"Sen de bittiğini, tükendiğini hissettiğin her an, bak her an diyorum gece olmasına gerek yok, her an bir çözüm olacağını hatırla ve gülümseyerek aya bak. Ay kadar parlak ol. Bak şu an görünmüyor gökyüzünde. Ama hâlâ oralarda bir yerlerde parladığın...
İsmimi söylemelerine çok şaşırmıştım. Yağmurun çiselediği bir günde, havanın bu denli soğuk ve kasvetli olduğu bu günde resmen benim adımdan bahsetmişlerdi. Şimdi ne yapacaktım? Eve gidip aileme mi söylemeliydim yoksa yol yakınken vazgeçmeli miydim?
Daha önce yaşadığım ikilemlerden çok daha farklı ve sıradışı bir durumda olduğum kesindi. Hayatımda geçerli olan şanssızlıklarıma inat şansımın tam da şu anda geleceği tutmuş olmalıydı.
Herkes sessiz bir şekilde bana bakıyordu. Tüm jüri ve yarışmacılar buradaydı. En son seçilen isim ben olmuştum. Üstelik katılımcılara baktığımda hepsinin de dişli rakipler oldukları rahatlıkla anlaşılıyordu. Katılmayı kabul etmemle kişiliğimi ve bana özel olan duruşumu belki de zorlamam gerekecekti.
Şaşkın olmama rağmen yüz mimiklerimden zerre anlaşılmıyor gibi hissediyordum. Dışarıdan bakıldığında duygusuz gibi görünen fakat aksi bir kişiliğe sahip olan insanlardan olduğum doğruydu. Şimdi bu kişiliğim bir kez daha kendini rahatlıkla belli etmişti.
"Şartları kabul ediyor musunuz?"
Daldığım düşüncelerimden jürilerden birisi beni çıkarmayı başarmıştı. Evet, asıl soruyu tamamen unutmuştum ve düşünmem gereken asıl konu tam da buydu!
"Düşünmek istiyorum."
Düşünmek istiyorum... Düşünmek istiyorum. Düşünmek mi istiyorum!
Tek istediğim şey bir kez bile olsa bunu yapmak. Düşünmeden katılmak asıl istediğim. Fakat şimdi zihnim benden önce davrandı.
"Bu yarışmaya katılırken ciddi bir düşünceniz yok muydu!"
Yarışmacılardan sarı kıvırcık saçlı olan iri yarı bir oğlan bana bakarak alayla konuştuğunda içimde ufak bir öfke kıpırtısı hissettim. Hayır, öfkem ona değildi. Kendimeydi. Kendi kendimi şimdiden farklı algılara açıyordum.
Toplam altı kişiydik. Kişiydik diyorum çünkü bu defa zihnimi dinlemeyeceğim. Katılacağım. Her zaman klasik ve normal standartlarda bir yaşam sürdüm. Ama şimdi asıl istediğim, yani farklı bir hayata giriş yapmayı istiyorum.
Uzun, iri ve sarı kıvırcık saçlı olan bu genç, dalga geçer gibi gözlerime bakmayı sürdürürken kendisini bu zorlu yarışmaya hazırladığını anlamak benim için zor değildi. Tahminen benden büyük olmalıydı.
Benden daha sıska ve çelimsiz görünen çekingen tipli fakat tahminime göre sert mizaçlı bir kız da bu kadroya dahildi. Diğerlerinin yanında gerçekten de çok ufak kalıyordu!
Dalgalı açık kahverengi saçlara sahip olan, kıvırcığa göre daha ağırbaşlı olduğunu düşündüğüm birisiydi. Kıvırcık kadar iri değildi. Gözleri sürekli saatinde dolaşıyordu. Ya dakik bir insandı ya da şu anki konuşma ortamını sevmemiş, bir an evvel bitmesini istiyordu.
Ben tek tek onları süzerken kahve saçlı bir anda başını kaldırdı. Herkesi izlediğim sıra, sıra onda olduğundan ona baktığımı anlayınca kaşlarını çattı. Bir anda yaptığım şeyden panik duyarak başımı eğmek istedim. Fakat şöyle bir durumda sadece göz göze gelmeyle başımı eğecek kadar güçsüz olmadığıma karar verdim. Sanki bana, "Neden bakıyorsun?" dercesine bakan gözleri hiç benle alakalı değilmiş gibi sıradaki yarışmacıya kaydı gözlerim.
Sarı saç! Allah'ım bir sarı saç daha... Resmen film seti çekiyormuşuz gibi hissediyorum. Hatta içimdeki ses bu sarı saçlı kızın kıvırcıktan farklı olduğunu, yarışmada başlarda birbirlerine uyum sağlayamayacaklarını ve sonradan harika bir ikili olacaklarını söylüyor!
Diğerlerine göze göre daha sakin ve tıpkı bir abi edasıyla duran siyah saçlı ve simsiyah deri ceketli birisiydi sonuncuları. Etrafla ilgilenmek yerine telefonuna bakıyordu. Kahve saçlıyla iyi anlaşamayacaklarına dair bir his oluşturuyordu. Sanki ikisi de benzer karaket yapılarına sahiplerdi ama benzer olmaları birbirlerini adete itecek gibiydi. Genelde de öyle olmaz mı zaten...
"Sana verebileceğimiz yalnızca on iki saatimiz var Seray."
"Gerek yok. Katılmak istiyorum."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
