☆ 12 ☆

96 14 7
                                    

Dudaklarından bir an olsun ayrılmadım. Üst dudağını dudaklarım arasına almamla küçük bir inleme sesi çıktı.

Işıl'ın üstüne ağırlığımı vermeden çıktım. Daha vahşice öpmeye başladım. Bir elini enseme atıp saçlarımla oynamaya başladı.
Beklemediğim bir anda dilini dudaklarıma değdirdi. Dudaklarından ayrılıp boynuna doğru ilerledim.

Küçük öpücükler bıraktım boynuna. Derin derin nefesler alıyordu kendini düzene sokmaya çalışıyordu. Kulağına doğru fısıldadım.

"Tapılacak kadar güzelsin."

Bir bacağını kendisine çekmesiyle üstündeki elbisesi bacağını ortaya çıkarmıştı. Dudaklarını tekrar öpmeye başlarken bir elimle baldırlarını okşuyordum.

"Dilara, yaptığımız şey doğru mu?"

"Işıl'ım yanlış olduğunu düşünüyorsan ilerlemem."

"Hem istiyorum hem de korkuyorum. Ve diğerleri bize çok yakın."

"Haklısın bitanem. Biraz daha zamana ihtiyacımız var."

Sessizlik etrafı sardı, Işıl'ın göğüsüne uzandım. Elleri saçlarımı buldu. Yavaş yavaş saçlarımı okşadı. Bir anlık  keşke kendi evimiz de olsaydık diye düşündüm. Dudaklarını aralıksız öperdim. Onunla bir ömür boyu yaşardım.

Telefonumun çalmasıyla ikimizinde dikkati dağıldı. Arayan Rüzgar'dı.

"Böyle bir aşk görülmemiş Dünya'daa! Ne geçmiş de ne de bundan sonraaa!"

"Oğlum telefonu neden sana verdiler? Git kocanla öpüş sen!"

"Ayy kocam var artık! Kocacığım benim yaa!"

"Alooo! Ela been Taci'nin ki! Hadi geliin artık az seviştiniz! Gideceğiz biz birazdan, kalacaksınız burada!"

"Ulan içmeyen yok ki aranızda nasıl gideceksiniz eve."

"Bade, Boran ve Emir az içmiş! Hallederiz!"

"Tamam be bağırma!"

Telefonu yüzüne kapatıp Işıl'a döndü. Onu yememek için kendimi zor tutuyordum.

"Işıl'ım gitmemiz gerekiyormuş tüm delileri çağırmamız hiç mantıklı değildi."

"Ah be burası çok güzeldi ama! Uyuyacaktım ben daha burada!"

"Merak etme ben bu deliler olmadan seni tekrar getireceğim buraya."

Yerinden kalkmadan önce yukarıya doğru el salladı.

"Görüşürüz parlayan yıldız!"

Yanaklarını iki yandan sıkıp kocaman bir öpücük bıraktım.

"Oyy şapşal şey senii! Yerim ha seni!"

"Ye bakayım!"

"Harrrrm!"

Işıl aniden kahkaha atmaya başladı. Maalesef  'ham' diyeceğime 'harm' sesi çıkmıştı. Ve bu benim bir tık utanmama sebep olmuştu.

"Ay manyak şey hiç güleceğim yoktu valla!"

"Gül gül!"

Birlikte bizimkilerin olduğu alana doğru ilerledik Rüzgar gene efkarlı efkarlı şarkılar söylemeye devam ediyordu.

"Affet beni gece vakti! Ay doğmuş süzülürken!"

Ela ile birlikte bir o yana bir bu yana sallanıyordu.

"Oğlum bu çocuk neden böyle lan? Hayır yani Boran'la aralarını da yaptık."

"Yaptık da sarhoşluktan gerçek mi değil mi anlamıyor bence."

Rüzgar'ın yanına gidip yüzüne yavaşça vurdum.

"Bir şey soracağım. Şimdi bu yakışıklı beyefendi artık benim mi?"

