta bu denli büyük bir yarışmanın insanların içinde gerçekleşmesi imkansızdı. Bazen beklentilerime ben bile şaşırıyordum.

Araçtan indiğimizde hepimiz müdürün karşısına sıralandık. Elinde koca bir poşet vardı. Yarışmayla alakalı önemli şeylerin, hatta bizim kullanacağımız eşyaların olması olasıydı.

"Bu kadar panik olma. Düşündüğünden kolay olacak."

Duyduğum sesle başımı sesin sahibine çevirdim. Sanırım bu ekibin içinde hiç iletişim kurmadığım son kişiyle de ilk diyaloğumu yaşıyordum. Koray, kurduğu cümleden sonra kendinden emin olduğunu belli eden bir sırıtışla müdüre döndü. Üzerinde her zamanki siyah deri ceketi vardı. Ona cevap vermek zorunda olmamış olmam biraz olsun beni rahatlatmıştı.


Müdürün konuşmasıyla iş daha da çok ciddiye binmişti.

"Evet gençler. Nihayet yarışma alanındayız. Bu gördüğünüz yerin ve arkamda gördüğünüz büyük kapının arkası sizin yarışma alanınız olacak. Yarışmanın isminden de anladığınız üzere yarışma alanınız bir labirent olacak. Size labirentin kurulu alanı söylemeyeceğim. Orayı siz keşfedeceksiniz. Yarışmanın asıl hedefi ise içeriye girip çıkış kapısını bulabilmek. İçeride belki günlerinizi ve saatlerinizi geçireceksiniz. Bu yüzden labirent alanında çeşitli kapılar ve odalar yer alıyor. Her odada sadece iki kişilik yataklar olacak. Bu yüzden geceyi geçirmek istediğinizde gruplara ayrılmanız gerekecek. Yok, eğer geceyi geçirmek istemez ve yola devam etmek isterseniz de eğer bu sizin için çok tehlikeli olacak. Bahsettiğim odalarda yalnızca iki kişiye yetecek kadar minimum düzeyde yiyecek ve su bulunuyor. Unutmayın, gece yattığınız odanın kapısını kilitlemek sizin için belki de hayati öneme sahip olacak. Çıkış kapısını bulan ve oradan çıkan ilk kişi de yarışmanın bizzat kazananı olacak. Bu yüzden hepiniz birbirinizin rakiplerisiniz. Belki içeride birbirinize çok bağlanacaksınız. Fakat şunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Siz birbirinizin rakiplerisiniz. Bunun için lütfen güvendiğiniz kişiye dikkat edin. Gece yatacağınız oda arkadaşınıza bile dikkat etmeniz önemli. Son olarak. Bu elimdekiler yelekleriniz. Sizin birden altıya katılımcı numaralarınız. Yumrunda değilmiş gibi yeleğinizin arkasında numaranız ve isminiz yer alıyor. Üzerinde herhangi bir takip cihazı veya bir eşya yer almıyor. Sadece bu yarışmada bir katılımcı olduğunuzu belli ediyorlar."

Müdür cümlelerinden sonra hepimize yağmurluk tarzı olan yeleklerimizi dağıttı. Şeffaf renkteydi ve dediği gibi arkasında kocaman bir numara ve isim yazılıydı. Benim numaram üçtü. Aslında şu noktada numaralar kimsenin umrunda değildi.

"İçeriye girdiğiniz anda beş metrelik gördüğünüz bu kapı kapanacak ve kilitlenecek. Dışarı çıkmanız için sadece tek bir seçeneğiniz kalacak. Yarışma boyunca birbirinizden başka kimseyle diyalog kuramayacaksınız. Kimse sizi bilmeyecek, duymayacak. Şimdi. Son kez soruyorum. Fikri değişen var mı?"

Müdürün konuşmaları beni ekstra heyecanlandırırken kimseden ses çıkmamış olması ayrıca ürkütücüydü. İçeride can sağlığımız tehlikede olacaktı. Üstelik yatacağımız oda arkadaşımıza dikkat etmemiz gerektiğini vurgulamıştı. Bu ekip arkadaşlarının birbirlerine verebilecekleri zararların dikkate alınmayacağının bir göstergesiydi! Sanırım şu noktada tek başıma bir odada kalmam en doğrusuydu. Planım şimdiden hazırdı. İçeri girdiğimiz anda hava kararmadan bir oda bulmak ve orada tek kalmayacaktım. Ne Hilal'e ne de Ezgi'ye güvenemezdim. Zaten diğerleriyle aynı odada kalma gibi bir ihtimalim yoktu.

"Kapıyı açabilirsiniz."

Müdürün sözleriyle bizle birlikte gelen iki adam beş metrelik bu devasa kapının kilidini açtılar. Kapı özel şifrelerle donatılmıştı. İçeriden bir kuvvetin açması imkansızdı.

"Kolay gelsin çocuklar. Unutmayın. Tek bir kazanan ve altı aday olacak. Yolunuz açık olsun."

Bu cümle müdürden duyduğumuz son cümleydi. Zaten cümlenin sonlarını neredeyse hiç duymamıştım. Açılan koca kapının arkasına odaklıydım. Kapı gibi beş metrelik ağaç ve otlardan oluşan labirent duvarları hemen dikkati çekiyordu. Bu gerçekten zor olacaktı.

Murat ve Koray bizi umursamadan ilk içeri girenler oldu. Hemen peşlerine de Ezgi girdi. Ben ve Hilal tereddütle ilerlerken Caner de hemen bizden önce içeri girdi. Hilal de girdiğinde tam kapının hizasında duraksadım. Büyük bir maceraya olan ilk adımımı şimdi atıyordum.

Ben de içeri girdiğimde kapı arkamızdan büyük bir gürültüyle kapandı ve kilitlendi. Bir süre altı kişi olarak giriş alanında öylece durup bekledik. Müdür ve görevlilerin arabaya binmesi, araba sesinin tamamen kaybolmasına kadar her zaman diliminde girişteydik. Kimse kıpırdamıyor ve tek kelime etmiyordu.


Başlıyorduk...




LABİRENT~Where stories live. Discover now