"Rüzgar bana değil Boran'a soracaksan ki onu seni yatağa atsın."

"Heee tamam o zamaaan!"

Boran'ın yanına gitti. Aynı cümleyi ona da kurdu ve Boran'dan önce davranıp dudaklarına yapıştı.

Biz Işıl'la arabaya binip biraz bekledik. Hava biraz soğuk olduğu için ısıtıcıyı açmıştım. Bir de elbise giymişti nasıl üşüyordur şimdi.

Arkadan aldığım örtüyü bacaklarının üstüne serdim.

"Üşüdüğünü biliyorum uzatma."

Bana yaklaşıp yanağıma bir öpücük bıraktı.
Başını koltuğa yaslayıp bana şapşal baktı.

"Yarın geliyorsun okula değil mi?"

"Tabii ki her gün Özge Hoca'yla dersimiz var illa ki geleceğim."

"He yani benim için gelmiyorsun öyle mi?"

"Ya öyle değiil! İlk senin için ondan sonra Özge Hoca'm için!"

Yüzüme bakıp kıs kıs güldü.

"Şapşal şey seni. Özge Hoca'nın sende ki yerini biliyorum. Kadın mükemmel bir şey idol resmen."

"Benimle Özge Hoca hakkında aynı şeyi düşünüyorsan ne mutlu bana!"

"İlk olarak kendisi çok güzel biri, ikincisi iç ferahlatıcı bir his veriyor, üçüncüsü hiç kimsenin düşüncelerini kötü yorumlamıyor. İnsanlara saygı duyuyor. Ah Özge Hoca bir harika!"

"Aynı senin gibii!"

Küçük burnuna işaret parmağımı dokundurdum. Bu hareketimle esnedi.

"Uykum geldi ya benim."

"Uyu aşkım, eve geçince uyandırırım ben seni."

"Yok yok olmaz dayanırım ben."

Buna hiç kimse inanamazdı. Çünkü uykusuna karşı Işıl hep yenik düşerdi. Çok geçmeden uyacağına adım kadar emindim.

Bizimkiler yeni yeni arabalara geçiyordu. Ben hızlıca arabayı çalıştırıp patika yoldan ilerlemeye başladım. Işıl arabanın içindeki sessizliği bozup konuşmaya başladı.

"Buraya bir daha ne zaman geliriz?"

"Sen ne zaman istersen güzelim."

"Kısa bir süre içinde. Hatta ne olsun biliyor musun? Buraya bir tane kulübe yaptıralım ya da yapalım. Ağaç ev de olur arada  sırada gelebileceğimiz. Tam olaraak bizim yıldızımızın orada olsun ama. O yıldızı kaybetmek istemem."

"Yaparız bitanem, daha güzellerini de yaparız."

Işıl'dan ses çıkmayınca başımı yana çevirdim. Tanıyordum oğlum ben karımı!
Nasılda güzel uyuyordu. Yüzüne sarı saçlarından birkaç parca dökülmüştü. İki eli de bacaklarının üstündeydi. Üşümemesi için klimayı bir tık daha sıcağa ayarladım.

Evine varınca arabayı durdurmakla yetindim. Yüzüne düşen saçları bir kenara çektim. Yanağını okşadım. Adını fısıldadım ve yanağına küçük bir öpücük bıraktım.

Gözlerini araladı daha sonra ise elleriyle gözlerini ovuşturdu. Hayrandım o yeşil gözlerine.

"Geldik mi?"

"Evet güzelim."

Arkadan ona ait olan eşyaları ben aldım. Işıl yarı uykulu yarı uyanık şekilde etrafına bakınıyordu. Ben hızlıca yerimden kalkım onun kapısını açtım.

Evin kapısına geldiğimizde geç olduğu için çantasında anahtar aradım. Bulduğum ilk anahtarla kapıyı açtım. Kapıyı açmam ile karşılaştığım ilk şey çatık kaşlı bir adamdı...

☆☆☆
hihahahahaha
oy veriin

Tüm Güzel Yıldızlar •GXG•Where stories live. Discover now